Edebiyat ve tarih sahasında seyahatnamelerin, gezi anılarının önemli bir yeri vardır. Yazıldığı zamanlarda değeri pek anlaşılmaz ama sonraki yıllarda araştırmacılara rehberlik eder.
Meşhur seyyah Marco Polo Avrupa’dan kalkıp Çin’e kadar gitmiş, gördüklerini yazmış. İslâm coğrafyasında İbnFadlân ve İbn Battuta önemli seyyahlar olarak bilinir. Hatta İbn Battuta Kırım taraflarına giderken Kastamonu’dan geçmiş, kıymetli bilgiler veriyor. Şehrin ucuzluğundan, ilim merkezi olmasından söz ediyor.
Evliya Çelebi, adından en fazla söz edilen seyyahımız. Gezdiği yerleri anlatan10 ciltlik seyahatnamesimutlaka okunmalıdır. Rahmetli Orhan Şaik Gökyay’a, kültür tarihimiz açısından en önemli üç eserin adını sormuştum: “Dede Korkut Hikâyeleri, sonra Evliya Çelebi Seyahatnamesi” demişti. Ben de gezip gördüğüm yerlerle ilgili edindiğim bilgileri yazmaya çalışıyorum.
Evvelki sene Gömeç’e gitmiştim ama beşinci günpandemi nedeniyle kaçmıştık. Geçen yıl da başka mazeretimiz vardı. Evde kalmanın verdiği sıkıntıyı hesaba katarak Gömeç gezimize kaldığı yerden devam etmek istedik.24 Temmuz Cuma günü Kastamonu’dan ayrılıp Sapanca’ya gittik, bir gece kaldık. Sapanca şirin bir yer ama bu mevsimde çok rutubetli. Bunu bilenler, konutlarını göl manzaralı dağların yamaçlarında kurmuşlar.Her taraf yemyeşil ormanla kaplı.İlçede gül, çam, sedir, köknar, servi, şimşir gibi binlerce peyzaj bitkisi yetiştiriliyor.
Ertesi gün öğleye doğru Gömeç’e yolculuk başladı. İzmit, Gölcük, Karamürsel üzerinden İzmir otobanına çıktık. Yeni yol paralı ama çok rahat. Dinlenme tesisleri çağdaş, temiz ve bakımlı. Bursa –Balıkesir arası çok uzun ve sıkıcı geldi. Hani derler ya, git git bitmiyor, işte öyle bir yol.
Balıkesir’den sonra otobandan ayrıldık, normal yola girdik. Hasat mevsimi başlamış, yol kenarlarında satış noktaları kurulmuş. Mevsimlik sebze ve meyveler satılıyor ama fiyatlar pahalı. Biz de bir şeyler aldık; eve gidince gördük ki pek de kaliteli sayılmaz. En azından fiyatlarıyla orantılı değil.
Edremit körfezi Türkiye’nin sayılı turizm bölgelerinden biri. Kuzeyi ve kısmen doğusu Kaz Dağları ile çevrili. Ege’nin en geniş ovalarından birine sahip. Eskiden pamuk ekiliyormuş, şimdi yok.Kuzeyden esen rüzgâr, özellikle nefes darlığı çeken insanlar için sağlık kaynağı. Gömeç bu bakımdan çok şanslı, rüzgâr hiç eksik olmuyor.
Körfezde birkaç önemli ilçe, belde var. Edremit, Burhaniye, Akçay, Altınoluk, Gömeç, Ören ve biraz güneyde Ayvalık.Buralar, idarî bakımdan ayrı olsalar bile fiilen birleşmişler. Özellikle kıyı kesimleri zincir gibi birbirlerine bağlı.
Sıkıcı bir yolculuktan sonra konutumuza yerleştik. Tatil sitesi yol kenarına kurulmuş, denizden 250 metre kadar içeride kalıyor. Rüzgâr devamlı kuzeyden estiği için toz hep güney tarafa gidiyor. Temiz hava için rüzgâr önemli bir etken.
Her gittiğimiz yerde eski öğrencilerle karşılaşıyorum. Geçen haftalarda yazmıştım; Van Kız Öğretmen Okulu’ndan mezun Havva Ayaz Akçay’da lokma döktürdü, bizi de davet etti. Okul arkadaşları SerpilŞerefhanoğlu, Betül Ünal ve Semiha Turan Tekin eşleriyle katıldı. Eski günleri yâd ettik, aramızdan ayrılanları rahmetle andık.
