Eğitim-İş Kastamonu Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal, koronavirüsle mücadele kapsamında okullarda yeniden uzaktan eğitim uygulamasına geçilme kararıyla ilgili yaptığı açıklamada, aynı hataların tekrar edilmemesi konusunda uyarıda bulundu.
Bal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşleri dile getirdi:
“Kovid-19 salgını nedeniyle yaşanan vaka artışlarına bağlı olarak okullarda yeniden uzaktan eğitim uygulamasına geçileceği açıklanmıştır . Yüz yüz eğitim sürecinde, tüm uyarılara rağmen, Bakanlık tarafından yeterli ve gerekli tedbirler alınmamış, personel, temizlik malzemesi sağlanması gibi olmazsa olmaz ihtiyaçlar Bakanlıkça karşılanamamıştır. Öğrencilere ücretsiz maske dağıtılması vaatleri de lafta kalmıştır.
Tüm bu vurdumduymaz tavırlar ve tedbirsizlikler öğrenci, öğretmen ve aileleri arasında vaka artışına, sağlık sorunları ve hayatların kaybedilmesine yol açmıştır.
Gelinen noktada yeniden yüz yüze eğitime ara verilerek uzaktan eğitime geçiş kararı alınmıştır. Tabii ki eğitim de sağlık kadar önemlidir, fakat eğitimin yapılabilmesi sağlıklı koşullarda ve sağlıklı bireylerle mümkündür.
Bakanlığı aynı hataları yapmaması için uyarıyoruz!
31 Ağustos 2020’de başlayan süreçte Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitimde olduğu gibi uzaktan eğitimde de başarılı bir sınav verememiştir.
Eksiklikler ve çözüm yolları konusunda hazırladığımız raporlar Bakanlığa ulaştırıldığı halde dikkate alınmamış, her şey yolundaymış gibi iyimser açıklamalarla kamuoyu aldatılmıştır.
Eğitimin şimdiye kadar yürütüldüğü şekliyle uzaktan yapılabilmesinin ya da verim alınabilmesinin olanaklı olamayacağı ortadadır. Eğitimin okullarda yüz yüze yürütülmesi en doğrusudur. Fakat salgının aldığı boyutlar nedeniyle okullarımızda en azından bir süre daha yüz yüze eğitime olanak kalmamıştır.
Uzaktan eğitim süreci yönetilirken olanak eşitliği temel alınmalıdır. Bunun için tüm öğrencilerin uzaktan eğitime erişimi sağlanmalıdır. Öncelikle tüm öğrenci ve öğretmenlerin uzaktan eğitimin temel aracı olan bilgisayar/tablet gibi cihaz ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bir ailede birden fazla öğrenci ve öğretmen olabileceği dikkate alınmalıdır.
Vergilerin sıfırlanması gibi yöntemlerle teşvikler uygulanarak öğretmen ve öğrencilerin cihaz edinmeleri kolaylaştırılmalıdır. Olanağı olmayan tüm öğrencilere ücretsiz tablet dağıtımı hızla gerçekleştirilmelidir. Öğrencilere sağlanan ve EBA dışında kullanılamayan ücretsiz internetin kotasının yetersiz kaldığı açıktır.. Öğretmen ve öğrencilere uzaktan eğitim amacına yönelik olarak ücretsiz ve sınırsız internet erişimi sağlanmalıdır.
Öğrenci ve öğretmenlerin uzun süreler boyunca, gece geç saatlere kadar bilgisayar başında bulunmalarının pedagojik bakımdan uygun olmadığı, hatta sağlık açısından da sakıncalı olduğu ortadadır. Bu nedenle uzaktan eğitimde yapılacak ders sayıları azaltılmalı, müfredat seyreltilmeli, ders saatleri mesai saatleri ve günleri dışına taşmamalıdır.
Yeterli siber güvenlik sağlamayan EBA dışı platformlardan ders tanımlanması uygulamalarına son verilmeli, devletçe daha güvenli platformlar oluşturulmalıdır.
EBA dışı platformlardan yapılan derslerin yarattığı internet maliyetinin öğrenci ve öğretmenler tarafından karşılanmak zorunda kalındığı da unutulmamalıdır.
MEB, öğretmenden hatta öğrenciden de kaynaklanmayan nedenlerle yapılamayan derslerin sorumluluğunu öğretmenlere yükleyecek şekilde mali kayıplara yol açan uygulamalara son vermelidir.
Öğretmenlere istekleri dışında eğitim öğretim faaliyetleri haricindeki görevler verilmemesi için Bakanlığın diğer bakanlıklarla temas kurması ve sorunu çözmesi gerekmektedir.
Bakanlık, öğretmenlerin uzaktan eğitim sürecinde kendilerine verilecek görevlerini yerine getirmeleri koşuluyla, görev yaptığı il ya da ilçe dışına çıkışlarına (özellikle aile bütünlüğünün olmadığı durumlarda) izin vererek, süreci bedenen ve ruhen daha sağlıklı ortamlarda sürdürmelerine olanak tanımalıdır.
Eğitim-İş olarak Bakanlığı bir kez daha uyarıyoruz; salgın sürecinin sorumlusu öğretmen ya da öğrenciler değildir. Dünyayı etkileyen pandemi sürecinde eğitimde karşılaşılan sorunların aşılması tüm tarafların ele ele vermesi ile mümkün olacaktır. Bunun için tüm çocuklarımıza eşit, eğitim odaklı bir yaklaşım ve uygulama bekliyoruz. Uygulama için pedagojik yaklaşımlar ön planda tutularak planlamalar yapılmalı, ekonomik olarak zor durumda olan öğretmenlerin özlük haklarına dokunulmamalıdır.”