CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, sel afeti ve sonrasındaki süreci değerlendirdiği basın toplantısında, iktidarın olayı propaganda malzemesine çevirdiğini söylerken sert eleştirilerde bulundu. AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü’nün açıklamalarına da cevap veren Erbilgin, Ünlü’nün sözlerinin sürecin yönetilemediğine dair birçok itirafı da içerdiğini, hata ve gaflarla dolu olduğunu söyledi.
İktidarın felaketin ilk üç gününde irade almakta tereddütler yaşadığını savunan ve suçlama olarak yöneltilen “HES patladı” ifadesinin kendilerine ait olmadığını belirten Erbilgin, selle ilgili ilk bilgilerin ve ihbarların değerlendirilmeyip önlem alınmadığının Ünlü’nün açıklamalarından da anlaşıldığını, CHP’li belediyelerin yardımlarının yok sayıldığı eleştirisinde bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Hikmet Erbilgin, dün parti binasında düzenlediği basın toplantısında Bozkurt başta olmak üzere ilimizde meydana gelen sel afeti ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü’nün son yaptığı ve partilerini hedef alan açıklamalarına da yanıt veren Erbilgin’e basın toplantısında il başkan yardımcıları Eser Sarıkaya ve Vuslat Atak eşlik etti.
Doğan Ünlü’nün açıklamalarını “Kulaklarımın kanaması pahasına tüm açıklamayı dinledim” diyerek takip ettiğini söyleyen Hikmet Erbilgin, “Bu basın toplantısını büyük bir acı duyarak yapıyorum. Sayın Ünlü’nün basın açıklaması gazetecilik açısından takip edilmesi gereken birçok itirafı içinde barındırıyordu. Sayın Ünlü’nün sanırım oturup istişare edebileceği ‘neyi nasıl yapalım?’ diyebileceği arkadaşı yok ki; sıkıntıyı arz ederken büyük gaflara ve büyük hatalara imza attı” dedi.
“FELAKETİN İLK ÜÇ GÜNÜ İRADE ALMAKTA TEREDDÜT YAŞADILAR”
Afette hayatını kaybedenlere rahmet, zarar görenlere de geçmiş olsun dileklerini ileterek açıklamalarına başlayan Hikmet Erbilgin, şunları söyledi:
“Bu sel felaketinde 9’u kayıp olmak üzere sadece Kastamonu’muzda 80 yurttaşımız kaybettik. 9 vatandaşımızın akıbeti ise henüz belli değil. Dün Sayın Doğan Ünlü’nün yaptığı açıklamada bir millet olmanın, ülke olmanın, devlet olmanın gereğini çok kez ıskaladığını büyük bir üzüntü ile gördüm. Açıklaması boyunca bizleri sürekli propaganda yapmakla itham edenler bütün açıklamayı bir siyasi propagandanın üstüne oturtmuştu ve her nedense bu ülkedeki bütün belediyeler olmak üzere hiçbir belediyemizi ve hiçbir belediyeyi anmadı. Felaketin duyulması anından itibaren Zonguldak’taki belde belediyemizden başlayıp İstanbul Büyükşehir Belediyemiz dahil olmak üzere yaklaşık 30 belediyemizden 449 personel, 253 araç, yaklaşık 33 tır kapasitesinde içme suyu, yaklaşık 10 bin gıda kolisi, 2 mobil yemek TIR’ı, 2 mobil fırın, çok sayıda arama-kurtarma ekipmanı, kurtarma köpeği, insani yardım malzemesi, hijyen malzemesi ve bebek ürünü gönderildi. Bunların önemli bir bölümü, örneğin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yardımlarının tamamı AFAD ekiplerine teslim edildi. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin gönderdiği yardımlar ya AFAD ekiplerine ya da örneğin Şenpazar Belediyesi’ne doğrudan teslim edildi. Birçok belediyemizin arama-kurtarma ekiplerinin tamamı yetkili kurum, yetkili amir kimse; AFAD ise AFAD, UMKE ise UMKE, Valilik ise Valiliğe kendilerini onların kriz masasının bir parçası yaparak Bozkurt’taki yurttaşlarımızın hem canının hem malını kurtarılması noktasında canla başla çalıştılar. Yöredeki bütün insanımızla beraber bunu Kastamonulular da biliyor. Hatta felâketin ilk 3 gününde orada irade almakta tereddüt edenler, büyükşehir belediyelerimizin ve diğer belediyelerden gelen ekiplerimizin sevkinde tereddüt yaşadılar. Acaba ‘Bakanlardan ya da Saray’dan bir azar işitir miyiz?’ diye… Örneğin Abana Belediye Başkanı talimat vermekte tereddüt etti. Bu nedenledir ki; afet sürecinde üzülerek söylüyorum kimi kaymakamlarımız, İl Özel İdare Genel Sekreterimiz görevden alındı. 5 vali koordinesiyle beraber Kastamonu Valisi etkisiz hâle getirildi. Süreç 5 vali ve Bakan üzerinden yürütülmeye çalışıldı. Bunu bütün kamuoyu da biliyor. Bu süreç böyle gerçekleşti.”
