Pınarbaşı Kanyon ve Doğa Sporları Festivali çerçevesinde Valla kanyonuna giren dağcılar arasında bir kişinin yaralanması sonucu gerçekleştirilen kurtarma operasyonu, Kastamonu UMKE ekibinde görevli Dr. Alp Arslan tarafından an be an kaleme alındı.
Yaralı kişiyi kanyon içerisinde 8 kilometre boyunca taşıyarak sağlıklı bir şekilde çıkarmaya çalışan ve bu süreçte yaşadıklarını kaleme alan Dr. Alp Arslan, bu zorlu sürecin filmlere konu olacak nitelik taşıdığını dile getirdi.
İşte Dr.Alp Arslan’ın “İlk Valla Kanyonu tecrübem” başlıklı yazısı….
İlk Valla Kanyonu tecrübem
1.Kanyona giriş kararı
Kanyon ve Doğa Sporları Araştırma Derneği’nin (KAD) organize ettiği 2.Pınarbaşı Kanyon ve Doğa Sporları festivaline Kastamonu UMKE ekibi ile görevli gittim. Horma kanyonundan daha önce 3 kez geçiş yapmış ve iyice öğrenmiştim. Valla kanyonu ise daha uzun ve zorlu bir kanyondu ve hakkında sadece kulaktan dolma bilgilere sahiptim. Valla kanyonuna girmekteki amacım merakımı gidermek değil, kanyonda olası bir kayıp ya da yaralanma vakası durumunda bir sağlıkçı olarak ne tür zorluklarla karşılaşacağımızı önceden görmekti. O gün bazı şahsi sebeplerden ötürü canım çok sıkkındı vazgeçmiştim. Hiçbir kanyona girmeyi istemiyordum. Gece yarısı kendimi tutamadım fikrim değişti, kanyona girmem gerektiğini, her zaman Hasan Gedikli abimiz ile girme fırsatı bulamayacağımı düşündüm ve girmeye karar verdim. Gece tüm malzemeleri toparlayıp hazırlıklarımı eksiksiz yapıp sabah tüm Valla kanyonu ekibi ile otobüse binerek kanyonun yolunu tuttuk.
2.Valla Kanyonu 1. gün:
Her şey yolundaydı. 33 kişi uyumlu ve sistemli bir şekilde kanyonda ilerlemek için hazırlıklar yapılmıştı. Liderimiz Hasan Gedikli öncü ve artçıların ve kontrolü altında harekete geçtik. Ben gurubun “Kastamonu Umke” doktoru olduğum için, doğal olarak artçılık yapıyordum. Böylece dünyanın en derin ikinci kanyonunda yolculuğumuza başladık. Geri dönülmez birkaç engeli aştıktan sonra daha ilk günün yarısında tam da rahmetli kanyon sporcusu Anıl BAKAR’ın vefat ettiği sifon bulunan noktadan yaklaşık 20-30 metre sonra beni bekleyen Hasan abi ve yaralı arkadaşımızı görünce işin rengi tamamen değişti. Bu durum, giriş amacımın üstünde bir hal aldı. Arkadaşımızı muayene ettim, sol kaval kemiğinde çatlak olduğunu tespit ettim ve sol ayağını yere basamıyordu. Artık bir kurtarma operasyonu içindeydik ve önümüzde zorlu bir parkur vardı. Hemen 6-7 kişilik kurtarma ekibi oluşturduk. Moralimizi yüksek tutmaya çabalayarak harekete geçtik.
- Valla’da kurtarma operasyonu:
İş başa düşmüştü, artık Hasan abinin liderliğinde ana guruptan ayrı hareket ediyor sürekli yaralı arkadaşımızın taşınması ile ilgileniyorduk. Kamp alanına kadar aşılması gereken onlarca engel vardı. Herhangi bir insanın kanyon çatası ile kendisini ilerletebilmeyi ancak başarabildiği bu ortamda, yer yer uçurumlarda havai hatlar kuruldu, suya indirildi, sudan karaya alındı, sırtta taşındı tekrar suya indirildi, suda yüzdürüldü, iple yukarıya çekildi ve böylece kamp alanına kadar yaralı arkadaşımızın tahliyesini gerçekleştirdik.
- Kamp :
Kamp alanında ulaştığımızda herkes yorgun ve açtı. Bir an önce kanyon çantamızdan kuru kıyafetlerimizi alıp giymek istiyorduk. Herkes çantasındaki ortak malzemeleri ateşin başına getirdi. Tarifi kanyon sporcularında saklı olan, kanyon çorbası ve kanyon pilavı hazırlandı ve karnımızı doyurduk. Kampta Erdal arkadaşımızın bacağının çatlaktan daha öte bir rahatsızlık olamayacağı kanaatine vardım. Helikopter çağırıp çağırılmaması üzerine fikir alışverişi yaptık. Pınarbaşı Kaymakamı Nebi Çanga ile görüşüp bilgi verdik. Yaralı arkadaşımız Erdal, kanyondan devam ederek çıkabileceğini, Hasan abi avucunun içi gibi bildiği “Valla’dan” Erdal’ı çıkarabileceğini, ben de yaralının bu şekilde çıkmasında tıbbi açıdan bir sorun olmayacağını söyledim. Eğer üçümüzden birinin kendinden şüphesi olsaydı ve aksini söyleseydi operasyon bizim için orada bitecekti, ama öyle olmadı.
