Berlin ITB uluslararası turizm fuarında ülkemizi temsil eden mutfağımız, etkinliğin kapılarını ziyaretçilere açmasıyla birlikte ilgi odağı oldu, lezzetlerimizi tatmak için uzun kuyruklar oluştu, her tadandan tam not aldı…
Resmen gurur günü.
Bakan Kurtulmuş basın ordusuna özellikle tembih etti…
“Siyez bulgurunu ve eğşiyi tatmadan gitmeyin”.
Hurra pilav kaşıklamaya…
Tencereler doldu doldu boşaldı.
Nedret Küçükoğlu ve DilekGünendi Akbaş hocalardan yeni bir lezzet öğrendim “Ayva kebabı”…
Önce diklemesine ikiye, sonra yeniden ikiye, ardından dörde bölünen ayvanın dana kuşbaşı ile hemhal olması meğer lezzet deryasıymış. Hele içindeki baharatların kattığı lezzet; doyumsuz.
Patates paçası deyip geçmeyin…
Şık bir sunumla hemen herkesin gözdesi oldu.
Yeri gelmişken söylemeden geçmeyeyim…
Lezzet bir yemeğin beğenilmesinde önemli bir unsur elbette ancak sunumdaki estetik tasarımlar belki de daha etkili.
İlk biten içine fındık sarılı erik pestili muskaları oldu…
Yabancı ziyaretçiler doyamadı tadına.
Yerel ağızla “Milletin elinden alamadık” desek yeri…
Pestilimiz hak ettiği değeri uluslararası hakemlerden aldı.
Valilik, Belediye, KATSO ve KUZKA işbirliğinde gerçek bir tanıtım sahneye konuluyor Berlin’de…
Olması gereken yapılıyor.
İmecedir bu…
Nimete saygıdır.
Yol çok uzun ancak…
“Kastamonu mutfağını tüm dünya tanıyacak.”
Not: Kastamonu mutfağı her türlü övgüyü hak ediyor…
Ancak arkeolojik kazıya ihtiyaç var, yeraltında gün yüzü görmemiş o kadar çok lezzetimiz var ki.
Unutmuşuz…
Üstünü örtmüşüz.
Daha fenası birkaç lezzetimizin ardına saklanıp…
Yüzlerce lezzete sırtımızı çevirmişiz.
Yerelden…
Yerli.
Sırtını kadınlara dayayan bir mutfağı yeni baştan hayata döndürmeliyiz…
Ayva kebaplarımızla yürümeliyiz.
Yöresel lezzetlerimizi lokantalara sokmalıyız…
Ev mutfaklarına dar gelen bir zenginliğimiz var çünkü.
Bir seferberlik başladı…
Haydi mutfağa.