“İLK GÜN ‘SÜRECİ YÖNETECEK İRADE YOK ’DEDİK”
“Batı Karadeniz bölgesindeki sel felaketi ile ilgili olarak ise 615 personel, -biraz önce sadece Kastamonu’yu söylemiştim-, 215 iş makinesi, 125 hizmet aracı olmak üzere 387 araç, 54 tır su, 22 binden fazla gıda kolisi, 3 mobil mutfak tırı, 3 mobil fırın, 2 mobil şarj ünitesi, 60 motopomp, jeneratör, 10 tır hijyen malzemesiyle afet bölgelerindeydi. An be an oradaydık. Bu şehirde ihtiyaç sahiplerinin ekmeğini de, yemeğini de çıkardık. Bodrumda, yıkılan yerlerde, dükkânlarda mahsur kalan vatandaşlarımızı sırtlamak içinde canla başla çalıştık. Bunu, bu kamuoyunun bildiği meseleleri tekrar etmekte fayda var. Ancak Sayın Ünlü bu meseleleri eline ne geçecekse görünmez kılmaya çalışıyor. Yine aynı şekilde, felâketin ilk günlerinden itibaren gerek milletvekilimiz sayın Hasan Baltacı gerekse ben, ulaşabildiğimiz bütün ulusal basında temas ettiğimiz ya da afet bölgesiyle yaptığımız bütün anlatımlarımızda şunları söyledik: Bütün devlet orada, makineler orada. Afet bölgesinde her şey var. Sadece bir şey yok: İrade yok. Süreci yönetecek, talimat verecek bir irade olmadığını ilk günlerde özellikle belirttik.”
“HES PATLADI DİYE BİZ SÖYLEMEDİK.. İHA HABER GEÇTİ”
“Önemli olan birkaç tespitimi de paylaşmak istiyorum. Sayın Doğan Ünlü, basın toplantısının hemen başında, yaşadığımız büyük afet 11 Ağustos iken 10 Ağustos’ta Bozkurt ve Abana’da kimi dükkânları su bastığını, gece 3’te Küre’de sel felâketi olduğunu ama olayın bu kadar büyük olduğunu kavrayamadıklarını söylüyor. Aslında felâket adım adım gelmişken, 1-2 saat önceden değil bir gün önceden süreci yönetemeyen bir iradeyi itiraf ediyor. Tam da görevden alınacak bir il başkanı. Diyor ki; ‘1 gün önceden biz sel felâketin farkındaydık, seyrettik’ diyor. Değerli Kastamonulular, biz bu meseleleri konuşurken hem adaletli hem vicdanlı hem de bu memleketi seven bir yerden, hakikati eğip bükmeden konuşmamız gerekiyor. Hakikati doğru bir şekilde kamuoyuna aktarmamız gerekiyor. Sayın Ünlü, dünkü basın açıklamasında “Gece uyuyamadım, acaba bir yurttaşımız daha kurtarılabilir miydi? diye… Sabahleyin 10-11’e doğru Bakanımız dâhil olmak üzere her yeri bilgilendirdim” diyor ve marifetmiş gibi ‘İlk helikopter 18.30’la 19.00 