Son zamanlarda elektrik konusundan yakınmayan yok sanırım. Çok-az tüketen tüm aboneler elektrik dağıtım şirketlerinin fiyat uygulamalarından yaka silker oldu.
Herkes eskiyi arıyor desek mi acaba?.. Eskiden fiyat konusunda hiç olmazsa bu denli can yakıcı tarife uygulanmıyordu.
Eskinin en kötü tarafı elektriğin zırt-pırt habersiz kesilmesi olurdu.
Aboneler de -belki- bilgi sahibi olmadıklarında ses çıkarmazlardı.
Elektrik habersiz kesilirdi, yüksek voltajla aniden gelirdi.
O zaman da buzdolapları, çamaşır, bulaşık makineleri, televizyonlar, radyolar “sizlere ömür.”
Bir abone çıkıp bu zararın tazminini -nedense- istemeyi akıl etmezdi.
Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) bu işlerin tek sorumlusuydu.
Elektrik alacak olanlar “depozito” denilen abonman bedeli öder, elektrikleri bağlanırdı.
Düşününüz, on-yirmi, belki de otuz-kırk milyon abone bu depozito paralarını TEK’e yatırdılar.
Milyar liralar TEK’in nezdinde…
O dönemin elektrik abonesi olanlardan biri de benim…
Yaşanan enflasyonist fiyat hareketlerinden sonra TEK nezdindeki bu milyar liralık abonmanların alış gücü ne oldu? Sıfırlandı!..
Soran yok… Soruşturan hiç…
Türkiye düşmüş bir siyaset anaforunun ortasına cebelleşip duruyor.
TEK de, diğer kurumlar gibi özelleştirilince tüketicilerin abonman bedelleri ne oldu? Ben de herkes gibi araştırmadım. Aboneliğim nasıl olsa devam ediyor, rahatlığıma sayın…
Ama elektrik faturaları farklı farklı gelince iş değişti, rahatlığım kalmadı.
Önceki ay elektrik dağıtım şirketi elemanları geldi, kırk yıldır kullandığım elektrik sayacını sökmeye kalktılar. Nedenini sordum, “Dijital sayaç takacağız” dediler. Bir sakıncası mı var, diye sordum. “Tüm eski saatleri değiştiriyoruz. Merak etmeyiniz, sayaç bedeli almıyoruz” avuntusu verdiler. Ama benim bunca yıl kullandığım sayacı söküp alıp götürdüler.
Yeni gelen elektrik faturalarına baktım. Tüketimi; gündüz (06-17), puant (17-22), gece (22-06) olarak göstermişler…
Eskiden böyle bir uygulama yoktu. “Sinekten yağ çıkarmak” mı ne?
17-22 saatleri arasını (her neyse) “Puant” olarak ücretlendirmeye almışlar.
“Kendin pişir, kendin ye!..” benzeri, yeni yöntemler icat edip ücret talep ediliyor.
Şaştığım şey, dijital sayaç takılmadan önce elektrik faturam nasıl hesaplanıyordu?
Eski sayacımın böyle gece-gündüz ayırımı yapan özelliği yoktu.
“Enerji fiyatı” adı altında uygulanan tarife farklı… Önceki ay ile gelen son elektrik faturasında tüketici aleyhine uygulama var.
Bu keyfilik neden?
Bir de anlam veremediğim “dağıtım bedeli” diye tanımlanan ve her tüketici gibi benden de (bu ay 78.59TL) tahsilat yapılması…
Bu ne yahu?
Böyle mantıksızlık mı olur?
İlgili dağıtım şirketi saka mı tuttu da su gibi evlere elektrik dağıtıyor. Şirket kendisine verilen işletme hakkını TEK’in devrettiği elektrik şebekesi üzerinden yapmıyor mu?
Bu şebekenin devamlılığı, bakımı söz konusu ise o zaman “dağıtım bedeli” anlamsızlığını/tutarsızlığını elektrik brim fiyatına ilave etse de abonelerin öfkesini üzerine çekmese olmaz mı?
O zaman fırıncılar da marketlere, bakkallara ekmek dağıttığından ötürü artı bir fiyat talep niçin talep etmiyorlar, şaşıyorum.
Bu arada aklıma geldi, belediye su müdürlüğünün düzenlediği faturaya baktım. Allah’tan onlar böyle bir “dağıtım bedeli” diye birşey uydurmadılar.
Korkuyorum, belediyeler elektrik dağıtım şirketlerinin “dağıtım bedeli” uygulamasını duyarsa o zaman yandık.