Şeyh Şaban-ı Veli’nin çok önemli ve bence onun felsefesini tüm çıplaklığıyla anlatan bir menkıbesi vardır. Bir gün bir vatandaş Veli’nin yanına gelerek, “Sen ne iş görürsün?” diye sormuş. Veli de “Kalp kalaylarım”, diye cevap vermiş. Vatandaş, onu kap kalaylarım diye anlamış ve evine gidip bir çuval bakır kap getirerek: “Şunları kalaylayıver” demiş. Şaban-ı Veli de “Biz kalp dedik, ama sen kap anlamışsın. Neyse zahmet etmişsin, getirmişsin. O işi de görüverelim. Yarın gel, al” demiş…
Gönülleri kalaylamak, gönülleri güzelleştirmek ve parlatmaktır. Onu zenginleştirmek, uzun ömürlü kılmak ve dışarının haris duygularına karşı koruma altına almaktır. Ve bir kalbi kalaylamak, parlatmak işi de iman, ahlak ve ilim zenginliği ile olabilecek bir şeydir. Hayatın bu üç ana unsurunu zenginleştirmek, beslemek kalplerimizin parlatılması ile sonuçlanacaktır.
***
Birçok insanla birlikte önümüzde Pazartesi (8 Ağustos) günü açılacak bir sergi ile gönüllerimizin parlayacağını söyleyebilirim. Çünkü açılacak sergi Kastamonu topraklarında üretilmiş Türk-İslam sanatının en ulvi ve en üst noktasına çıkmış olan bir hat sanatına da dair örneklerin yer aldığı bir sergi olacak. Estetik ile Allah’ın adı hem dimağlarımıza hem de ruhlarımıza kazınacak. Gözlerimiz gönüllerimizle birlikte parlayacak, her bir kelam kâğıttan öte hayatlarımıza nakş edecek bu sergi ile.
Kastamonu’dan iki gönül insanı olan Mahmut İslamoğlu ve Emrah Küçükşengün’ün açacağı bu sergide yer alan hat örnekleri bu isimlerin kişisel koleksiyonlarının bir parçası. Kendilerinin uzun süredir bin bir meşakkatle kollekte ettikleri çok nadide ve güzide hat örnekleri karşısında duydukları aşkı herkesle paylaşmak için böyle bir sergiye imza atıyorlar.
Sergi Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi’ne bağlı, hemen bu binanın yan tarafındaki Saray Hamamı’nda gerçekleşecek. 08 Ağustos Pazartesi ile 12 Ağustos Cuma tarihleri arasında olacak serginin açılışı 08 Ağustos pazartesi günü 14.00’de olacak. Bu güzel serginin ismi ise “Gönül Dünyamızda İz Bırakan Kastamonu Mahalli Hattatlar”.
***
Yaratıcı kavramını tarifin, yaratıcıya duyulan aşkın ifadesinin en gönülden ve ruhani yollarından biri olan bu hat sanatı genellikle kaynaklarda; Arapça ‘hatt’ mastarından türeyen “yazı, çığır, yol” anlamlarına gelen hat kelimesi, terim olarak “Arap yazısını estetik ölçülere bağlı kalıp güzel bir şekilde yazma sanatı (hüsn-i hat)” anlamında kullanılmıştır. Genellikle cismani aletlerle meydana getirilen ruhani bir hendesedir şeklinde tarif edilirken, bu tarife uygun bir estetik anlayış çerçevesinde yüzyıllar boyunca gelişerek süregelmiştir şeklinde tanımlanır. Hat sanatının batı uygarlıklarındaki karşılığı ise daha çok güzel yazı anlamına gelen “Kaligrafi’dir.
İnsanın iman ve estetik ilişkisindeki âlemleri algılamasının en yoğun sanat ifadesi olan hat sanatına dair bu sergi kentimiz açısından oldukça önemli aslında. Evet, gönüllerimizin iman ve estetik açısından parlatılmasına yol açacak bir anlama sahipken öte taraftan “kentlilik bilincinin” ne olduğunu da bize sunacak.
Şöyle ki: Serginin mimarlarından olan Mahmut İslamoğlu temelde bir çiftçi. Köyü ve köyünün tüm işleri ile olması gerektiği gibi ilgileniyor. Öte yandan belgeli bir koleksiyoner ve aynı zamanda antika eser dükkânı var. Diğer sergi mimarı olan Emrah Küçükşengün ise hem tarih lisans eğitimine devam ederken hem de kpıdemli hentbol antrenörü. Her iki isim de eski eserlere gönülden bir aşk duyuyorlar. Ellerinden belki yüzlerce eser (ticareti serbest olan) gelip geçiyor ama her iki isim de Kastamonu’ya da ayrı bir sevgi duyuyorlar. Ve ulaştıkları eserler içerisinde Kastamonu’ya dair (özellikle de vakıf eserlerini) birine rastladıklarında ise ticareti serbest olsa bile onu ticari bir emtia olmaktan çıkartıp koleksiyonlarına ekleyip (ya da müzelere bağışlayarak) bu topraklarda üretilmiş her bir parçanın korunmasına, üretildiği topraklarda kalmasına ve aynı zamanda da birçok bilim insanı ve uzmanla da paylaşıp biliminin de yapılmasına vesile oluyorlar.
İşte kentlilik bilinci dediğim bu. Kendi toprağına, toprağında üretilmiş her bir objeye sahip çıkmak, onu bir değer olarak bilmek ve değerin anlaşılması içinde kâh sergi kâh bilim kâh da müzelere bağışta bulunarak bu değerin yerelden evrensele uzanmasını sağlamaktır.
***
Neyse biz işin büyüsünden çıkmadan sergi hakkında biraz daha bilgi verelim. Serginin en önemli özelliklerinden biri sergilenecek tüm hatların sanatçılarının Kastamonulu olması. Bu sanatçılardan en tanınmış olanı elbette ki Emrullah Demirkaya. Ama bu önemli ismin yanında Muhittin Tanır, Mehmet Ali Efendi, Tevfik Kalp ve Bektaşi geleneğinden gelen Tosyalı Hacı Bekiroğlu olarak da bilinen Mustafa Fahri Efendi gibi yaklaşık 15 sanatçının toplamda 40 eseri ilgilleri ile buluşacak. Bu isimler arasında Emrullah Demirkaya kadar ünlenmemiş de olsa Muhittin Tanır’ın az bilinmesine karşın Mısır üniversitelerinde hat dersi verecek kadar bilgin ve yetkin olması serginin ne kadar önemli ve kayda değer olduğunu da gösteriyor. Bu sergi aynı zamanda yaşadığımız bu topraklarda sanatın gönüllere dokunacak ve aydınlatacak kadar ileri düzeyde olduğunu göstermesi açısından da hem farkındanlık yaratacak hem de önem kazandıracaktır.
Şimdiden Mahmut İslamoğlu ve Emrah Küçükşengün’e Kastamonu adına teşekkür edip, sergilerinin hayırlı olmasını diliyorum. Kalplerimiz parlatırken bilgilerimizi de aydınlatacakları bu sergi Kastamonu’ya değer katarken eminim başka alanlarda da cesaretlendirici olacaktır.
MURAT KARASALİHOĞLU