arası geldi’ diyor. Yani eğer Sayın Doğan Ünlü bilgilendirdiyse 7-8 saat sonra helikopter gelmiş. Yazıktır, günahtır. Bunu iktidar partisinin il başkanı söylüyor. Bunu oturup bir düşünmesi lâzım. O iyi bir şey söylediğini zannediyor. Öğlene doğru sayın Bakana bilgi vermiş, bütün kurumları haberdar etmiş, ama helikopter 18.30’la 19.00 arasında gelmiş. Şimdi bütün bu meselelerin içerisinde, bütün bu ihmalin içerisinde, bütün bu yurttaşlarımız, bu milletin evlatları kendi canıyla cebelleşirken iktidar partisinin il başkanı -şimdilik iktidar partisinin il başkanı-, 7-8 saat sonra helikopterin geldiğini itiraf ediyor. Bütün bu öykünün içerisinde hakikati eğip bükenler, hakikate zarar vermek isteyenler, bir şey daha söylüyor. Diyor ki, ‘Biz bunlarla uğraşırken bunlar HES patladı diye kamuoyuna yalan söylüyordu’ diyor. Kıymetli arkadaşlar, ulusal basındaki kayıtlar ortada. Bu süreç de ortada. Ne Sayın Baltacı, ne İl Başkanı olarak ben, hiçbir açıklamamızda selin sebebi olarak HES’i göstermedik. Ama bir şey oldu. Saat: 15.19’da İhlas Haber Ajansı bir haber geçti. Diyor ki, ‘Bozkurt’taki felakette HES’in patladığı yönünde bilgi var’ anlamında kamuoyuna 15.19’da açıklama geçiyor. Bu önemli arkadaşlar. İhlas Haber Ajansı, ‘HES kanalının patlamasıyla bazı köyler sular altında kalırken’ ifadesini kullanıyor. Nereye teyit ettirmiş? Kimden sormuş? Haber ajansına sorulması gerekiyor diye düşünüyorum. Yine kıymetli Kastamonulular bu çok önemlidir. Bir partinin il başkanının kendi partisinden haberi yoksa ve can kayıplarının olduğu yerde hakikati karartıyorsa hem bu dünyada hem de öbür dünyada yatacak yeri yoktur. Bu partinin ne il başkanı, ne milletvekili HES ile ilgili açıklama yapmazken henüz sabah saat 10.00-10.30 sularında AKP eskisi, AKP’nin her dönem il başkan adayı, her dönem milletvekili adayı, otomobil fabrikası kuracağız diye bu milleti kandıran, şeker fabrikası kapatılacakken ‘ne yapalım, özelleştiriliyor’ diyen, kapatılmayınca da ‘kapatılmasını biz engelledik’ diyen, ikiyüzlü eski milletvekili Murat Demir o dakikalarda bir açıklama yaptı. Daha saat 10.30 civarında, bu paylaşım daha sonra kaldırıldı. Kamuoyuna meselenin HES’ten kaynaklandığını duyuran bir Murat Demir, iki İhlas Haber Ajansı’dır.”
