Eczacı Odası’nın genel kurulunda sorunlar ortaya döküldü
“Eczaneler ekonomik anlamda yangın yerine döndü”
26. Bölge Kastamonu Ecza Odası’nın hafta sonu yapılan Mâli Genel Kurulu’nda konuşan Türk Eczacılar Birliği 2. Başkanı Ecz. İ. Orkun Yılmaz ve 26. Bölge Kastamonu Ecza Odası Başkanı Ecz. Şule Tüfekçi, başta ilaç yokluğu olmak üzere eczacıların ve dolayısıyla hizmet verdikleri tüm halkın sorunlarını dile getirirken, “eczanelerin ekonomik anlamda yangın yerine döndüğü”, “Her iki eczaneden birinin kapanma noktasına geldiği”, “ilaç fiyat farkının hastadan talebinin eczacıları zor durumda bıraktığı” ifadelerini kullandılar.
Tüfekçi- 16 Ekim’de Ankara’da yapılacak Büyük Eczacı Mitingi’ne tüm Oda üyelerinin aileleriyle birlikte katılacağını söylerken, Yılmaz da büyük hazırlık içinde oldukları mitinge toplumun destek vermesi gerektiğini hatırlattı.
- Bölge Kastamonu Ecza Odası’nın mali genel kurulu hafta sonu yapıldı.
Divan Başkanlığını Ecz. Kemal Himmetoğlu’nun, yardımcılığını Ecz. Ümran Pelenkoğlu’nun, kâtip üyeliklerini de Tuba Terzioğlu ve Gürbey Baş’ın yaptığı genel kurula Türk Eczacılar Birliği 2. Başkanı Ecz. İ. Orkun Yılmaz da katıldı.
Genel kurulda Oda’nın faaliyetleri ile ilgili slayt gösterimi sonrasında da 26. Bölge Kastamonu Ecza Odası Başkanı Ecz. Şule Tüfekçi ve Türk Eczacılar Birliği 2. Başkanı Ecz. İ. Orkun Yılmaz birer konuşma yaptı.
Ecz. Şule Tüfekçi
Oda Başkanı Tüfekçi, konuşmasında,
“‘Mahallenin sağlığı bizden sorulur’ demiştik 14 MAYIS’ ta. Biz eczacılar ülkemizin dört bir yanında kesintisiz ilaç ve eczacılık hizmeti sunmaya devam ediyoruz. Toplum sağlığının korunması, farmasötik bakım, doğru ve güvenilir ilaca erişim ve bilgilendirme; bebeğinden yaşlısına tüm halkımızın yanında, yakınındayız.
İnternet çağındayız ve özellikle pandemi döneminde internetten alışveriş çok daha yaygınlaştı. Birçok ürün özellikle de gıda takviyelerinde internet alışverişleri arttı. İkinci el sitelerde bile ilaç – ilaç dışı ürün satıldığını görmekteyiz. Toplum sağlığını ciddi anlamda tehlikeye sokan bu duruma karşı güvenilir bilgi – güvenilir danışmanlık hizmetinin alınabileceği tek adres eczaneler ve eczacı danışmanlığıdır” dedi.
Konuşmasında ilaç yokluğuna değinen Tüfekçi konuyla ilgili şunları söyledi:
“Hem bizleri hem de hastalarımızı sıkıntıya sokan bir konudur günden güne artmakta olan ilaç yokları. Pek çok ilaç Euro kuru güncellemesine bağlı olarak piyasada bulunmuyor ya da çok az bulunabiliyor. Yılda bir kez şubat ayında yapılan kur güncellemesi bu sene temmuz ayında da yapıldı. Euro kuru 4,57 TL’den 6,29TL’ye sonra da 7,86 TL’ ye yükseldi fakat günümüzdeki Euro kurunun hala çok altında olması sebebiyle ilaç yoklarının çözümü olmadı maalesef. Ayrıca Medula sisteminde eşdeğer bandın yüzde 5’e düşürülmesiyle ilaç fiyat farklarındaki artış hastalarımızın daha fazla ödeme yapmak zorunda kalmalarına sebep olmakta. Bu durum zaman zaman hastalarla bizleri de karşı karşıya getirebilmektedir.
8 Temmuz 2022 tarihinde Beşeri ve Tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasına dair kararda değişiklik Resmi Gazete’de yayımlandı. İlaçlara yüzde 25 oranında fiyat artışı yapıldı ve eczane karlılıklarında düzenleme yapıldı. 2019 yılından bu yana TÜFE oranlarına göre eczane giderlerinin son 2 yılda 2,5 katına çıkmış olduğu göz önüne alındığında bizlerin sorunlarını çözmede, derdimize deva olmada yeterli olmadı bu düzenleme.. Baremlerimizde de acilen düzenleme yapılması ayrıca kâr oranı ve barem artışlarının belirli bir standarta bağlanması eczane ekonomileri için gerekliliktir. Her iki eczaneden biri kapanma noktasına gelmiştir.”
