Geçtiğimiz haftalarda yazmıştık, karkas fiyatlarındaki jet hızıyla yükselişin ardının yurtdışından et ithalatı olduğunu, görünen köydü vesselam…
Tee Uruguay’dan gelecek et.
Ülkemizin yekunu ile birlikte Kastamonu’daki et piyasası da son bir aydır baş döndüren bir “düşüşün” içindeydi, besi hayvanlarının yanı sıra süt hayvanları ve damızlık inekler de kesimhanenin yolcusu oldu katar katar, altın yumurtlayan ineğini kesti üretici…
“Cendere”.
Ne oldu da böyle oldu, karkas fiyatındaki artış, kasaptaki et fiyatını artırdı, piyasaya müdahale eden bakanlık, ithalat kartını masaya sürdü…
“Karkas sebep, ithalat sonuç” oldu.
Yukarıdaki “sebep-sonuç” zinciri tersinden de okunabilir, bakanlık yurtdışı ile rekabet edebilir ve sürdürülebilir bir tarımsal politika ortaya koymadı, piyasanın nevri döndü, et arzı talebi karşılamadı, karkas fiyatı uçtu…
“İthalat sebep, karkas sonuç”.
Türkiye tarım ve hayvancılık sektörü, hammaddeden son ürüne kadar (yemden ete) “ithal” girdiye muhtaç olduğu sürece…
Yerli üretici piyasasında karkas fiyatı, yurtdışı rakamların altına sittinsene düşmez.
(Tarım ve hayvancılık sektöründeki “ithal ikame” 75 yıllık “ulusal” sorunumuz…
1950’lerden itibaren “bağımsızlık” gitti.
Ne işimiz olurdu “simental” ile “angus” ile…
Göbekten bağlı hale geldik yabancı devletlere ve “ulusaşırı” şirketlere.
Yerli ırk kalmadı…
Saman yok.)
Üretim girdilerinin yüksek maliyeti nedeniyle eti pahalıya mal eden yerli üreticinin, “sürdürülebilir tarımsal üretim politikalar” uygulayan yabancı ülkelerin üreticileri karşısında “rekabet” şansı yok oğlu yok ezelden beri…
Tokat’taki çiftçilerin hayvanlarını devlete “hibe etme” sözü misali yeni bir alışveriş sistemi uygulanırsa; ayrı mevzu.
Lafı hiç eğip bükmenin alemi yok…
Uruguay çiftçisi Türk çiftçisini “bir kez daha” yendi.
Uruguay’dan gelecek hayvandan çıkacak etin fiyatı yurdumuzdaki etten “ucuz”…
Hadi bunu da açıklayın ekonomistler.
(Arşiv yazılarıma baktım, Uruguay’dan hayvan ithaline ilişkin her yıl yazmışım, Uruguay olmasa açız yeminle…
Futbolda da “hücum” oynar Uruguay, rakip sahayı parseller.)
“Kastamonu hayvancılık merkezi” iddiası ise tam bir “komedi”…
Uruguay’ın kırsal illeri kadar hükmümüz yok.
(Yarın “Kastamonu Et Kombinası” ile devam edelim…
Ardından “rahmet okumak” maksatlı.)
Not: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tokat ziyareti kapsamında düzenlenen çiftçi toplantısında tarım ve hayvancılık sektörü temsilcileri ile bir araya geldi, ilimizi de doğrudan ilgilendiren değerlendirmelerde bulundu…
Bakanlığın besi hayvanı ithalatının gündeme gelmesi üzerine “Şu anda çünkü kırmızı ette, et hayvancılığında ihtiyacımız var. Niçin Uruguay’dan alalım? Biz kendi ülkemizdeki hayvanları almak suretiyle bu işi bitirelim. Biz süt değil et hayvancılığında alalım ki çiftçimizi de bu noktada rahatlatalım. O da damızlık noktasında da yetiştirmeye devam etsin” değerlendirmesinde bulundu Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Yerli piyasa fiyatındaki yüksekliğe dikkat çeken Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin “Efendim, karkas fiyatları…” şeklindeki ifadeleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sen karkası, markası bırak. Önce benim kendi vatandaşımdan, çiftçimden aldığım hayvan, benim için en karlı hayvandır” dedi…
Kastamonulu üreticilere de müjde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Vermem diyen var mı?” sorusuna salonda bulunanlar hayvanlarını verebileceklerini söyledi, bazı çiftiler de “hibe ederiz” dediler…
Eminim Kastamonulu çiftçiler de aynı cevabı verirlerdi.
MUSTAFA AFACAN