“AZDAVAY’A BİZ ULAŞTIK, ÜNLÜ ULAŞAMADI”
“Bu süreçte 11 Ağustos günü biz saat 12.30’da Azdavay ilçemize ulaştık. Azdavay ilçemizde Kaymakam Bey ile görüştükten sonra köprünün yıkıldığını gördük. Kaldı ki, Sayın Ünlü Azdavay’a ulaşılamadığını söyledi. Biz dere tepe aşıp Sayın Vekilim ile önce Azdavay’a ulaştık. Sonra Bozkurt’taki yaranın daha büyük olduğunu görünce hemen Şenpazar ziyaretimizi iptal ederek Küre-İnebolu üzerinden Bozkurt ilçemize ulaşmaya çalıştık. Gördük ki yollarda çökme oluşmuş. İnebolu yolundan ulaşmak mümkün olmayınca oradan dönerek Devrekani üzerinden Bozkurt’a ulaşmaya çalıştık ve sonunda Bozkurt’a ulaştık. Bu süreçte muhalefet olarak her kamuoyunu bilgilendirmek istediğimizde buna –siyaset yapılıyor- diyenler, millet acı içindeyken şunu yaptılar:Bizim Gençlik Kollarımız bütün sel felaketi nedeniyle ilçe örgütlerimize Türk Bayrağı asarken, bu bir millet ve ülke meselesi derken, Adalet ve Kalkınma Partisi en çok can kaybının olduğu Bozkurt ilçemizde kendi AK Parti Kastamonu İl Başkanlığı pankartını asmakla meşguldü. Biz 11 Ağustos’tan bugüne ulusal basına bağlanmanın dışında, bu mesele siyasete havale edilecek bir mesele değil diye basın karşısına çıkmadık. Doğan Bey bu konuda o kadar iştahlı ki, iki kez basın karşısına çıktı ve basın açıklamaları boyunca bütün Kastamonu’ya propaganda yürüttü”
İHBARLARA KARŞIN ÖNLEM ALINMADI İDDİASI
“Elmalıtekke köyünde yöre halkından bir vatandaşın çektiği videoya değinerek; Bütün vatandaşlarımızın vicdanına sesleniyorum. Bu video yöre halkından bir vatandaşımızın çektiği video ve 2 tane çarpıcı ifade var. ‘Sabah erken saatlerden itibaren’ birinci ifade, ‘AFAD ve Jandarma’ya haber vermemize rağmen’ ikinci ifade. AFAD ve Jandarma kayıtları vardır. İlk ihbar ne zaman gelmiş bellidir. Zaten Sayın Doğan Ünlü söylüyor. ‘Bırakın 11 Ağustos’u 10 Ağustos’ta sel baskınları vardı’ diyor. Hiçbir önlem alınmamış. Burası Bozkurt’a yaklaşık 40 kilometre. Bu sel Bozkurt’a kavuşana kadar, erken saatlerinde dediğine göre 4 saat geçmiş. Bölgede Bakkal İbo dedikleri, nam-ı değer Pıt Pıt İbo, eşinin boğulmaktan kurtarır ve Bozkurt’a ilk telefon açanlardan bir tanesi. Bozkurt’ta lokantacı bir vatandaşın babasını arayarak; ‘Kaçın büyük sel geliyor’ diyen ilk kişilerden birisi. O nedenle ki, daha sonraki video görüntülerindeki görevliler ‘Dere kenarlarından araçlarınızı alın’ diye anons yapıyordu. Doğru anons ‘Canınızı kurtarın, çocuklarınızı kurtarın, evlerinizi boşaltın’ olacaktı. Ölçer Apartmanı’ndaki kızımız kardeşiyle saatlerce yazıştı. Canını kaybeden kızımız abisinden helallik aldı. Tam 10 saat geçmiş. 10 saat boyunca oraya bir kurtarma ekibi ulaştırılmamış. Bunu doğrulayan açıklamayı Doğan Ünlü de yapıyor aslında. ‘Saat 11.00’da Sayın Bakana ben bilgi verdim’ diyor. 7 saat boyunca dibinizde Amasya var, ‘Helikopterler 18.30-19.00 gibi geldi’ diyor.”
“UTANMASA CHP SORUMLU DİYECEK”
“Şimdi bu ülkede hak, hukuk, adalet tesis edilmedikçe takdir der geçeriz. Elbette takdir kısmına hürmet ederiz. Fakat iş kala kala bir müteahhide, 3 kaymakama, dili varsa Doğan Ünlü’nün CHP’ye kalacak. Utanmasa Doğan Ünlü, ‘bu süreçten CHP sorumlu’ diyecek. Bu bütün kamuoyunun vicdanını yaralaması gereken bir durumdur. Kamu görevlilerinde, kamuyu doğru bilgilendirmek adına, hakikati doğru anlatmak üzerlerinde bir namus borcudur. Bütün süreç boyunca iktidar selden sonrasını konuştu. Selden öncesini konuşmadı. İhlas Haber Ajansı’nın açıklamasından sonra Kastamonu Valiliği tweet atmakla meşgul, ‘Hayır bu iş HES ile ilgili değil’ demekle meşgul. Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli ise HES’leri savunmakla meşgul. O anda Ölçer Apartmanı’nda 11 vatandaşımız canıyla cebelleşiyor. Yurttaşı kurtarmak değil, diğer meselelerle meşgul.”
