CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, Milli Eğitim sınavı ile ilgili AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü’yü cevaplarken, “Gereğini yapacaksa listeyi benden alabilir” diyen Erbilgin, dolu afetinin yol açtığı mağduriyetin 2 milyon lira ile karşılanamayacağına dikkat çekip “Kastamonumuzun mağduriyeti görülüyor ki iktidar vekilleri nazarında yok hükmündedir” dedi.
*İl Genel Meclisi’nin bu ayki son toplantısında AK Partili ve MHP’li üyelerce dile getirilen konulara de değinen Erbilgin, “İGM’de söylenenler öğretici ve ibret vericidir” ifadelerini kullandı.
CHP Kastamonu İl Başkanı Hikmet Erbilgin, AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü’yü İnebolu’daki toplantıda cevapladı.
CHP İnebolu İlçe Başkanlığı’nın düzenlediği halk buluşması toplantısına katılan Hikmet Erbilgin, yaptığı konuşmada AK Parti’yi ve İl Başkanı Doğan Ünlü’yü sert sözlerle eleştirdi.
AK Parti iktidarının “yalancı” olduğu söyleyen Hikmet Erbilgin, Milli Eğitim Müdürlükleri bünyesinde çalıştırılacak 600 işçinin mülakatla belirlenmesiyle ilgili yaptığı açıklamanın, Ünlü tarafından çarpıtıldığını savundu.
Yaşananların kurumları değil AK Parti’yi zan altında bıraktığının bilinmesini isteyen Hikmet Erbilgin, Ünlü’nün mülakatla işe giren AK Parti yöneticileri ile eş ve akrabalarının isimlerinden oluşan listeyi gelip kendisinden alabileceğini söyledi.
“2 MİLYON TL YETMEZ”
13 Eylül’de Kastamonu’da yaşanan dolu afeti sonrası gönderilen 2 milyon liralık ödeneğin iktidarın gözünde Kastamonu’nun yok hükmünde olduğunun kanıtı olduğunu söyleyen Hikmet Erbilgin, İl Genel Meclisi’nin bu ayki son toplantısında AK Parti’li ve MHP’li üyelerce sarf edilen sözlerinde Kastamonu’nun durumunu açıkça ortaya koyduğuna işaret etti.
Yerel seçimlerin sadece bir seçimin ötesinde doğrudan ülke bağımsızlığıyla ilişkili hale geldiğinin altını çizen Hikmet Erbilgin, ülkeyi yeniden ayağa kaldıracak bütün halkı örgütleyecek bir dayanışma içine girmenin zorunlu olduğunu belirtti.
Hikmet Erbilgin İnebolu’da düzenlenen toplantıdaki konuşmasında şunları söyledi;
“Sözlerime başlarken öncelikle ekmeğinin peşinde 3. havalimanında çalışırken haksız bir biçimde tutuklanan gençlik kolları il başkan yardımcısı kardeşimiz Mustafa Atay’a selam ve sevgilerimi iletiyorum. Silivri’de Sayın vekilimiz ile yaptığımız ziyaret nedeniyle sizlere olan selamını iletiyorum. Takipçisi olduğumuz sürecin sonunda kısa zamanda aramıza katılması için mücadele ettiğimizin bilinmesini istiyorum.”
“ZAN ALTINDA OLAN SİZSİNİZ, AKP’DİR”
“Değerli arkadaşlar bu iktidar yalancıdır. Bu iktidar gerçeği eğip bükmektedir. AKP İl Başkanı Sayın Ünlü 4000 kişinin başvurduğu Kastamonu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında Kastamonu il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri’ne bağlı okullarda bakım, onarım ve temizlik işlerinde 9 ay süre ile istihdam edilen 600 yurttaşımız mülakat usulüyle belirlenmesine yönelik “AKP İl ve İlçe Başkanlıkları eliyle eş, akraba listelerinin hazırlandığı, okul idarecilerinin objektif bir değerlendirme ile iş yapacak personel talep ettikleri ancak AKP örgütlerinden baskı gördüklerine” yönelik iddiamızı tam da AKP’ye yakışan bir dil ile çarpıtmıştır. Kurumları ve komisyonları zan altında bıraktığımızı iddia etmiştir. Sayın Ünlü’ye yeniden çok net ifade edeyim. Zan altında olan sizsiniz, zan altında olan AKP’dir.”