Kastamonu Eğitim Yüksekokulu’ndan 1984 yılında mezun Veysel Karaaslan emekli olmuş, Burhaniye’de inşaat işiyle meşgul. Başarılı ve çevresi geniş bir iş adamı. Ziyaretime geldi, uzun bir sohbet yaptık, öğrencilik yıllarından, Kastamonu’dan konuştuk. Gazi Eğitim Fakültesi eski dekanlarından Prof. Dr. Reşat Genç hocamızın yazlığı da Gömeç’te, bize 10 dakika uzakta bir sitede. Ziyaretine gittim, biraz sohbet ettik, sonra onlar geldi. Akademik sohbet gece yarısına kadar devam etti. Hem tarihî konuları, hem de güncel sorunları tartıştık.
Veysel Karaaslan, 5 Ağustos günü çevreyi gezdirdi. Sahildeki siteleri sırayla dolaştık. O bereketli topraklar üzerine binlerce yazlık yapılmış. Toprağa da, ağaçlara da yazık olmuş. İnsanların keyfi için, toprakların ziyan olmasına gönül razı değil. Binlerce zeytin ağacıyok edilmiş, geriye kalanlar binalar arasında âdeta esir. Yakın zamana kadar bu arazilere pamuk ekiliyormuş. Gördüm ki, yazlık uğruna pamuk tarlaları, zeytinlikler yok edilmiş.
Sahil gezimizi bitirdikten sonra Burhaniye’nin yüksek bir tepesine çıktık, körfezi kuş bakışı seyrettim. Gezinin en güzel tarafı bu oldu bana göre.Hava kararmak üzereyken ayrıldık, Ören’e geçtik. Aracımızı park ettik, caddeleri ve parkları dolaştık. Öğretmenler Mahallesi’ndeki bir lokantada yemek yedik.
Ören’e hayran oldum; herkesin, özellikle de sahil belediye başkanlarının gidip görmelerini isterim. Caddeler düzgün, geniş; parklar çok güzel, bakımlı ve temiz. Yüzlerce kişi sel olmuş, huzur içinde geziyor, denizi seyrediyor. Cadde kenarlarına nezih lokantalar, kafeler dizilmiş; masalarda yer bulmak mümkün değil. İnsanlar neşe içindeiçkilerini yudumluyor,sohbet ediyor. Sosyal aktivitesi bu kadar yüksek bir yer çok nâdir bulunur.
Yemek sonrası sahil kısmında biraz yürüdük. İnsanlar hem geziyor, hem denizi seyrediyor. Yürümeye dermanım kalmamıştı, eve de geç kalmıştım, aracımıza döndük. Kısmet olursa Ören’i görmek üzere en yakın zamanda tekrar gideceğim.
Ben Ören’den övgüyle söz edince,ertesi gün Havva Ayaz biraz kıskandı sanırım, “Hocam, Akçay da Ören gibi güzeldir” dedi. Yaşayan görür, inşallah yine gitmek kısmet olursa; Akçay ile Ören’ikıyaslarız.
Gömeç mütevâzı bir ilçe; esnafı kibar, gözü tok, insanları sevecen. Çarşısı, pazarı küçük. Mevsim ürünleri pahalı. Anlaşılan Türkiye pazarları otomatiğe bağlanmış, ortak hareket ediyor. Gömeç, bamyasıyla meşhur bir yer. Yakınımızda 20 dönümlük bir bamya tarlası vardı, kiracısıyla tanıştım. Bir bağ sarımsak hediye ettim, o da yarım kilozeytin yağı verdi. Damlama su yöntemiyle tarlayı suluyor. Her iki sıra arasına bir boru çekmiş, 2500 metre boru kullanmış. Artezyen kuyusu var, saatine 50 lira ödüyormuş. Bu yılki üründen memnun.Kilosu 25 liradan bamya aldık, kuruttuk. Zeytinyağı fiyatları değişken; ortalama 350-500 lira arasında.
7 Ağustos Pazar günü saat 09.30’da Gömeç’ten ayrıldık. Burhaniye 8 Eylül Parkı’nda Veysel Karaaslan bizi bekliyordu. Çay ikramında bulundu, vedalaştık. 8 Eylül Burhaniye’nin kurtuluş günüymüş.
MUSTAFA ESKİ