“BİZİM İLK ÇAĞRIMIZ AFET BÖLGESİ İLAN EDİLSİN OLDU”
“Bizim yaptığımız ilk çağrımız ‘Arama kurtarma ekipleri arttırılsın, fener, lamba ne gerekiyorsa acil sevk edilsin, su ve hijyen malzemeleri gönderilsin ve Kastamonu Afet Bölgesi ilan edilsin’ şeklindedir. Onun dışında kamuoyunu Bozkurt’a yönlendirmekten başka açıklamamız yoktur. Devlet adamı sorumluluğunda açıklama yaptık. Felaketin 2’nci ve 3’üncü günü yaptığımız açıklamalarda somut veriler üzerinden açıklama yaptık. Kamuoyunu doğru biçimde bilgilendirmeye çalıştık. Bütün belediyelerimizi bölgelere doğru bir şekilde sevk etmeye çalıştık. Bu arada DSİ ‘Benim sorumluluğum yok’ dedi, Orman Bölge Müdürlüğü ve Valilik de ‘Benim sorumluluğum yok’ dedi. 80 canın sorumluluğu bir tane müteahhide kaldı. Belki3 kaymakama ve belki 1 Özel İdare Genel Sekreteri’ne kaldı. Bütün bunları vicdanımızda ve aklımızda doğru bir şekilde sorgulamamız gerekir.”
“KENDİ KENDİNİ YALANLIYOR”
“Devrekani’de yardımların AK Parti İlçe Başkanı tarafından kendi köyü Çatak’ta dağıtıldığına yönelik kamuoyuna duyuruda bulunduk. ‘Bununla ilgili Sayın Vali ve Sayın İçişleri Bakanı açıklama yapabilir’ dedim. Hiç kimse açıklama yapmadı. Devrekani İlçe Başkanı süreci geçiştirmeye çalıştı. Basın açıklamasının sonunda Doğan Ünlü ‘Bütün ilçelerde ve köylerde zarar görüp, görmediğine bakılmaksızın yardımlar dağıttık’ dedi. Sadece 45 saniye sonra ‘Biz öyle Cide’ye, Daday’a dağıtmadık, sadece afet bölgelerine dağıttık’ dedi. Adam kendi kendini yalanlar hale gelmiş. Bu, akıl sağlığı ile ilgili bir mesele. Bu, hırsla ilgili bir mesele. Bir ilin valisinin yapması gereken açıklamayı, bir siyasi partinin il başkanı yapıyor. Bu açıklamayı Sayın Vali arzu ederse bir yanına İl Genel Sekreterini, bir yanına İl Genel Meclisi Başkanı’nı alıp yapmalıydı. Fakat Sayın Doğan Ünlü’nün, İGM Başkanı ile arası açık, taktiğini değiştirmiş Metin Çelik ile yakınlaşmaya çalışıyor. Güray Parçal ile arasına mesafe koymuş, yan yana gelmemeye çalışıyor. İl Genel Sekreteri’nin birincisi neden gittiği açıklanmadan ikincisi gitti. Vali’nin yapması gereken açıklamayı bir parti il başkanı açıklıyorsa, Türkiye parti devlet olmaya gidiyordur. Bu üzerine kafa yorulması gereken bir şey.”