“GEREĞİNİ YAPACAKSA LİSTEYİ BENDEN ALABİLİR”
“Öncelikle insanı değersizleştiren 9 ay süreli istihdam gibi bir yaklaşımı reddediyoruz. İşe alınanlar kadrolu ve süresiz iş güvencesine sahip bir hakka kavuşturulmalıdır. Bu hakkı teslim ettikten sonra AKP İl başkanına soruyorum. Bu listelerde AKP Kadın kolları il yöneticisi, İlçe başkanı eş ve akrabaları, eski ilçe başkanı eşleri, Kadın kolları ilçe başkanı, ilçe başkanları 1.derece yakınları, enişteler, kayınlar, gençlik kolları yöneticileri akrabaları var mıdır ? İl başkanını çok yormadan cevap vereyim vardır. Kendisi araştırıp bulamamış ve gereğini yapacak ise listeyi benden alabilir. 76 yaşındaki annesini İşkur aracılığı ile önce belediyede işe sokan sonra da özel kalem müdürü yapan AKP’li Kilis belediye başkanını görünce sanırım AKP Kastamonu Teşkilatı daha kat edeceğimiz yol çok demiştir.”
“KASTAMONU’MUZUN MAĞDURİYETİ
İKTİDAR VEKİLLERİ NAZARINDA YOK HÜKMÜNDEDİR”
“Diğer bir konu 10 bini aşkın aracın, binlerce evin ve tarım alanlarının dolu felaketi nedeniyle zarar gördüğü ilimize yaklaşık 2 milyon lira gönderilmesidir. İktidar vekilleri açıklama bile yapamamıştır. Bu rakam sayıştay raporlarına göre sarayın yaklaşık 1 günlük gideridir. Kastamonu’muzun mağduriyeti iktidar vekilleri nazarında yok hükmündedir.”
“İGM’DE SÖYLENENLER ÖĞRETİCİ VE İBRET VERİCİDİR”
“Öyle ki iktidar ülkeyi yönetemez olmuş, rantın içinde halka sırtını dönmüştür. Dün gerçekleşen İl Genel Meclisi toplantısında söylenenler öğretici ve ibret vericidir. Neredeyse AKP İl genel Meclisi üyelerinin tamamı sıkıntıdadır. İlçesinin sorunlarına duyarsız kalındığı gerekçesiyle AKP’den istifa eden Doğanyurt İGM üyesi Hüseyin Yavuz “Biz her ne kadar uğraş versek de, cami ne kadar büyük olursa olsun imam bildiğini okuyor. Bu yüzden hiç kendimizi yormamıza gerek yok” diye feryat ediyor. Devrekani İl Genel Meclisi üyesi MHP’li üyesi Uğur Aydın kurumların felç olduğunu liyakatın esamisinin okunmadığını belirterek, “İlçe Özel İdare’leri imamlardan kurtarırsak sorun çözülür. Müdürlerin çoğu İmam Hatip kökenli. İlçe Özel İdare müdürlerinin teknik personelden olması lazım. Teknik olarak konulara bakamadıkları için bu sorunlar yaşanıyor” diyor.”
