Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu İl Başkanı Hikmet Erbilgin, Gündem Medya Haber’de “Kastamonu’da Siyaset” programına konuk olarak gündeme dair açıklamalarda bulundu.
İnsanların kutuplaşmadan yorulduğunu vurgulayan Erbilgin; “Cumhuriyet Halk Partisi 2018 yılında ilde milletvekili temsili hakkını kazandıktan bu yana biz milletimizden hiç kopmadık. Sürekli onların derdiyle dertlenen, meselelerini konuşan, takip eden; kah mecliste dile getiren kah il ilçe örgütü aracılığıyla süreci takip eden, milletin sesi olmaya çalışan bir süreci yaşadık. Şimdi 14 Mayıs’ta milletin takdirine gideceğiz. İnsanlarımız kutuplaşmadan yorulmuş. Fikirleri ne olursa olsun kucaklaşmanın, el sıkışmanın kıymetinin farkındalar. Söz dinlemenin, söz söylemenin kıymetinin farkındalar. Biz de bu hassasiyetle milletimizle buluşuyoruz. Milletimizde 20 yıllık bir iktidarın sonucunda artık bir değişim arzusunun vücut bulduğunu, köklendiğini görebiliyoruz. Her gittiğimiz yerde; esnafta, köylülerimizde, kadınlarımızda, gençlerimizde çok çeşitli biçimlerde ulaşıyoruz. Kılıçdaroğlu Gönüllülerimiz sahada, Umuda Taşı ekibimiz sahada, Cumhurbaşkanlığı Seçim Ofisi’nde bir ekibimiz oluştu sahada, kadın kollarımız, gençlik kollarımız sahada. Üstüne de milletin takdiri için sahaya çıkmış olan milletvekili adaylarımız ve bizler sahadayız. Her yerde kucaklaşmayla karşılaşıyoruz. Milletimizin takdirlerine layık olmaya çalışacağız. Biz bu kampanya sürecinden, insanları dinleme imkânımız olmasından, kendimizi anlatabilmekten dolayı mutluyuz” dedi.
“İKTİDARIN DEĞİŞTİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Milletin iktidarın değişmesini arzuladığını ifade eden Erbilgin; “İktidarın değiştiğini görüyoruz. Milletimiz buna hazır, arzuluyor ve bizlerden çok daha kararlı. Millet toplumsal barışı, huzuru, birlikte zenginleşmeyi, kucaklaşmayı özlemiş. Millet ekmeğini, adaleti büyütmek istiyor. Millet, halkın ekmeği adalettir diyor. O nedenle önceki yıllardaki seçim atmosferini teneffüs etmiş, oralarda kah üye olarak gözlemiş kah partinin yetkilisi olarak sürecin bir parçası olmuş vatandaş olarak bu şehirde yaşayan, bu şehirde karnını doyuran, bu şehirde üzülen-sevinen birisi olarak milletimiz değişime hazır. Gittiğimiz ziyaretlerde insanların gözünün ışıldadığını görüyoruz. Yüksek sesle söyleyemeyen kulağımıza fısıldıyor. ‘Lütfen bu değişimi gerçekleştirin, çok çalışın, biz sizin yanınızdayız’ diyor. Bazı yurttaşlarımız ‘Şunu şunu yapmıyorsunuz buralara da yetişmeniz lazım’ diyor. Biz hazırız mesajını gönderiyor. Elbette farklı düşünen yurttaşlarımız var. Onlar da büyük bir olgunluk, vakar içerisinde bizi karşıladıklarını, el sıkıştıklarını, ‘Biz böyle düşünüyoruz ama sizleri de sayıyor, seviyoruz, bu memleket için emek verdiğinizi hissediyoruz ama bu dönem takdirimiz bu’ diyen yurttaşlarımız da elbette var. İktidar değişiyor, Kastamonu değişime hazır” ifadelerini kullandı.
