TEKSTİL işini severek yapsa da hep bir şeylerin eksik olduğunu düşünür. İstanbul’un karmaşasından kaçıp küçük bir köyde yaşama hayali kurduğu dönemde de yolu Bodrum Yakaköy’e düşer. Pınar Güney, arkalarına bile bakmadan terk ettikleri İstanbul’dan sonra, eşinin işi nedeniyle geldikleri Bodrum’da yeni bir hayat kurar. Pınar Güney, hayatındaki eksikliği de daha önce ailesi için yaptığı sirke ve sosları, Yakaköy’de işi haline getirerek tamamlar. Bugün birçok meyve ve sebzeden 50’ye yakın sirke üreten Homemade by Pınar’ın kurucusu Pınar Güney, yerel ve butik yapısını koruyarak büyümeyi hedefliyor.
PINAR Güney… Hem sağlık hem de merakla başlayan sirke üretimine, yılların iş deneyimini de aktararak farkındalık yaratan bir iş insanı. Bu alanda ilklere imza atan bir girişimci. Homemade by Pınar’ın kurucusu Pınar Güney’le Bodrum’a kaçış macerasından markanın doğuş öyküsüne ve gelecek planlarına kadar birçok konuyu konuştuk. 1973 Kastamonu doğumlu olan Pınar Güney, dört yaşında İstanbul’a geldiklerini anlattı ve şöyle devam etti:
İSTANBUL’DAN KAÇIŞ
“Çocukluğum Beşiktaş’ta geçti. Eğitimlerim ve iş yaşamım de hep İstanbul’da oldu. Yıllarca tekstil sektöründe görev aldım. Koşuşturmalı, hızlı, yorucu yıllardı. Büyük entegre tesislerin, ihracat firmalarının tonajlı kumaş satışında görev aldım. İşimi hep sevdim ama sanki bir şeyler eksik gibiydi. 2005 yılında eşimle tanıştım, 2008’de de evlendik. Oğlumuz oldu. Hukukçu olan eşimin işi nedeniyle 2013’te Bodrum’a taşınmak zorunda kaldık. Arkamıza bakmadan İstanbul’u terk ettik. ”
O HAYALİ GERÇEK OLDU
Bu taşınma sürecinden şikayetçi olmayan Pınar Güney, “Çünkü kendimizin hep şanslı azınlık içinde olduğumuzu gördük. Artık büyük şehirlerdeki karmaşa, kalabalık ve olumsuzluklar insanlara hayal kurdurtmaya yöneltiyor. Ben de hep küçük bir köyde oturmayı hayal ederdim. O dönem bu hayalime, Bodrum Yakaköy’de kavuşmak mucizelere inanmak gibi geldi. O yüzden alışmak zor olmadı. Eşimle aynı uyum içinde olmamız da avantaj tabii. Şanslıyız ki Emre daha 5 yaşındayken düzenimizi Bodrum’da yeniden kurduk, büyük olsaydı belki biraz zorlanabilirdik” diyerek, Yakaköy’de yeni bir hayata başladıklarını dile getirdi.
HOBİSİNİ İŞE DÖNÜŞTÜRDÜ
Yakaköy’de ilk birkaç yılın nasıl geçtiğini pek anlamadıklarını dile getiren Pınar Güney, 2018’in sonunda evlerinin hemen alt sokağındaki bir köy evindeki kiracının çıkmasıyla işin renginin değiştiğini paylaştı. Güney, hikayenin devamını şöyle anlattı:
“Hemen o köy evine girdim ve ‘tutuyorum’ deyip çıktım. İstanbul’da yaşadığım dönem, sağlık sorunu nedeniyle probiyotik ürünlere yönelmiştim. Ağırlığımı da sirkeye vermiştim. Sağlık açısından bize kattığı mucizelere şahit oldukça hayranlığım bir kat daha arttı ve bu işi bir daha hiç bırakmadım. Kendi halimde sirke ve soslar yaptım. Bu uğraş, şirin köy evinde yeniden hayat buldu. Ama hukukçu olan eşim, Alman ekolünden geliyor. ‘İzinlerini al, öyle hobini yap’ demesiyle de işi resmileştirdik. 2019’da Homemade by Pınar ismiyle yola çıktım. İstanbul’da temin edebildiğim meyvelerle, sirkeleri kısıtlı kuruyordum. Oysa bulunduğum coğrafyada öyle doğal ki her şey hemen evimin yanında. Dağdan kekik, adaçayı topluyorum, yine dalından Bodrum mandalinası, portakal, limon ve bazı meyveleri de yöresinden özel getirtiyorum. Kastamonu’dan kuşburnu, kızılcık, alıç, Antalya’dan zerdeçal, kırmızı erik, Amasya’dan elma.”
ÜRÜN SAYISI
50’Yİ BULDU
İNSANLARIN artık her şeyin doğalına ulaşmak istediği bir dönemden geçildiğini anlatan Pınar Güney, “Ben de elimden geldiğince doğal meyve-sebzelerden kurmuş olduğum sirkeleri tüketiciye ulaştırmaya gayret ediyorum. Sürekli bir deneme içerisinde buluyorum kendimi. Eşimin tavsiyesiyle zencefil sirkesi denedim, çok da başarılı oldu ve sevildi. Bodrum limonuyla beraber kurmaya başladım, sonradan bu da sevildi. Denedikçe hangisi daha çok tercih ediliyorsa orada kalıyorum. Zencefil-limon sirkesinde kaldık. Acı Meksika biberi, guava, Kastamonu’nun siyah sarımsağından sirke üretim. Farklı şeyler yapmayı seviyorum. 50 çeşit sirkemiz var. Siyah sarımsak ile guava sirkelerini Türkiye’de üreten tek kişiyim. Bunların yanında az sayıda da sos üretiyorum” diyerek, üretimde geldikleri durumu paylaştı.
EN BÜYÜK HEDEF
KÜÇÜK KALMAK
KÜÇÜK bir işletme olduklarını dile getiren Pınar Güney, “Küçük kurumlar yapıyoruz. Kurumlarımız da sadece cam şişelerde oluyor. Herhangi bir plastik materyal kullanılmıyor. Sebze ve meyveleri mevsiminde kuruyoruz. Tüm meyve sirkelerinin kurum sistemi aynı, oluşum ve süreleri farklılık gösterebiliyor sadece. Küçük kalabilmek tek hedefimiz. İşler büyürse, kaliteden ödün verme korkusu var açıkçası. Bu yüzden severek, özenerek yapmaya ve küçük kalmaya devam edeceğim. Butik ve yerel büyümeyi tercih ediyorum. Şimdi yalnız çıktığım bu yolculukta, ağabeyimle Bodrum’da tekrar yollarımız kesişti. O da bana yardımcı oluyor. Üretimi Yakaköy’deki atölyemizde yapıyoruz. Satış kanalımızda bu atölyede kurduğumuz Sirke Evi’nden. Tabii internet kanalıyla da satışlarımız var. Bunun dışında başka yerde yokuz. Olmayı da düşünmüyoruz” diyor.
KISA KISA
* Sirkenin fermantasyon yoluyla üretilen asitik bir sıvı olduğunu belirten Pınar Güney, “Sirke; alerji tedavisi, alkali dengeleme, mikrobiyal mücadele, saç elastikiyetini koruma, ağız bakterileriyle mücadele, yüksek kan şekerini düşürme, yağ yakmaya yardımcı olma, kolesterol düzeyini düşürme, reflüyü rahatlatma ve bağırsak sağlığının korunmasında son derece etkili bir şifa kaynağı” diyor. (Hürriyet)