“TEK ADAM REJİMİ ÇOK PAHALI”
“Tüm bunlar bir avuç rantçı ve onun siyasi işbirlikçilerinin dışında işçi, köylü, esnaf, Kobiler yani hepimizi etkisi altına alan bir kriz içindeyiz. Angola, İran ve Liberya evet yanlış duymadınız Liberya’yı sollayarak en yüksek enflasyona sahip 8. Ülke olduk. Domateste fiyat yüzde 109 artışla ikinci. Salça yüzde 70 artmış. Domatesi koyup salata mı yapacaksınız; salatalık yüzde 82, soğan yüzde 70, biber yüzde 53 artmış. Süt fiyatları 4 haftada yüzde 50 artmış, içinde 168 adet bez olan bir bebek bezi paketi yaklaşık 190 TL olmuş ama asgari ücret yerinde duruyor. Tek Adam Rejimi çok pahalı. Doğalgaz ve elektriğe üçüncü zam geldi. Tüketici tek adam rejiminin bedelini ödüyor. Üretici daha büyük sıkıntıda. Üretici tek adam rejiminin bedelini ödüyor. Elektriğe ve doğalgaza gelen zamların artan un fiyatlarına da eklenmesiyle fırıncılar ekmeğe zam yapacaklarını duyurdular. Ekmeğe yapılacak zam iktidar tarafından spekülatif olarak değerlendirildi zabıta marifetiyle kontrol edilmek isteniyor. Doğalgaz ve elektriğe yapılan zamların yolu, özel statülü bir özel şirket olan ve yönetimi AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’da olan Varlık Fonu’nun sahibi olduğu BOTAŞ’tan geçiyor… Yani Varlık Fonu’ndan geçiyor. Yani tek adamdan geçiyor. Çökmekte olan bu sistemin ve ekonomik düzenin alacaklıları, şimdi alacaklarını teminat altına almak derdinde! Borçlu Türkiye, alacaklılar yabancılar. Toplam 457 milyar dolar borçluyuz yabancılara. Bunun 180 milyar dolara yakınını önümüzdeki 12 ay içerisinde bir şekilde geri ödememiz gerekecek, bunun üzerine bir de cari dönemdeki harcama fazlamız 50 milyar doları da ekleyelim… Ya tüketimimizden kısıp ödeyeceğiz ya da çok yüksek faizden yeni borç bularak. O zaman soru, kimin tüketiminden kısılacağı, krizin faturasını kimin ödeyeceği sorusu. Kim kemerini sıkacak? Bu krizi doğuran rantçı ve talancı düzenin ortakları mı, yoksa bu düzende yok sayılan çiftçi, emekçi, emekli, üretici mi? Faturayı kim ödeyecek? Sorunun yanıtı, yeni ekonomik programın ‘’müjdelediği’’ 10,1 milyar TL’lik sosyal güvenlik kesintilerinde, 16 milyar TL’lik vergi artışlarında, ücretinin 5’te biri elektrik ve doğalgaz faturalarına giden çalışanların zorla ödeyeceği BES’te, kamu çalışanlarının esneklik adı altında güvencesizleştirilecek yarınlarında yatıyor. Yeni Ekonomi Programı, krizi çıkartan rantçı ve talancı düzenin devamının habercisi olan bu ‘’değişim ve dönüşümü’’ yapacak birimi de açıklıyor: Kamu Maliyesi Değişim ve Dönüşüm Ofisi. Şimdi de Damat’tan, bu ofisin bir ABD’li şirkete, McKinsey & Co.’ya teslim edildiğinin “müjdesi” geldi. Meclisi ve Sayıştayı etkisizleştirenler ülkeye McKinsey’i müfettiş tayin etmişler. Sayıştay yerine McKinsey, TBMM yerine McKinsey, kendi bürokrasimiz yerine McKinsey… Kendi aklımızın, kendi fikrimizin, kendi insanımızın, kendi kurumlarımızın denetiminde ve düzenlemesinde değil, başka akıllara mahkum edilmiş bir demokratik kurumsal yıkımla karşı karşıyayız. Dolayısı ile artık tartışmamız gereken borçları yeniden yapılandırarak ne kadar daha nefes alabileceğimiz değil, borçlanmaya dayalı bu düzeni kökten nasıl değiştireceğimiz sorusu olmalı. Ekonomimizi kurtarmak için de, demokrasimizi kurtarmak için de.
“DUYUN-U UMUMİYE’DEN HALKIN EGEMENLİĞİNE GİDEN YOLU ÖRMELİYİZ”
“Karşısına konması gereken yeni düzen tüm coğrafyaları ortaklaştıracak bir mücadele ile kurulacak, yerelden başlayacak ama evrensel doğasını güçlendirecek bir kararlılık ve büyüklükle… Kuracağımız yeni siyaset işte bu yeni düzenin iktidar iddiasını büyütecek olan halkçı bir ekonominin halkçı siyasetinin, evrensel bir ortaklaşmayla dünya düzenini değiştirme iddiası olacak. Duyun-u Umumiye’den halkın egemenliğine giden yolu örmeliyiz. AKP-MHP-McKinsey koalisyonuna karşı, AKP’nin dış güçler ile işbirliğine karşı halkın birliğini örmeliyiz. Bu nedenle bizim için yerel seçimler sadece bir yerel seçimn ötesinde doğrudan ülke bağımsızlığıyla ilişkili hale gelmiştir. Bu salondaki herkes bir başkan seçmenin ötesinde bütün ülkeyi yeniden kuracak hayali kucaklamak için oy vermeyi de aşan, bütün halkı örgütleyecek dayanışmaya girmek zorundadır.”