Fırdolayı; Anadolu’nun kendi dilindeki en özgün en yerli kelimelerden biridir. “Çepeçevre” anlamı taşısa da bana aynı zamanda “bir çırpıda” anlamında da gelir. Bu yüzden kısa süre önce “bir çırpıda” okuduğum değerli hemşehrimiz Prof. Sakine Esen Eruz’un “Evrensel Kastamonu Öyküleri” ile “fırdolayı” bir dünya dolaştım; bir zaman tünelini aştım da geldim…
Prof. Sakine Esen Eruz, bir akademisyen olarak hem dünyanın birçok yerinde hem de ülkemizde çeviribilim üzerine bilim ve eğitmenlik yaparak geçirdiği yaşamının büyük çoğunluğunda kökenlerinin olduğu ve yaşamının ilk yıllarının unutulmaz anıların yaşadığı Kastamonu’dan da ellerini hiç çekmedi. Özellikle de son yıllarda yayımladığı kitaplarda Kastamonu’daki anıları, kökenleri 17. yüzyıla kadar geri giden Esen Ailesi’nin otobiyografisi, ailenin ülke toprakları için yaptıkları katkılar ve Kastamonu’da sosyo-ekonomik anlamdaki gelişmelerde oynadıkları tüm roller üzerine dair verilen tüm bilgiler aslında Prof. Eruz Kastamonu kültürüne muazzam bir katı sunuyor.
Prof. Sakine Esen Eruz son kitabı olan “Evrensel Kastamonu Öyküleri”ni yaklaşık bir ay önce yayımladı. Hocamızın yaşamının kesitleri olan öyküler, sımsıcak ve yalın bir dille okuyucularla buluşuyor. Bir edebiyatçı duyarlılığı ile kaleme alınmış olan satırlar, aynı zamanda bir dilbilimcinin ulaştığı zengin içerikli sadeliğe de sahip. Kitapta bol sayıda görselin yer alması da zaten yeterince zengin olan anlatımı neredeyse üç boyutlu hale getirmiş.
***
Kitabın adında öyküler geçse de Prof. Eruz’un çalışması tek kelime ile Kastamonu sosyal yaşamı için çok önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Kitabın çok detaylı ancak okuyucuyu yormayan anlatımı hem bilgi hem de tasvirlerle dolu. Ve bu detaylar özellikle kitabın birinci bölümünde kendini göstermekte. Kır ve kent yaşamının içiçe olduğu yaşamları anlatan bu bölümde mimariden doğaya, insan davranışlarından iktisadi hayatın görünmez noktalarına kadar birçok şey betimlenmiş.
Özellikle bu birinci bölümde kitabın tümünde olduğu gibi dilin akıcılığı çok öne çıkıyor. Hocamızın bir dilbilimci olmasından kaynaklı olsa gerek yer verilen öykü/yaşam kesitlerinde yöre halkının diline önemli yer verilmiş. “Kastamonuluca” diyebileceğimiz bu dil kitabın sayfalarına tüm çıplaklığıyla, gerçekçi bir şekilde yansırken son dönemlerde görmeye başladığımız şekliyle yöremiz ağzı ne abartıyla ne de göze batarak verilmiş. Ve bu şekilde de aslında özellikle Kastamonulular kitabı okumuyor resmen kitapla konuşuyor etkileşimine giriyorlar. Ve bu noktada “Evrensel Kastamonu Öyküleri”, bir edebi anıdan daha çok yerel ağız ve deyimler sözlüğünün geniş anlatımlı şeklini alıyor.
Yine kitabın birinci bölümü başta olmak üzere tümü ele alındığında alt başlık olarak “Kastamonu’nun Sosyal ve İktisadi Ders Kitabı” konulmuş olsaydı hiç yadırganmazdı sanırım. Çünkü çalışmanın içeriği, sunduğu bilgiler, ortaya konan detaylar, yaşamlar, kişiler, mekânlarla birlikte eminim ki birçok kent kültürü ve sosyal yaşam çalışmacıları için başucu bir kaynak olarak da kullanılacaktır.
Hele ki 1940’lardan itibaren betimlenen Kastamonu’da, toprak soylu olup hem kent hem de kırsal devam eden paralel yaşamlarda bu ailelerin her iki sosyal kesimdeki etkileşim ve iletişimleri, bunun yanında yaşam diyalektiğinde farklılaşan dinamiklerle birlikte değişen koşulların bu iletişime yansımasını görmek bakımından da bir sosyoloji kitabı, konsantre bir belgesel çalışmasına da bakıyoruz Prof. Sakine Eruz’un satırlarında.
Bu yalın ve sımsıcak anlatımlı kitap Kastamonu, İstanbul, Ankara, Selanik ve hatta Almanya’dan kesitler sunarken bu kesitlerin içine Hocamızın geçtiğimiz günlerde yine Kastamonu’da açtığı ve teması çokkültürlülük olan olguyu da görmek şaşırtıcı olmuyor. Ama bu kez çokkültürlülük bir bilgi ve uzaktan bakılan bir olgu şeklinde değil daha çok yakın zamana kadar ne kadar da içimizde olduğunu gösteriyor.
Son bir belirteç olarak kitaba dair, Hocamızın da çalışmasının sonsözünde belirttiği gibi, kitap aslında bir noktada “aile tarihi” neden önemlidir, nasıl özendirilir’i göstermekte. Keza bu açıdan bakıldığında konuların işleniş tarzı, kurgusu her ne kadar edebi bir metin olsa da metodolojisi aile tarihi yazmak ya da araştırmak isteyenler için bir ders kitabı niteliği de taşımakta.
Velhasılı, bu kitap bizlerin, Kastamonuluların ama en çok da insanın evrensel öyküleri olarak belki de unuttuğumuz, kaybettiğimiz ama ihtiyacımız olan bir şeyleri içinde barındıran, ruhumuzu sarıp sarmalayan, sonbaharın ılık güneşi gibi tebessüm ettirip huzur bulduran bir kitap. Üryanili, mürdümlü, çarşaflı, nişastalı, lakaplı, herkilli fırdolayı Kastamonulu bir kitap…
Ha, bu arada Hocamızın bu kitabına Truva Kitapevi’nden ulaşabilirsiniz…
Emeğinize, yaşanmışlıklarınıza, kaleminize, ruhunuza sağlık Sayın Prof. Sakine Esen Eruz…