Son zamanlarda ilgili kanun gereği, köylerdeki eski evlerin yıkılmak üzere mühürlendiği haberlerini duyuyor ama ilgilenmiyorduk. Tâ ki aynı uygulama bizim köyde de yapılınca olayı araştırmaya karar verdim. Yetkililere sorduğumda onlar, İmar kanununun aşağıda vereceğim maddesini sebep göstererek bu işlemleri yaptıklarını söylediler. Madde şöyledir:
“Madde 39 – (Değişik fıkra:4/7/2019-7181/12 md.) Genel güvenlik ve asayiş bakımından tehlike arz ettiği valilikçe tespit edilen metruk yapılar ile bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu belediye veya valilik tarafından tespit edilen yapıların sahiplerinin adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adreslerine tehlike derecesine göre bunun izalesi için belediye veya valilikçe üç gün içinde tebligat yapılır. Yapı sahibine bu şekilde tebligat yapılamaması hâlinde bu durum tebligat yapan idarenin internet sayfasında 30 gün süre ile ilan edilir ve tebligat varakası tebliğ yerine kaim olmak üzere tehlikeli yapıya asılır ve keyfiyet muhtarla birlikte bir zabıtla tespit edilir. Malik dışında binada ikamet amacıyla oturanlara da ayrıca tahliye için tebligat yapılır.
(Değişik fıkra:4/7/2019-7181/12 md.) Tebligatı veya ilanı müteakip 30 günü geçmemek üzere ilgili idarece belirlenen süre içinde yapı sahibi tarafından tehlikeli durumun ortadan kaldırılmaması hâlinde, tehlikenin giderilmesi veya yıkım işleri belediye veya valilikçe yapılır ve masrafı % 20 fazlası ile yapı sahibinden tahsil edilir.
Alakalının fakruhali tevsik olunursa masraf belediye veya valilikçe bütçesinden karşılanır. Tehlike durumu o yapı ve civarının boşaltılmasını icabettiriyorsa mahkeme kararına lüzum kalmaksızın zabıta marifetiyle derhal tahliye ettirilir.”
Kanunlar şüphesiz kamu yararına yapılır. Bunun aksini düşünmek imkânsızdır. Fakat bazen kanunları yorumlar ve uygularken bazı aksaklıklar görülebilmektedir. Şöyle ki, bu kanunda geçen “Genel güvenlik ve asayiş bakımından tehlike arz ettiği valilikçe tespit edilen metruk yapılar ile bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu” ibaresi ile köylerdeki tescilsiz bütün tarihî/eski evler yıkıma tâbi tutulmuştur.
Kastamonu’nun köyleri, özellikle kış aylarında tamamen veya kısmen boş kalmaktadır. Yani terkedilmektedirler. Bu durumda o evler, “metruk” olmuş oluyor. Ev yeni bile olsa, içinde yaşayan olmayınca metruk oluyor. Köyde kimse kalmayınca, o evler genel güvenlik ve asayiş bakımından tehlike arz etmiş oluyorlar. Yani, evin eski veya yeni olması tehlike arz etmesine engel değildir.
Maddede geçen ikinci husus “bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu” ibaresidir. Burada da dikkatli olmak lazımdır. O ev, yüz yıldan fazla bir tarihe sahipse ve onarılma imkanı varsa hemen yıkılmamalıdır. Maalesef bu tür yapıların kanuni mirasçıları çok olduğu için bu evler anlaşmazlıklar yüzünden olduğu gibi bırakılıyor, çürümeye terk ediliyor.
Bu eski evler, kültürel mirasımızdır. Devrin mimarisini yansıtmaktadırlar. O evler, tarihe tanıklık etmişlerdir. Hele o evde yaşayan ünlü bir isim varsa o ev daha da kıymetlidir. Bu gün Avrupa’da büyük sanatçıların, edebiyatçıların, âlim ve bilginlerin yaşadıkları evler, koruma altına alınarak müze haline getirilmekte ve ziyaretçilere iftiharla gösterilmektedir. Kastamonu köylerinde de şüphesiz bu tarz evler vardır. Bunların tespit edilmesi ve yıkımından vazgeçilmesi lazımdır. Buna örnek olarak Araç ilçesi Oycalı köyündeki Ali Rıza Efendi’nin yaşadığı evi gösterebiliriz. Ali Rıza Efendi,1832-1908 yılları arasında yaşamış bir müderristir. 25 yıl (1882-1907) padişah II. Abdülhamit’e huzur hocalığı yapmıştır. Mezarı da Oycalı köyündedir. Maalesef Ali Rıza Efendi’nin yaşadığı ev de bu gün metruk vaziyettedir ve yıkılmak üzere mühürlenmiş evler arasındadır.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Elbetteki kanunu sorgulamak haddimiz değildir. Fakat, kanun uygulanırken hassas davranılmalıdır. Yıkılması için hüküm verilecek evler, uzman kişiler tarafından belirlenmelidir. Bu evin tarihi, sanatsal bir değeri var mı, bu evde ünlü bir isim yaşamış mı, yıkıldığındaetrafa, insanlara zarar veriyor mu gibi sorulara cevap alındıktan sonra bir karar verilmelidir. Bir taraftan Somut Olmayan Mirasın Korunması için çaba sarf ederken bir taraftan kendi mirasımızı kendi ellerimizle yok etmeyelim.
Çünkü, bu gelişmeyle birlikte olduğundan da fazla sayıda eski ev ve ahşap enkaz avcıları türemiştir.
Ayrıca, evleri yıkma karşılığında evin bütün enkazını ücretsiz almak isteyen eski ev avcılarını da hatırlatalım.
Prof. Dr. Eyüp AKMAN