“İNSANLAR ÇOK BEDEL ÖDEDİ”
Açıklamalarına devam eden Erbilgin; “Yaşadığımız tek adam dönemi. İnsanlar çok bedel ödedi. Sadece Cumhurbaşkanı aracılığıyla sosyal medya üzerinden açılan davalar yüz bini aşmış durumda. Eğer bir kamuda çalışıyorsa ötekileştirme, eğer herhangi bir fabrika işyerinde çalışıyorsa ötekileştirme kaygısı, esnafsa işime bir zararı olur mu kaygısı, karşılıklı toplumun kutuplaştırılması… Eğer iktidarı desteklemiyorsanız hemen terörist, hain olabiliyorsunuz. Bastırılmış bir ses gözlerden ifade ediliyor, bastırılmış bir ses el sıkışıyla ifade ediliyor. Toplumda yurttaşlarımızın kısık sesle söylemesini 20 yıllık süre içerisindeki deneyimlerden görebiliyoruz. Bu ülkede akademisyenler cezalandırıldı. Bu ülkede öğrenciler cezalandırıldı. Yetişkin insanları bırakalım 15 yaşındaki çocuk için bu ülkede hakaretten dava açıldı. O nedenle milletimizin kendisini böyle bir meselede tedirginlikle ifade etmesi doğal. Bugün Salı Pazarı’nda dolaşırken bir teyzemizle fotoğraf çekildik. Öncelikle fotoğrafının silinmesini istedi. Fotoğrafı sildikten sonra ‘Cumhuriyet Halk Partisine oyumu vereceğim ama benim çocuklarım bir yerde çalışıyor, belli olmaz belki çocuklarıma bir şeyler söylerler’ diye kaygılanıyor. Demokratik ülkelerde, huzur içinde olan ülkelerde, kutuplaşmanın olmadığı ülkelerde insanların kendisini ifade etme hakkı her türlü sağlanması gerekir. Yaşanmışlıklar insanları kaygıya sürüklemiş. Tek adamın tek sözüyle cezalandırılmak… Sosyal medyadan bize yönelik hakaret edenlerin hiçbirisinin ceza almadığını biliyoruz. Hatta öyle ki kimi kurum müdürleri açıktan iktidar lehine propaganda yapıyor, yetmiyor genel başkanımıza bize hakaret ediyor, herhangi bir yaptırımı yok. Ancak bizim herhangi bir arkadaşımızın iktidara yönelik eleştirisi olduğunda cezalandırılabiliyor. Sayın İmamoğlu’yla ilgili İstanbul’da dava açıldığında burada gençlerimiz ‘İmamoğlu yalnız değildir’ diye pankart açtılar. Aynı gün içerisinde, 24 saat dolmadan emniyet, savcılık harekete geçti, çocuklara dava açtılar. Öte yandan hem bürokratların içinde hem de başkaca sahada gördüğümüz meselelerde kılını bile kıpırdatmadılar. Adalete olan inançsızlık bunu yaptırıyor. Toplum, adaletin olacağına inansa söyleyecek sözünden bir çekincesi yok. Mesele bu” şeklinde konuştu.