- Valla’da kurtarma operasyonu 2.gün :
Sabah erkenden kalktık hızlıca kahvaltımızı edip ana guruptan önce yola çıktık. İlk gün yaptığımız gibi zorlu parkurun en güvenli noktalarından Hasan abinin yönetiminde labirent kayaların içinden ve şelalelerden geçtik. Bazı kısımlarda taşıma güçlüğü nedeniyle yavaşlıyor, bazı kısımlarda hızlı ilerliyorduk. Akıntının kuvvetli olduğu bir noktada sudan çıkıp tam ayağa kalktığım sırada arkamdan gelen kanyon çantalarının ipleri sağ ayak bileğime dolandı ve ben daha kurtulamadan sürüklenen çantalar ayağımı çekerek beni sırt üstü düşürdü. (Can yeleğim olmasaydı ikinci yaralı ben olacaktım) Sağ böbreğimin olduğu bölgeye şiddetli bir darbe almıştım bir süre nefesim kesildi. Su içinde olduğumdan yatar pozisyonda dinlenince ağrım azaldı. Bu düşüşten sonra ki her iki adımdan birinde sancı çeksem de ilerlememe engel değildi. 2 gün boyunca yaralı arkadaşımıza zarar vermeden toplamda 8 km yol almıştık. (Türkiye’de ilk defa böyle bir kurtarma gerçekleştirilmiş oldu. O da bize nasip oldu sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum). Valla kanyonunun çıkışına ulaştık. Kastamonu AFAD ve UMKE ekiplerini beklemek üzere düzenimizi aldık. Hasan bey çıkış noktasından yardım getirmek ve orayı organize etmek için yanımızdan ayrıldı. Bir süre sonra ana gurup bize yetişti ve geçti.
- Valla kanyonundan patikaya son 800 metre
Çıkış noktasına yamaçtan inen UMKE ve AFAD ekipleri ile hastaya gerekli ek müdahaleler yaptı. Çıkış rotası olarak inilen taşlıklı yamacın uygun olmadığı hem hasta için hem taşıyıcılar için ciddi riskler taşıdığından kanyonun normal çıkış rotasından hastanın tahliyesine Kastamonu AFAD saha şefi Özkan Oltacı ile birlikte karar verildi. Hastanın travma bölgesine uygun olarak ve taşıma kolaylığına göre gerekli stabilizasyonu yapıldı. Kanyon içersinden karadan ve zaman zaman sudan tahliyesine başladık. Bu süreçte hem kanyon sporcuları hem AFAD ekibi hem UMKE ekibi uyum içerisinde çalışarak hastanın güvenli bir şekilde kanyondan tahliyesine devam ettik. Tahliye sürecinde kanyonun içerisinde zorlu doğa koşullar gereği hastanın travmasına etkilemeyecek şekilde yaralı sedyeden alınıp hasta taşıma teknikleriyle bazen tek kişiyle bazen sudan tahliyesi büyük zorluklarla sağlandı. Bu süreçte ağrım sebebiyle arkadaşlara pek yardımcı olamadım. Hava kararması ile birlikte sudan tahliyesi mümkün olamayan hasta tamamen karadan taşındı. Bu sırada Cide İtfaiyesi’nde görevli, gönüllü Mehmet (Erol) Çelik, kaygan zemin ve havanın kararması sebebiyle dengesini kaybettiği anda hastayı düşürmemek için diziyle destek almak istedi ve diz kapağı altında ciddi yumuşak doku zedelenmesi oluştu. Çok canımız sıkıldı üstüne üstlük su ve gıdamız bitmişti. Kanyon çıkışına 150 metre kala gerçekleşen bu olaydan sonra Mehmet Çelik, 2 kişinin desteğiyle, kanyondan çıkardığımız Erdal arkadaşımız da kanyon sporcusu Mahmut’un sırtında ( Mahmut defalarca Kanyon içerisinde Erdal’ı tek başına sırtında taşımış ve bizi kuvveti ile hayran bırakmıştı) destek gelene kadar tahliyesi sağlandı.
- Son :
Araçların yanına ulaştığımızda. Bir polisiye macera filminin son sahnelerine benzer bir manzarayla karşılaştık. Ambulanslara bindirilen yaralılar, sırtında battaniye ile dolanan insanlar, yanar döner ışıklar vs.. Kayboldu denen arkadaşlarımız da oradaydılar. Ertesi gün ise hepimizin canımızı en çok sıkan şey bu asılsız yanlış haberler oldu. Yaşadığımız eşsiz kurtarma hikayesini anlatmamak tüm kurtarıcı arkadaşlara haksızlık olurdu. Bu büyük tecrübe hepimize ders oldu ve ders olmaya devam edecek.
(En fazla bu kadar özetleyebildim. Bu özetin kat be katı fazla anlatılacak şeyler yaşandı)
Bu operasyonda kanyon içinde ve dışında emeği geçen: kurtarıcıları, kurum çalışanlarını, KAD üyelerini tebrik ediyorum, yaralı arkadaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Not: Tüm bunların sonunda “ne işiniz vardı kanyonda“ diye küçümseyenlere de şunu söylemek istiyorum. Her insanın özbenliğinde cesaret duygusu mevcuttur. Bebeklikte cesaret bir yere tutunmadan atılan ilk adımdır. Bu cesareti içinde yaşatanlar gördükleri her zorluğun üzerine gider. Ulaşılamazlara ulaşır , aşılamazları aşar. Hissedilen duygular ise birkaç ömürlüktür. Yaşamayan bilmez de, anlamaz da.