Uygarlığın doğduğu topraklar üstünde bayrak dalgalandırmanın elbette faturası çok ağır, dünyanın yekun “aç gözü” üzerimizde, emellerine ermenin en kolay yolu “kaleyi içten ele geçirmek”…
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalmasının yolu “demokrasi ve milli birlik” ruhunu diri tutmaktan geçiyor.
Envai ajan teşkilatının yıllar yılıdır mesai merkezlerinden biri ülkemiz…
Menfaat beklentisi peşindeki her devlet, ülkemizin direksiyonunu kendi istediği yöne kırdırabilmek için envai “yerli işbirlikçi” ile “ha babam de babam”, bitmediler, bitmeyecekler de.
Hele hele “pandemi” ile kurulan yenidünya düzeninde kim bilir daha neler olacak neler?…
Yeni düzeninde coğrafyaları ele geçirme taktikleri elbette çok daha ustalık içerecek.
Çare “demokrasi” ve “milli birlik” ruhunu muhafaza etmekte…
Vatansever olmakta.
Ülkenin her insanını, börtü böceğini, toprak tanesini, havasını, suyunu…
“Ayırmadan sevmekte”.
Hangi pahaya olursa olsun yurdunu ve milletini satmamakta…
Uğrunda feda olmaya razı gelmekte.
Not: “Almayan acı vatan” türküsü yeniden Türk semasında çalıyor, nicedir sağlık çalışanlarının gitti gidiyorlar nakaratlarına bu kez de işçi dizeleri eklendi, Almanya pandemi dolayısıyla eksilen personel eksiğini “geçici” süre ülkemizden karşılayacak…
Ulusal basın “işçi başvuru” haberleri ile dolup taşıyor.
Alman makamlarının ifadesine göre havalimanlarında eksik işçi sayısı 7 bin 200, Türk haber sitelerine göre eksiğin tamamının Türkiye’den karşılanması söz konusu, dolgun maaş, göz kamaştırıcı iş ve sosyal haklar…
Akıl kaymayacak gibi değil.
Tatil sezonunun da gelmesiyle Alman havalimanlarındaki sıkıntı katlamış durumda, uçuş iptalleri gırla, güvenlik zafiyetini önlemek için kontroller saatler boyu…
“Alman Türk’e muhtaç”.
Sağlıkçıları yurtdışına kaptırmamak için sözbirliği eden kamuoyunun işçi ihracı karşısında pek sesi yok…
Ülkemizdeki işsizlik oranının durumu bunda belirleyici nitekim, öyle ya da böyle ülkemizde “iş bulamayan” yahut “iş beğenmeyen” kesimin diliminde yeni baştan “acı vatan Almanya” türküsü.
İnsanlarımız yurtdışına iş yahut eğitim için illa gidebilsinler, sonuçta herkesin kendi kararı, nerede mutlu olacaksa orayı yurt tutsun…
Yine de, katar katar gurbet kuşlarının hayali düşünce zihne, insanın gönlü kanıyor.
(İnternet araştırma motoruna “Bayramda Safranbolu” yazınca “turistle doldu taştı” haberleri çıkıyor, “Bayramda Kastamonu” aramasına ise “turizm” dışında her haber düşüyor…
En son turizm haberi 2015 tarihli.
Turist vatandaş internet taraması yaparsa Kastamonu’yu tercih etmesi mümkün değil…
Gelenin de durması şüpheli, internet erişimini kapatırsa ne ala.
Turizm altyapısını dört başı mamur kurmak zaman alır elbette…
“İmaj” yahut “tanıtım” başlıklarında ise daha kolay almak olası olsa gerek.
Denize varamadan…
Çayda boğuluyoruz.
Tanıtım namına verilen onca çabaya rağmen…
Olmuyor bir türlü.)
MUSTAFA AFACAN