Eğitim, spor ve üretim alanında örnek, yaşamının her bir döneminden ders çıkarılacak, öncü ve lider, ömrünü masal tadında topluma vakfeden bir insanın hayat hikayesini okuyacaksınız aşağıdaki satırlarda…
Başarılı bir idareci ve öğretmen, sporcu ve antrenör, çiftçi ve kooperatifçi.
Hem okudum, hem yazdım bu satırları…
Kalbim pır pır ede ede, gözlerim dola dola, kendime örnek ala ala vardım son satıra.
Cumhuriyet’in 10’uncu kuruluş yılında doğdu, Kırklareli’nin Kaynarca köyünde, delikanlılığı köy enstitülerinin Anadolu’yu aydınlığa vakte denk geldi, Kepirtepe Köy Enstitüsü’ne kaydolduğunda 14 yaşındaydı, 1954 yılında köy enstitüleri kapatılınca okulunun ismi “Öğretmen Okulu” olarak değişti, bir yıl sonra mezun oldu…
33’er mevcutlu iki sınıftılar mezun olan, bakanlık yetkilileri sordular “Nereye tayin olmak istersiniz?”, 66 öğrenci bir ağızdan haykırdı “Türk bayrağının dalgalandığı her yere”.
İlk öğretmenlik maaşını Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinin Subaşı köy ilkokulundan aldı, öğretmen okulunun son sınıfındayken Gazi Üniversitesi Terbiye Beden Eğitimi Bölümü’ne başvurmuştu, kabul edildiği haberi geldi, sınavı kazandı, “İşi gücü koşmaktı” çünkü, atletti…
Kayak, izcilik, deniz kamplarına da katıldığı Gazi Terbiye’den 1958 yılında mezun oldu, Van Atatürk Lisesi’ne beden eğitimi öğretmeni olarak tayini çıktı.
1959-1960 döneminde askerliğini Malatya’da yedek subay olarak yaptı, askerlik dönüşü tayini Kırşehir Lisesi’ne çıktı…
Van’da görev yaparken tanıştığı Van Kız Enstitüsü Biçki-Dikiş Öğretmeni (hemşerimiz) Seher Eflanilioğlu ile evlendi ve İnebolu Ortaokulu’na tayini çıktı. 1960-1963 yıllarında İnebolu’da görev yaptıktan sonra Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi’ne beden eğitimi öğretmeni oldu.
Çalışkan ve çevresince sevilen bir öğretmendi, yeni açılacak Merkez Ortaokulu müdürlüğü görevine getirildi, inşaatından bahçe düzenlemesine kadar emek verdi. Merkez Ortaokulu’nu Merkez Ortaokulu yaptı. 1965-1972 yıllarında hem okul müdürü hem de beden eğitimi öğretmeni olarak görev yaptı bu okulda. Merkez Ortaokulu ve dolayısıyla Kastamonu sporda altın yıllarını yaşadı bu dönemde. Okulun atletizm, basketbol ve voleybol takımları Türkiye dereceleri kazandılar birbiri ardına. Sevgi Ayturan kısa mesafe yarışlarında, Nuran Ünal ise kır koşusunda Türkiye şampiyonu oldular…
Bu başarıları “Biz orada dünyaya sığmıyorduk” sözleriyle anlatıyor.
İki defa teftiş geçirdi, başarısı perçinlendi, takdir gördü, Ankara’da çok daha başarılı işlere imza atacağı besbelliydi ve MEB Orta Öğretim Müfettişliği görevine atandı, önce birinci sınıf müfettiş, ardından başmüfettiş ve müşavir müfettişliğe yükseldi…
Yanıltmadı.
12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında emekli oldu, 1983 yılında eşinin köyü Daday Talipler’e yerleşti, yerinde duramayan kişiliği bu kez tarımsal üretim ve öncülük için dürttü…
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde toprak analizi yaptırdı, toprağın soğanlı bitkiler için uygun olduğunu öğrendi, kesme çiçek üretimine yöneldi, “glayör” ile başladı çiçek üretimine. Sonuç muhteşemdi, kısa sürede önce Ankara’ya ardından Hollanda’ya çiçek göndermeye başladı.
Toplumsallaştırdı çiçek üretimini, ruhu toplumsallıktan yanaydı, yakın köydeki vatandaşları topladı, çiçek üretimi hakkında bildiklerini paylaştı. Glayölün ardından “lilyum, cipsofilya, solidago, lale, karanfil, margaret, garbera” üretimi başladı sayesinde Kastamonu’da…
“Kastamonu Kesme Çiçek Üretim ve Pazarlama Kooperatifi”ni 40 ortakla kurdu, üretilen çiçekler Avrupa’nın çeşitli ülkelerine satıldı.
“Neden Kastamonu’ya yerleştiniz?” sorusuna “Kastamonu’ya olan sevgim beni çok dürtükledi. Eşim oralıydı. Toprak sevdam vardı. Öğrencilerim ve Kastamonu halkı beni çok sevdi ve saydı” diye cevap veriyor…
Kastamonu aşığı.
Eğitimci, spor adamı, üretici, kooperatifçi Fikri Uçkan’ın hayat hikayesini okudunuz…
Çok yönlü olması ayrı bir değer, her yönüyle başarılı olması ayrı bir değer.
Kastamonu’yu onur ve övünç duyulacak Kastamonu yapanlardandır Fikri Uçkan…
Ömrü uzun ola, neslimize ve gelecek nesillere örnek ola, topluma yaptığı hizmetler için var ola.
- ••
Not 1:Fikri Uçkan iki kız çocuğu babası. İki kızı da uzman hekim. Büyük kızı Dilek Uçkan Çolak, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakülte’sinde öğretim üyesi. Küçük kızı Petek Uçkan ise Antalya Kepez Devlet Hastanesi’nde görev yapıyor. Fikri Uçkan çok sevdiği eşi Seher Uçkan’ı 15 Nisan 2018 yılında kaybetti. Şu anda Antalya’da büyük kızı Dilek Uçkan Çolak ile beraber yaşıyor. Her gün yürüyüş yapıyor, gazete okuyor, akşamları kızı ve damadı ile birlikte televizyonda tüm maçları seyrediyor…
İsmi hep Kastamonu’da yaşayacak.
- ••
Not 2: Fikri Uçkan’ın hayat hikayesini ve fotoğraflarını paylaşan kızı Dilek Uçkan Çolak’a teşekkür ederim…
Müteşekkirim.