“EKREM İMAMOĞLU MİTİNGİNİN NE KADAR KALABALIK OLDUĞU GÖRÜLDÜ”
Ekrem İmamoğlu’nun mitingine değinen Erbilgin; “Ekrem İmamoğlu mitinginin ne kadar kalabalık olduğu görüldü. İmamoğlu bir süre önce Kastamonu’ya esnaf ziyareti için gelmişti. Esnaf ziyareti, Nasrullah Meydanı’nda doğal mitinge dönüştü. Esnafımızla el sıkışma imkanı olmadı çünkü gençlerimiz, kadınlarımız, yaşlılarımız bir sevgi seli içinde sayın İmamoğlu’nu sardı. Biz geniş bir kalabalığa seslenerek Nasrullah Meydanı’ndan ayrıldık. Devamında, bu gelişinin 48 saat öncesinde bize miting olacağı duyurulduğunda şehirden havaalanından miting alanına gidinceye kadar yollarda sevgi gösterileriyle karşılaştık. Otobüsümüzün önünün kesildiği anlar oldu. Daday kavşağına geldiğimizde şakır şakır yağmur yağmaya başladı, insanlar dağılabilir mi diye düşündüm. İnsanlar kendilerini saçakların altına alıp beklemiş. Meydana girdiğimizde tıklım tıklımdı, canlı yayına başlandığında dolu yağışı vardı. Ne oradan Sayın Ekrem İmamoğlu geri adım attı ne de oradaki kadınlar, gençler, yaşlılar üşütme pahasına dağılmadılar. Millette değişim kararlılığı var. Köylerden, ilçelerden insanlar vardı. Hepsi de Kastamonu’nun ekmeğini yiyen insanlardı. Miting, kalabalık bir mitingdi. Elbette mitinglerin kalabalığı tenhası olabilir. Peşinden Bahçeli’nin mitingi oldu. Bir tarafta Kastamonu’nun bağrına basan kadının, gencin, yaşlının, emeklinin, köylünün olduğu cıvıl cıvıl bir miting; diğer tarafta sadece parti kadrolarının olduğu, erkek egemen, ön tarafta kravatlılarının olduğu Cumhuriyet Meydanı’nda bir miting… Birisi geçmişi anlattı Sayın Bahçeli, birisi geleceği anlattı. Hayat geleceği anlatmanın olduğu yerde atar. Mitingimizden de çok mutluyuz. Kastamonululara çok çok teşekkür ediyorum. Ekrem İmamoğlu’nun Kastamonu’ya bir özlemi olduğu için mitinglerin dışında da sıklıkla görüşüyoruz. Sayın Vidinlioğlu ile yaşadığımız polemiklerde TÜGVA’ya devredilen binaların yapılması konusunda bir proje önerdik ve Sayın İmamoğlu ‘Taşın altına elimi sokarım’ dedi. Peşinden satılan arsa ile ilgili, bizim aracılığımız ile iptal edilen ve çok daha yüksek fiyata satılan ama satılmasını doğru bulmadığımız Alparslan Türkeş Botanik Parkı için de Sayın İmamoğlu “Taşın altına elimi sokarım, orayla ilgili Sayın Vidinlioğlu kabul ederse bir protokolle bina yaparım demişti. Dolayısıyla miting üzerinden Sayın İmamoğlu’nun bir ilişkisi yok, Kastamonu’yla gönül bağına dönüşmüş bir Karadeniz evladı var. Bunu milletimizin bilmesini isterim. Kastamonululara da kucak dolusu selamlarını iletti” diye konuştu.
Miting alanıyla ilgili de konuşan Erbilgin; “Aslında Cumhuriyet Meydanı’nda hatta Nasrullah Meydanı’nda miting yapmak istemiştik ama Nurullah’ın tarihsel özellikleri ve yeni bir polemik oluşmamasından dolayı vazgeçtik. Cumhuriyet Meydanı’nda da günlük hayatın akışında bir aksaklık olmasın diye istemedik. Kişisel fikrim eğer günlük hayatı aksatmayacaksa, gerekli önlemler alınacaksa Cumhuriyet Meydanı’nda yapmak isterdim” dedi.
