Baş döndürücü bir hız bu…
Ellerimizle yakalayamadığımız…
Hislerimizle kavrayamadığımız…
Akla ziyan bir hız…
Her an değişip, dönüşen…
Duraklar gibi olduğunda bile yüreklerimizi ağzımıza getiren… Hop oturup, hop kalktığımız…
Bir gün bile iç huzuruyla “oh” çekemediğimiz…
Ne olup bittiğini gün geçtikçe daha zor anlayabildiğimiz…
Ancak “koştur koştur” yaşanabilen bir hayatın hızı bu…
•••
“Küresel kirlenme”nin dünyanın dört bir yanını sardığı…
Köyün, kasabanın, taşranın payına düşen“kir”i fazlasıyla aldığı…
“Geçmiş”in “hayırla yad edilen” değerlerinin puslu bir zamanın arkasında silikleştiği…
Kentin, rafine niteliklerini birer birer yitirerek, yaşanan günü kucaklamaktan aciz kaldığı bir hayatın içindeyiz…
Tarımdan sanayiye…
Üretimden tüketime…
Toplumsal hayatın bir bütün olarak bambaşka bir noktaya evrilişine “tanık oluyoruz…”
Yapay zekânın…
“Nesnelerin interneti”nin konuşulduğu…
İnsanla yapay zekânın ortak yaşayıp yaşayamayacağının tartışıldığı günlerin “havasını soluyoruz…”
•••
Dünün ağır aksak ritimlerine alışkın bedenlerimiz yorgun… Akşam gezmelerinde ısıttığımız dost yürekleri mahzun…
Çocuklarımız “akide şeker mutlululuğu”ndan yoksun…
Dünün “bir lokma, bir hırka” anlayışı terk edilmiş…
Sosyal medyada “paylaş”ılmayan her lokma “lezzetsiz”, “paylaş”ılmayan her giysinin “façası bozuk…”
•••
Yorgunuz…
Şaşkınız…
Huzursuzuz!
Nasıl olmayalım ki?
İhtiyaç duyduğu alanlarda önümüze “yeni meslekler” sunarken bile, “çok sürmez 3-4 yıl sonra bu da yok olur” duygusunu içimize salan…
Diplomalarımızı duvara asma keyfini çok görüp, yaşadığımız her günü, finallere hazırlanan öğrenci paniğine çeviren… Öğrenmek, daha çok öğrenmek… Sürekli öğrenmek zorunda bırakıldığımız… Efendisini bile “köle”leştiren bir hayat bu…
Kendimizi bir kez uyarladıktan sonra, asla “tamam, şimdi oldu” diyemeyeceğimiz “akıldışı bir zaman”ın içinde sürüklenip gidiyoruz…
“Ah”larla, “vah”larla geri döndürebilmek de mümkün değil üstelik!
•••
Peki, ne yapmalı?
Derin iç çekişlerle zamanı tersine çeviremeyeceğimize göre…
Ne yapıp etmeli de yarınlara umutla bakmalı?
Kolay değil…
Ama imkânsız da değil…
Öğrenerek!
Paylaşarak…
Daha çok öğrenerek…
Daha çok paylaşarak!
Kendimizi sürekli geliştirerek…
Öğrendikçe elde edebileceğimiz “kazanımlarımız”ı paylaşarak çoğaltmaktan başka “umudu”muz yok…
•••
Yeter ki…
İnsan olduğumuzu… İnsanca yaşamanın en temel hakkımız olduğunu hiç unutmayalım… Güçsüz kalıp “düşenler”i
ayağa kaldırmamız gerektiğini göz ardı etmeyelim…
Varsın birileri burun kıvırsın…
İnsana yakışan, insanca olanı öne çıkararak yarınlara yürümek…
El ele… Birlikte…
Ve…
Gelecekten korkmadan!