Kurtuluş Savaşı’nda Kastamonu’da aşı üretiliyordu, bugün aşıda tamamıyla “ele” bağımlıyız, sadece Covid aşısı değil, BCG’den suçiçeğine, yekun hastalıkların aşısını ithal ediyoruz…
Aşı üretimi olmadan “ulusal bağımsızlık” olur mu?
Haftalardır Covid aşısı gündemde, “Hepatit A, Hepatit B, BCG (Tüberküloz), Çocuk Felci, Konjuge Pnömokok, Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak (KKK), Difteri-Boğmaca-Tetanoz-İnaktif Polio-İnfluenza Tip B, Tetanoz Toksoidi, Suçiçeği” aşılarını merak eden var mı?…
Bebekten yetişkine daim hayatımızdaki aşıların üretim tesisleri nerede?
Sağlık Bakanlığı “Aşı Portalı” web sitesinden okuyalım aşı tarihçemizi…
“1885`te dünyada ilk defa çiçek aşısı uygulaması için Osmanlı`da kanun çıkarılıyor. 1885`de dünyada ilk kuduz aşısı bulundu. 1887 Ocak ayı başında Kuduz aşısı Osmanlı`ya getirildi. Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane`de ilk kuduz aşısı üretildi. 1887`de Kuduz Tedavi Müessesesi kuruldu. 1892 yılında bakteriyoloji hane kurulmuştur. 1892`de ilk çiçek aşısı üretim evi kuruldu. 1896 da difteri 1897 de sığır vebası, 1903 de kızıl serumları Veteriner Hekim Mustafa Adil (1871-1904) tarafından üretildi. 1911 yılında tifo, 1913 yılında kolera, dizanteri ve veba aşıları Türkiye’de ilk kez hazırlandı ve uygulandı. 1927`de verem aşısı üretimi başladı. İlk üretilen BCG aşısı ve prospektüsü 1927. 1931 yılından itibaren 1996 yılına kadar tetanoz ve difteri aşıları üretilmiştir. 1937’de kuduz serumu üretilmeye başlanmıştır. 1940 yılında kolera salgını için Çin’e aşı gönderilmiştir.
1942 yılında tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi başladı. 1947`de Biyolojik Kontrol Laboratuarı kuruldu. 1950`de İnfluenza laboratuarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza (grip) Merkezi olarak tanındı ve influenza aşısı üretimine geçildi. 1976`da Kuru BCG aşısının deneysel üretimi başladı. 1983`te kuru BCG aşısı üretimine geçildi.”
Savaş yıllarında aşı üretti Anadolu…
“Kurtuluş savaşı sırasında zor koşullar altında da hayvan ve insan aşıları üretilmeye devam edilmiştir. İstanbul’un işgali sonrasında aşı merkezi önce Eskişehir, daha sonra da Kırşehir’e taşınmıştır. Aynı dönemde Afyon’da da çiçek aşısı üretilmeye devam edilmiştir. Erzurum’daki serum laboratuvarı Rus işgali sırasında Halep, Niğde, Sivas ve Erzincan’a taşınmış. Kastamonu’da da aşı üretimi yapılmıştır.”
Cumhuriyet ile birlikte 1928 yılında kurulan Hıfzısıhha Enstütüsü ile üretim merkezileşti…
“1940’lı yıllara kadar tifo, tifüs, difteri, BCG, kolera, boğmaca, tetanoz, kuduz aşıları seri üretimle oluşturulmuştur. 1968’de kurulan serum çiftliğinde tetanoz, gazlı gangren, difteri, kuduz, şarbon akrep serumları da üretilmiştir. Ülke de hastalıkların yok olması ile 1971’de tifüs, 1980’de çiçek aşısı üretimi sonlanmıştır. Ülkemizde aşı üretimi 1996’da DBT ve kuduz aşısı, 1997’de BCG aşı üretiminin kesilmesi ile sona ermiştir.”
İthalat dönemi başladı…
2000’li yıllarda ithal edilen aşının ülkemizde “paketleme, enjektöre dolum, formulasyon teknolojisi” geliştirildi, aşı üretiminin amiral gemisi Refik Saydam Hıfzısıhha Enstütüsü 2011’de kapatıldı, 2020’li yıllarda “milli aşı” üretim hedefi konuldu.
Envai aşının üretiminin ülkemizde neden bırakıldığını, aşıda neden ithalat bağımlısı olduğumuzu, aşı tedarikinde sıkıntı olduğunda ne yapacağımızı, bunca üniversitedeki tıp ve eczacılık fakültelerinin ne işle meşgul olduğunu, ilaç sanayimizin kimliğini hiç düşünmedik de bunca senedir…
Çin aşısının güvenli olup olmadığını dert ediyoruz şimdi.
Bulmuşsun…
Vurdur.
MUSTAFA AFACAN