“MİLLETİMİZ TEVECCÜH GÖSTERİYOR”
Erbilgin, 14 Mayıs’ta sandıklar açıldığında Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olacağını söyledi ve şöyle devam etti:
“Bunun için emek veriyor, gayret gösteriyoruz. Milletimiz de teveccüh gösteriyor. Türkiye için yeni bir dönem başlayacak. Adaletin, ekmeğin bol olduğu bir dönem olacak. CHP 2018 yılından bu yana kendi stratejisini, planını kuran bir siyasi parti. Milletvekili adayları oluşturulurken de bu planlama, hazırlık yürüdü. Bazı illerimizde topyekün Millet İttifak’ı listesi olarak çıkacağız. İlimizde ise ortak liste olması konusunda 3-4 kez genel merkezimize bu meseleyi aktardım. Çünkü 2018 yılında ortak iradeyle bir milletvekili çıkarmıştık. Geldiğimiz noktada İYİ Parti ve CHP kendi listeleriyle seçime gidiyorlar. Bizim listelerimizde milletin içine sinmiş bir liste var. Bu millet evladı, arkadaşı olarak görmüş mevcut milletvekilimiz olan Hasan Baltacı’nın liste başı olan, diğer tarafta ittifakımızın da ruhunu yaşatan Kadir Yalçın, diğer taraftan bürokrasi deneyimi sadece Kültür ve Turizm İl Müdürü olmasından kaynaklanmıyor Sayın Ziver Kaplan süreci aynı zamanda bir adalet mücadelesidir. Çünkü bu ketum iktidar Sayın Kaplan 3-4 defa görevden uzaklaştırmaya çalıştı. Dolayısıyla listemiz için hem bizim hem milletimizi içi rahat. Parlamentoda gurubu üzerinden de bir değerlendirme yapmam gerekirse Milliyetçi Hareket Partisi’nden seçim yasası nedeniyle meclise gidememiş bir veteriner arkadaşımız var, 50 bin civarında oy aldı. Bu arkadaşın bütün emekleri yok oldu. Sayın Yüksek Aydın ile gerek basın ile gerek se sosyal medya aracılığıyla polemiğe girdik. Sayın Aydın ‘Kastamonu’nun yüzde 70’ini biz yönetiyoruz’ dedi. Birçok kez ifade etmeme rağmen Sayın Aydın MYK üyesi olarak protokollerde yer aldı. Siyasette bir hiyerarşi ya da liyakat, emek varsa o da bir kenara çekildi. MHP açısından aslında ya Emin Çınar ya Yüksek Aydın olur ya da Sayın Maşalacı olur deniliyordu. Üçü bir araya getirilemedi. MHP sanırım, Hasan Baltacı’nın toplumsal ilişkileri nedeniyle çok fazla itiraz eden değil, sessiz kalan, yumuşak geçiş anlamında seçmenle iletişim kurmak istedi ve Sayın Emin Çınar geçmişte de parlamentoda görev yaptı, liste başı oldu. 15 Mayıs’ta kendilerine hatırlatacağım, kampanya dönemlerinde Sayın Doğan Ünlü, Sayın Halil Uluay ve Sayın Umur 3-0’dan bahsediyor. Halil Uluay kendi il başkanlığından uzaklaştırma cezası aldıktan sonra kendi kongresine güvenlikler aracılığıyla alınmayan Doğan Ünlü’nün milletvekili adayı. Elbette partisinin içinde Doğan Ünlü bunu hissettirmemeye çalışır ancak akşam yastığa başına koyduğunda içini sızlatan bir yan olduğuna emin olun. O makamdan neden uzaklaştırıldı Halil Uluay? 15 Temmuz ve birçok mesele konuşulmuş ve tıpkı Ankara’da Melih Gökçek ve başka illerde olduğu gibi il başkanları ve belediye başkanlıklarında görevden el çektirilen kişiye uzaklaştırma cezası son bulmuştur. Serap Hanım Belediye Meclis Üyesi’ydi. Bir kadın kimliğinin Kastamonu’da önemli olduğunu bugün değil her zaman önemsiyorum ancak emek vermeden, yemeğe ulaşmak AK Parti tabanını rahatsız ediyor. 86 kez Belediye Meclis Toplantısı yapılmış bunun 30’una hiç katılmamış, bir tane önergesi yok. Aday tanıtımında Sayın Ekmekci’yi dinledim. Kentsel dönüşüm ihtiyacı olduğunu ve mecliste bunun için çalışacağını söylüyor. Peki Belediye Meclisi’nde buna niye engel oldu. Dolgu bir tabutluğun üzerine imar hakkı verilirken, oranın satışı konuşulurken ‘hayır’ demek için ne engel oldu Ekmekci’ğe? Bir şehrin arsaları rant uğruna satılırken ‘hayır’ demek için ne engel oldu. Belediye Meclisi’nde söz almamış insanın TBMM’de söz alacağını düşünüyor musunuz? Mümkün değil. Sayın Hakkı Köylü, Metin Çelik almadı ki Sayın Ekmekci alsın. Siyasete bakışları milleti ikna etmekten öte sarayı ikna etmek olduğu için bu güzel cümleleri kurabilirler. Lütfen milletimiz takip etsin. Halil Uluay milletvekili seçilirse mecliste neler yapacağını göreceğiz. Sosyal medyada geçmişteki paylaşımları konuşuluyor Uluay’ın” diye konuştu.
