Gazetede yazmaya başladığım günlerden bu yana, aşağı yukarı 20 yıl, İhsan Ozanoğlu’nun yazdıklarını okuyorum…
Dibi olmayan bir okyanus.
Kitap haline getiremediği, el yazısı ile teksir kağıdı üzerinde kalmış yazılarını bilgisayar ekranına aktarmakla başlamıştım ilk, “mutfak kültürü” kayıtlarıydı…
Deniz suyu içmek gibidir Ozanoğlu metinleri, okudukça okuyası gelir insanın, berrak bir zihin bakiye bırakır gerisinde.
Az zamana, yok imkana, çok meşguliyete…
Bu kadar birikimi nasıl sığdırdığı hala meçhul.
Besbelli ömürden çaldı…
Kültüre verdi.
Kastamonu’ya kattı…
Kendinden eksilttiklerini.
“Fedakarlık” çoktan azı vermek…
Ozanoğlu azdan çoğu verdi.
Anlayabilmek zor…
Anlatabilmek hepten zor.
(Ümran Baskıncı ve Ömer Kesercioğlu kardeşlerin kütüphanesinden geldi “Çelenligil” kitabı…
Muhteşem bir “soy ağacı” araştırması.
“Teallükatı İle Çelenli Ailesi ve Bu Aileden Muhtelif Çapta Şöhret Yapmış Kıymetli Şahsiyetler”…
“Yazan: İhsan Ozanoğlu, Kast. Um. Ktp. Md., Kastamonu, Doğrusöz Matbaası, 1959”
Araştırmadığı “arşiv” kalmamış…
“Yöntem, lisan, emek” sahibi olmasının tüm hünerini döktürmüş bu kitapta Ozanoğlu.
Ulusal edebiyatta benzer kitapları çok okudum…
Yerel olanaklar ve yazıldığı tarih göz önüne alındığında bir “şaheser” ile karşı karşıya olduğumuz kesin.
Hicri 1230 yılında “Büyük Çelenli Efendi” ile başlayan “ağaç”…
Dalları ile 1959’a kadar uzanıyor.
Kitabın içinde Milli Mücadele tarihi de var…
Ailenin mensubu Orhan Şaik Gökyay’ın şiiri de var.
Kitap, Kastamonu Kent Tarihi Müzesi’ne bağışlanacak…
Kastamonu Kültür Tarihi’nin köşe taşlarından biri olarak müzedeki yerini alacak.
Not: Kitapta ilgimi çeken bölümlerden biri de “Sabahattin Çelenligil” oldu…
Şehrimizin “sanayi, ticaret, spor, sosyal, kültür” tarihine ilişkin yazılarımda sıkça ismi geçen bir “kahraman” olduğu için taze bir heyecan ile okudum.
Üstadın satırlarından aktarıyorum…
Sabahattin Çelenligil 23 Ekim 1925’de Kastamonu’da doğdu, 1942’de Kastamonu Lisesi’nden mezun oldu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yüksek öğrenimini yaptı, askerliğin ardından Kastamonu’ya döndü ve ticarete atıldı.
1950’de Kastamonu Belediye Meclisi’ne yedek üye olarak girdi, aynı yıl Kastamonuspor kulübünün kurucuları arasında yer aldı, 1951-1952’de Beden Terbiyesi Bölge Başkanı olarak görev yaptı, sporun ilçelere yayılmasını ve spor kulüplerinin kurulmasını teşvik etti, 1954’de Verem Savaş Derneği Başkanı oldu, dispanser inşaatını başlattı…
1955’de İl Genel Meclisi’ne Merkez İlçe üyesi olarak girdi, iki yıl Daimi Encümen Üyeliği görevinde bulundu.
Otomobil ve kamyon acenteliği ile sigortacılık yaptı, Kastamonu Yerli Mahsuller Ticaret ve Sanayi A.Ş. İdare Meclisi azası oldu…
“Bu işi tamamladıktan sonra en mühim istihsal maddemiz olan kendiri ihraç edebilecek evsafta yetiştirip soyacak bir kendir ve kontralit fabrikası kurulacaktır.”
Okuyorsunuz…
Kastamonu’dan ne kıymetler geldi geçti.
Unutulmuyorlar…
Unutulmayacaklar.
MUSTAFA AFACAN