Başkan Şule Tüfekçi konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“SGK ve ilaç firmaları arasındaki bir konu, kamu kurum iskontoları… Firmalar keyfi uygulamaları yüzünden kısmen ya da tamamen iskonto uygulamadıklarında bu ilaçlarda zarar etmemiz dolayısıyla oluşan farkların hastadan talebi bizleri hem SGK yönünden hem de hastalarımız yönünden zor durumda bırakmaktadır. Tarafı olmadığımız bu uygulamanın SGK ve ilaç firmaları tarafından çözülmesi hasta mağduriyetinin önüne geçilmesi açısından önemlidir.
Mesleğimizin geleceği açısından sürekli açılan 1997 yılına kadar sayısı 7 iken bugün 60’ı bulan eczacılık fakülteleri endişe vericidir. Sadece 14 eczacılık fakültesinin akredite eğitim verdiği göz önüne alındığında yeni fakültelerin açılmaması, ulusal standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması ve mesleki sürdürülebilirlik açısından önemlidir. Sağlık Bakanlığı sağlıkta insan kaynakları 2023 vizyonuna göre 2023 yılında eczacı ihtiyacı 32 bin 900 iken bugün 44 bin eczacımız var. Şu anda 3 bin 950 eczacı kamuda çalışıyor. Kamu kurumlarında, özel hastanelerde, devlet hastanelerinde, ilaç sanayinde daha çok eczacı istihdamı sağlanmalıdır. Altyapısı ve akademik kadrosu yetersiz açılmış olan eczacılık fakülteleri de Ar-Ge merkezlerine dönüştürülmelidir. Böylece yerli ilaç sanayinin gelişimine de katkı sağlanabilecektir.
12 Ağustos 2022 tarihinde yayımlanan Sağlık Bakanlığı ek ödeme yönetmeliğinde kamu eczacılarımız açısından mesai içi ek ödeme tutarlarında ve kadro unvan katsayılarında yapılan değişiklik meslektaşlarımızın hastanelerde yönettikleri bütçe, yaptıkları iş, eğitim süreleri ve aldıkları risk göz önüne alındığında yeterli olmamıştır. Türk Eczacıları Birliği tarafından bu konu ile ilgili iptal davası açılmıştır ve umarım ki kamu eczacılarımız lehine bir düzenleme yapılır. Sağlık sistemimizde eczacının yerinin doktor ve diş hekiminden farklı konumlandırılmaması gerekir.
‘Sağlık sistemimizde vazgeçilmez öğeyiz’ diyorsak, unutmamalıyız ki eczacılığın gelecek değeri bizim ellerimizde. Meslek içi eğitimlerle, sürekli eğitimlerle, hasta odaklı eczacılıkla sunduğumuz hizmeti daha yüksek düzeye kanıta dayalı metotla sunarak eczane uygulamalarını güçlendirmek, mesleğimizin imajını yükseltmek değerini arttırmak adına çok önemlidir.
Mesleğimizin gelecek teminatlarından biri de hiç kuşkusuz kooperatiflerimizdir. Kooperatifler yani sahibi olduğumuz ilaç dağıtım kanallarının eşitlikçi, şeffaf ve katılımcı yapıları sayesinde hem bugünümüze hem de geleceğe güvenle bakıyoruz. Bunun bilinciyle kooperatiflerimize olan desteğimiz her daim sürmelidir.”