Ortak iradeyle birlikte bugün şeker fabrikasının ayakta kaldığını aktaran Erbilgin, “İlgan Engin ve Sayın Baltacı’da bulunan gayret olmasaydı şeker fabrikası satılmıştı. Nasıl olur da ilhan Engin’i bu konuda görmezden gelelim diyoruz. Kastamonu’da siyasi istişare değerli başkanlar ile yapılmayacaksa kimler ile yapılacak. Geçmişte hem AK Parti’de hem MHP’de siyaset yapmış ancak bugünkü iktidarın çürüdüğünü gören birçok eski siyasetçiler ile birlikte fikir alışverişimiz oldu. Bu görüşmeler bugün de olacak yarın da olmaya devam edecek” dedi.
“HALİL ULUAY DA O FOTOĞRAFI TORUNLARINA MİRAS BIRAKABİLİR”
Halil Uluay ve Hasan Baltacı’nın bir arada bulunduğu fotoğraf karesini de değerlendiren Erbilgin, şöyle konuştu:
“Siyasetin, ekonominin, sanatın yıldızları olur. Orada Sayın Halil Uluay’dan geliyor fotoğraf talebi, elbette yıldız ile fotoğraf çekilmek birisi için bir hatıradır. Evinin köşesine asacağı, çocuklarına anlatacağı bir hikayedir. Halil Uluay da o fotoğrafı torunlarına miras bırakabilir” diye konuştu.
HDP’ye bir şey vaat etmediklerini ifade eden Erbilgin; “AK Parti ve MHP’nin topluma hiçbir şey öneremediği noktada şeytanlaştırma, ötekileştirme gayretinin bir yansıması. Biz bunu yeni yaşamıyoruz. Yerel seçimlerde illet ve zillet olarak tabirleri kullanıldı. Toplum dönüp bakmadı, İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı, Mersin’i de döndü bize teslim etti. Toplumu ayrıştıran, ayıran bir dil toplumda kabul görmüyor. HDP ile cümle kurma iddiasında olanlar. Eğer ima edilen bir terör ilişkisiyse Sayın Çelik’in de Sayın Uluay’ın da FETÖ üzerine ifadeleri var. Çıksınlar bana dava açsınlar, ikisi de hukukçu. Ben buradan Çelik ve Uluay’ı şeytanlaştırma, ötekileştirme adına cümle kurmayı kendimde görmem. Vicdan ve akıl ile hareket edenler bunun doğru olmadığını düşünür. HDP üzerinden kast ettikleri CHP Kürt seçmenlerin oylarına talip mi ise tıpkı AK Parti, MHP seçmelerinin oylarına talip olduğumuz gibi talibiz. Sayın Erdoğan bu imkanın kalmadığını düşündüğü anda burayı şeytanlaştırmaya çalıştı. Bir metin yazsam, örneğin, ‘Sayın Öcalan, göndermişsem ben gönderdim görüşmeye, İmralı çözüm olacak’ yazıp altını kapatıp kim söyledi desem bugünün atmosferinde bizim söylemediğimizi iddia edenler olabilir. Bunların her birini başta Sayın Erdoğan olmak üzere AKP’nin bütün yetkili kadroları tarafından ifade edilmiş cümleler. Topluma yeni bir şey önermeyenlerin kurabileceği cümleler. Onlar onu konuşurken biz ülkede teknolojiyi, ihracatı, tarımı, toplumda barışı konuşuyoruz. Biz Türkiye’yi yönetmeye hazırız, yönetmeye hazır olmayanların söylediği sözler bunlar.”