“AÇIKLAMASINDA BAŞTAN AŞAĞI POT KIRMIŞ”
“Bir gün öncesinden biz selin farkındaydık’ diyor. El insaf biz o çocukları neden kaybettik? ‘24 saat öncesinde Bozkurt ve Abana’yı sel basmıştı’ diyor. ‘Ben öğleye varmadan Bakan’a haber verdim’ diyor, ’19.00’da helikopter geldi’ diyor. Biz bunları konuşmayalım mı? Herkesin Bozkurt’un üzerine titrediği bir süreç yaşadık. Birçok siyasi isim buraya geldi. Bunu AK Parti siyasi propagandasına dönüştürmek, vicdanla ilgili bir şeydir. Oradaki her bir yurttaşımızın ihtiyacına yetişmeye çalışıyoruz. Haklarının da takipçisi olacağız. Orada kameraların önünde ‘Biz bütün milletin ihtiyacını karşılıyoruz’ diyen Bakanının, bize had bildirmeye çalışan Bakanının, kamera arkasında Bozkurtluları suçlandığını biliyoruz biz. Adam ‘Sayın Bakanım bana bu kadar para geldi, ama benim zararım daha çok’ dediğinde ‘Siz nankörsünüz’ diyen Bakanı biliyoruz biz. Bütün yetki elinde istediği soruşturmayı yaptırıyor. Had mi bildirecek? Biz buradayız. Biz öyle bu ülkede hak ve adaletin konuşulması gerektiği yerde Süleyman Soylu’lardan çekinmeyiz. Biz bu konuda bir adım da geri atmayız. Devletin imkânlarıyla bize baskı kuracağını düşünüyorsa yanılıyor. Biz bu ülkenin yurtseverleriyiz. Biz bu ülkenin devrimcileriyiz. Öyle kuru tehditlere, kuru göndermelere pabuç bırakmayız. Bunu böyle bilinmesi gerekiyor. Burayı afette yaralanmış bütün yurttaşlarımıza Doğan Ünlü’nün oyun alanına çevirttirmeyiz. Oradaki, Kastamonu’daki bütün yurttaşların yanında varız, var olmaya devam edeceğiz. Onların evladıyız, onların kardeşiyiz, onların yoldaşıyız, onların hanesindeniz. Onların başına gelen bizim başımıza gelmiştir. Bu böyle bilinsin. Doğan Ünlü’lerin at koşturacağı yer değil orası. Bu memlekette afette zarar gördüysek el ele vereceğiz. Hep beraber istinasız el ele vereceğiz. Bu meselelerin üzerine başta makul Adalet ve Kalkınma Partisi’ne kendisine yakın olan yurttaşlarımızı deminden bu tarafa saydığım bütün meselelerin üzerine vicdanları ve akılları ile beraber kafa yormaya davet ediyorum”
“BİZİM YARALARIMIZ KARDEŞTİR”
“Saydım, Doğan Ünlü bizleri ima ederek ‘Geldiler fotoğraf çektirip gittiler’ demiş, Genel Başkanımızdan Büyükşehir Başkanlarımıza, İlçe Belediye Başkanlarımıza, Grup Başkan Vekillerimize, Milletvekillerimize, İl Başkanlarımıza kadar bölgede onlarca acımızı paylaşma üzere ziyaretçimiz geldi. Oradakilerin yanındaydık, onların olmadığı zamanlarda yurttaşlarımızın yanındaydık. Üşenmedim saydım, fotoğraf çekti diyen Doğan Ünlü tam afetten bu yana sadece afetle ilgili olarak 566 kare fotoğraf paylaşmış. El vicdan.. AKP’nin işi budur arkadaşlar. Zehirli bir propaganda aygıtıdır, gerçeği bükmektir, hakikate zarar vermektir. Bu ülkenin muhafazakâr kesimleri, muhafazakâr aydınları bu gerçeği gördüğü için yüksek sesle eleştirmeye başladılar. Yanılmıyorsam daha dün Ahmet Taşgetiren yazdı, uyarmaya başladılar, yanlış yapıyorsunuz diye. 566 kare fotoğraf çekeceksin, sosyal medyanda paylaşacaksın. Ondan sonra da dönüp ‘Fotoğraf çektirip gidiyorlar’ diyeceksin. Bozkurt, bu ülkedeki bütün yurttaşların memleketidir. Bütün yurttaşların yarasıdır. O nedenle kalbimizin kuyusunda kardeştir yaralarımız diyorum. Bizim yaralarımız kardeştir, bu da böyle bilinsin”
Cengiz MUHZİROĞLU