Tüfekçi konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Yaşamak ve yaşatmak için amacımız: Sürdürülebilir ilaç Eczacılık Hizmet modeli sürdürülebilir Sağlık Sistemi için Eczacıya hak ettiği değerin verilmesidir. Bu hak ettiğimiz değeri almak üzere 23-25 Haziran 2022 tarihinde Konya’da 43. Dönem 1. Bölgelerarası toplantıda karşılaştırılan eylemlilik sürecimiz başladı. Değerli meslektaşlarım, mücadele ettiğimiz alanları sizlerle bir kez daha paylaşmak isterim:
- İFK baremlerinde düzenleme yapılması, kar oranı ve barem artışlarının belirli bir standarda bağlanarak güncellenmelerinin sağlanması
- SGK İlaç Alım Protokolünde ekonomik iyileştirmelerin yapılması
- SUT-Medula uyumsuzluğu Kaynaklı Haksız Kesintilerin son bulması
- Kamuda çalışan meslektaşlarımızın çalışma koşulları ve özlük haklarında uygun-hakkaniyetli düzenlemelerin yapılması
- Emekli kamu eczacılarının özlük haklarında iyileştirmelerin yapılması
- Göç İdaresi Protokolünde ödeme günlerinin netleştirilmesi, merkezi sisteme bağlanması ve reçete başı hizmet bedeli verilmesi
- Eczane ekonomilerinin ve eczacı istihdam alanlarının katkı, hibeler ve/veya KOSGEB, İŞKUR destekleri ile güçlendirilmesi
- SB tarafından Ocak 2022’de güncellenen Majistral Tarife’ye ilişkin SGK Medula güncellemelerinin yapılarak eczacı mağduriyetinin engellenmesi
- Sunulan sağlık hizmetinde kalite ve etkinliği artıracak hem de eczacılarımız için can suyu olacak hasta danışmanlık ve takip hizmetleri üzerinden Meslek Hakkı kazanımı
- Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması adına kontrolsüz fakülte açılışlarına son verilmesi
- Kamu eczacılarından başlayarak evde bakım hizmet ekiplerinde eczacılarında etkin rol almaları sağlanarak yeni istihdam alanlarının oluşturulması
- Takviye Edici Gıdaların Sağlık Bakanlığından ruhsatlandırılarak eczacı danışmanlığında sadece eczanelerde sunulması
- İlaç yokluklarının engellenmesi adına ilaç Fiyat Kararnamesinde uygun bir modelin kurgulanması
- Grip aşılarının eczanelerde eczacı tarafından uygulanmasına yönelik mevzuat düzenlenmelerinin yapılması
Türk Eczacıları Birliği’ne verilen yetkiyle başlatılan eylemlilik sürecinin ikinci periyodundayız. Meslektaşlarımızın bu eylemliğe katılımı, desteği çok önemli. Hep birlikte birliğimizin arkasında durmalı birlikten doğan gücümüzle birlikle ve birlikte hareket etmeliyiz. Haklıyız… Haklı olduğumuz isteklerimizi yüksek sesle dile getirmeye de devam edeceğiz. 16 Ekim’de Büyük Eczacı Mitingi’ni hep birlikte gerçekleştireceğiz. 26. Bölge Kastamonu Çankırı Karabük Eczacı Odası olarak tüm üyelerimizle, ailelerimizle, çalışanlarımızla hep birlikte orada olacağız. Bu duyarlılığı sizlerden bekliyorum değerli meslektaşlarım. Katılımlarınız için çok teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”
Ecz. İ. Orkun Yılmaz
Konuşmasına Eczacı Odası’nın sosyal sorumluluk projesi kapsamında Doğubeyazıt’ta yaptırdığı çocuk parkı için teşekkür ederek başlayan İ. Orkun Yılmaz, “11 Ağustos’ta Bozkurt ilçemizde yaşanan sel felaketinde sonra yerle bir olan ilçemize de Türk Eczacılar Birliği adına bir kütüphane yaptırma kararını da kongremiz de geçirmiştik. Bununla ilgili ihale safhaları devam ediyor, Belediye Başkanımızla birlikte çalışıyoruz. İhaleyi sonuçlandırmadık, bunu da en kısa zamanda halledeceğiz” dedi.
43’üncü dönem Türk Eczacılar Birliği merkezi heyetinin çalışmalarından bahsederek konuşmasına devam eden Yılmaz, şöyle dedi:
“2021’in Kasım ayından bu yana Türk Eczacılar Birliği ikinci başkanı olarak görev yapmaktayım. Göreve geldikten sonra çözüm bekleyen bir sürü mesleki sorunlarımız vardı ve hızlı bir şekilde bu çalışmalara başladık. Bunlardan bir tanesi 2021’in Ekim ayında imzalanması gereken SSK protokol revizyon imzalanmasıydı. Bu bizim döneme denk geldi ve ilk önce bu çalışmalara başladık. Sosyal Güvenlik Kurumu ile yapılan protokol bir önceki yılın enflasyon oranına göre belirlenir ve iskonto baremleri bu oranda belirlenir. Hepiniz bilindiği üzere hiper enflasyonist bir dönem yaşıyoruz ve bu bir önceki dönem 14,78 enflasyon rakamlarının bize bir iyileştirme sağlayamayacağı açık ve aşikardı. Tabii kurum anlaşma gereği 14,78 olmasını istedi, buradaki kazanımımız 170 milyon liraydı. Biz bunu kabul etmedik ve görüşmeler sonrasında reçete hizmet bedelinde yüzde 25, baremlerde de 25 ve 30’a anlaştık ve kazanımımız 170 milyondan 494 milyon liraya çıktı. Geçtiğimiz ocak ayında Sağlık Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerde 5 yıldır değiştirilmemiş olan majistral tarifeyi güncellemek için Bakanlık ile çalışmalara başladık ve 6 kata yakın bir iyileştirme sağladık. Ayrıca Kişisel Verileri Koruma Kanunu’yla ilgili geçtiğimiz yılın son aylarında yoğun bir şekilde avukatlar tarafından eczacı arkadaşlarımız arandı, yüksek paralar istendi. Türk Eczacılar Birliği olarak eczacıya bir külfet getirmeden nasıl en kolay halledilebilir bunun çalışmalarını başlattık. Mesleğimizi anlattık onlara. Mesleğimizde neleri yapabiliriz, neleri yapamayız anlattık çünkü birinci sınıf sağlık kuruluşuyuz. Kendileri de açıkçası bizlere kolaylık sağladılar. KVK’da bire bir yüz yüze eğitim alınması şart ama biz uzaktan eğitimi kabul ettirdik. Sizlerden ricam, izlenme oranı çok düşük o modüle şifrenizle girin ve sonuna kadar izleyin ki bu eğitimi almış kabul edilesiniz.”