“KASTAMONU İLE İLGİLİ HERKES GEÇMİŞ İLE ÖVÜNÜYOR”
Yaptıkları faaliyetlerde içlerinin çok rahat olduğunu ama anlatan Erbilgin; “Sayın Halil Uluay ilk ziyaretini çocuk tecavüzüyle anılan vakfa yaptı. Bu tür meselelerde bizi uykusuz bırakan şu, kadın cinayetleri, yatağa aç giren çocuklar, bizi uykusuz bırakır. Kendi yaptığımız her işte başımı rahat bir şekilde yastığa koyuyoruz ama uykusuz kalıyoruz. Adalet, ekonomi bitmiş, üniversitedeki hoca mutlu değilken nasıl gözümüze uyku girsin. Kastamonu ile ilgili herkes geçmiş ile övünüyor, övünecek bir geçmişi var ama biz gelecek ile de övünmek istiyoruz. Niye bize en çok şehit verilen il olarak propaganda yapılıyor. Biz bunun gururunu, onurunu taşıyoruz zaten. Her bir açılışta Şehit Şerife Bacı üzerinden örnek veriliyor, kadına dair Yeniden Refah Partisi’yle ittifak yapıyorsun. 6238 sayılı yasa kaldırılmalı diyen, kadına şiddete ona veren bir parti ile ortaklık yapıyorsun. Kemikleri sızlıyor Şerife Bacı’nın. Hamamcı Kadı Salih’ten dilinden düşürmüyorsun, HÜDAPAR ile ittifak yapıyorsun. Bana HDP meselesini soranlar, HDP bağımsız bir şekilde kendi listeleriyle seçime giriyor. HÜDAPAR’IN İstanbul’da 4’üncü sıra adayı AK Parti listelerinde. Hadi AK Partililer bunu sindirdi. Kendine ‘milliyetçiyim’ diyenler nasıl sindirecek bunu” diye konuştu.
AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü ve MHP İl Başkanı Emre Şahin’e çağrıda bulunarak ortak bir yayın yapma teklifini sunan Erbilgin; “Madem torbaları dolu, madem söyleyecekleri söz var, er meydanı. Çıkıp konuşalım” ifadesini kullandı.
“CHP OLSAYDI BUNU ÇOKTAN KALDIRIN DEMİŞLERDİ”
CHP pankartlarının yırtılmasına ilişkin de konuşan Erbilgin; “Pankartlar yırtılınca hemen seçim müdürünü aradım. Durumu anlattım. Dedi ki ‘Başkanım yetki bizde değil, Valilikte’ Valiliği de aramadan önce hemen Emniyet Müdürü’nü aradım, hemen dönüş yaptı. Kendisine de teşekkür ediyorum. O alanda yetkili olmadıklarını bize ifade etti. Sayın Valimiz deprem bölgesinde olduğu için vali yardımcısını aradım. ‘Sayın Başkanım mevzuata bakıyorum, ben size geriye dönerim’ dedi. Ne seçim müdürü döndü ne vali yardımcısı geriye döndü. Devlet böyle yönetilmez. Sayın Bahçeli miting yaptı ve MHP’nin süsleri dere kenarlarında duruyor. Bu CHP olsaydı bunu çoktan kaldırın demişlerdi. Kale tartışmasını hatırlıyoruz. Kale bu memleketin ortak değeri değil mi? O kaleyle ilgili bir tarih varsa MHP’nin tarihi mi orası? Şehirde usulüne göre asılacak onlarca yer var. Saat kulesine bir parti, kaleye bir parti, Nasrullah Camisi’ne bir parti assa bu bizim ortak değerimize saygısızlık değil mi? Bizim paylaşımız sonrası bu bayraklar kalktı. Kendi, tarihimize zarar verecek her meseleden uzak durmak gerekiyor. Ortak tarih ortak simgeler ile vücut bulur” diye konuştu.
Erbilgin son olarak; “Sana söz Kastamonu. Bu şehir hak ettiğini alacak. Kastamonu kendi memleketine doyan, üreten, gururlanan bir şehir olacak” dedi.