İlimiz Küre ilçesinde tarihi köprüsü ve çorbası ile meşhur köyümüz Ersizlerdere. Ecevit çorbası adını duyunca her Kastamonulunun yüzü güler. Un, yoğurt, tereyağı, et suyu, yumurta, pirinç sevdiğimiz ne varsa bir seremoni içinde sunulur. Ersizlerderede açık havada arabandan iner inmez iştahta açılır zaten tok olsan bile bir kase içersin.
Ersizlerdere (İki Çay) Köprüsü ise tam bir efsanedir. 1899 yapımı 50 mt boyundaki köprü yüz yılı aşkın geçmişinde en yoğun trafiği 1920 Ağustos ile 1921 Aralık ayı arasında yaşamıştır. Rusya’dan ve İstanbul’dan İnebolu limanına inen 52 646 sandık tüfek mermisi, 34243 sandık top mermisi, 42 390 piyade tüfeği, 4711 adet kasatura, 986 adet sahra topu, 100 adet mayın, 5000 adet el bombası, 1049 adet mavzer, 50 adet mitralyöz, 53 sandık gaz maskesi, 341 adet makinalı tüfek Şerife Bacı, Halime Çavuş ve tüm Kastamonulu kadınların mihmandarlığında kağnı arabaları ile geçti bu köprüden.
1980 yılında yapılan yeni köprü ile emekliliğe ayrıldı ama huzur bulamadı maalesef. Defineciler önce alınlığındaki siyah ve yazılı taşı söktüler sonrada tamamen tahrip edip kullanılmaz hale getirdiler. Çok biliriz böyle değerlerin kıymetini milletçe zaten. Daha bir nesil geçmeden düşmanın veremediği zararı biz veririz kendimize. Neyse ki Karayolları 15. Bölge Müdürlüğü tarafından 2016 yılında restore edildi de özür defettik biraz.
Ersizlerdere’nin doğal güzelliği ise çoğumuzun gözünden kaçar. 20.10.2019 tarihinde KADASK (Kastamonu Dağcılık ve Doğa Sporları Derneği) tarafından düzenlenen yürüyüş ile 20 sporcu zirveden seyrettik ErsizlerdereKaracehennem Boğazı’nı. Sonra daldık ormana 2 saatten fazla orman yürüyüşü sonunda indik Ersizlerdere köprüsüne. Mevsimi gereği sadece yeşilin değil sarının ve kırmızının da tüm tonları ağaçları kaplamış.
Eminim İnebolu’ya her gidişinizde karayolu üzerinden Ersizlerdere kanyonu, zirvesi, dünya harikası manzarası dikkatinizi çekmiştir. Ama size bir tüyo veriyim; asıl bir yolunuzu düşürüp zirveden izleyin siz manzarayı. Size yardımcı olacak Doğa dernekleri ve Kulüpleri mevcut artık. Biz gününüzü ayırın önce zirveye çıkın, orman içinden inip, tarihi köprüyü yürüyerek geçin en son açık havada Ecevit çorbanızı için.
Bir günde tarih, doğa, gastronomi turizmi. Yetmez mi?
Feza TİRYAKİ