Ecz. İ. Orkun Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Asgari ücretin, sigorta primlerinin, dükkan kiralarının artması, elektrik, su, ısınma tüm masraflar yaklaşık iki buçuk katına çıktı. Eczaneler ekonomik anlamda yangın yerine döndü. Gelir gideri karşılayamaz hale geldi. Yaklaşık 12-13 bin eczane gizli iflasta. Yani eczaneler şu anda eczaneleri kapatsalar evleri varsa evlerini, arabası varsa arabalarını satmak zorunda ki hem tazminatları ödeyebilsin hem vergilerini ödeyebilsin ve biz ocak ayında ilaç kararnamesiyle ilgili çalışmalara başladık. 13 yıldır değişmeyen ilaç kararnamesiyle ilgili tüm algoritmasını önümüze koyduk, 2009’ta neydik, 2022’de nereye geldi. Birinci, ikinci, üçüncü kademe ilaçlar o tarihte yüzde 77 iken oranı şu anda yüzde 47’ye düşmüş durumda. Burada bizim reel olarak isteğimiz birinci, ikinci, üçüncü kademelerdeki oranın 30,30 30, dördüncü kademinin 25, beşinci kademinin de 20 olması ve 0-10 ile başlayan 10-50 ile devam eden kademelerin de 8 kat artması. Bu hesaplamalar ile ancak 2009’a dönüş yapabiliyoruz. Bunun da bize getirisi 8.5, 9 milyar civarındaydı. Bu hesaplamalar ile Bakanlığa gittik. Bakanlık ilk etapta bu hesaplamaların çok yüksek olduğunu, fazla yukarıdan hesap ettiğimizi söyledi. Biz de ‘Bu bir pazarlık konusu değildir, bu gerçek reel hesaplamalardır ancak bu şekilde biz 2009’a dönebiliyoruz’ dedi. Daha sonra Bakanlık da çalışmaya başladı ama bize sürekli haber de gönderdiler ‘Başka bir hesaplamanız var mı.’ diye. Biz aynı hesaplamaları gönderdik tekrar ve nitekim en sonunda bize ‘Haklısınız’ dediler. Ondan sonra bunu istemek için hükümet yetkileriyle görüşmek gerekiyordu. Bu süreçte çalmadığımız kapı kalmadı. Her gittiğimiz yerde ‘Evet haklısınız, 13 yıldır bunlar güncellenmemiş bunların bir an önce güncellenmesi lazım’ dediler. Haziran başı gibi kulağımıza bazı haberler gelmeye başladı. Bize 1 milyar 300 bin liralık artı sağlayacakları haberi kulağımıza geldi. Bunu kabul etmemiz mümkün değildi. Tekrar görüşmelere başladık derken 8 Temmuz’da Cumhurbaşkanı imzasıyla kararname yayımlandı. Kabul edilebilecek bir rakam tabii ki değildi. Eczanelerde dolaşan aktif olarak dolaşan ilaç sayısı 7 bin civarında. Bunun üzerine en sonki ilaç kararnamesi güncellemesinin hesap ettiğinizde 2 milyar 694 milyon lira bir getirisi oldu. Biz bunun yeterli olmadığını, isteklerimize davam edeceğimize hatta eylemlik sürecinde olduğumuzu ilgili bakanlara ilettik. Buradaki en büyük sorun baremlerin değişmemesi. 0 ila 10 arasında ilaç kalmadı. Baremlerin güncellenmesiyle ilgili görüşmelerimizi devam ettiriyoruz.
Burada da ilk defa reçete hizmet bedeli bu protokol ile girdi. Reçete başına bir lira hizmet bedeli aldık. Diğer büyük bir sorun da yine 2021’in Eylül ayında Anayasa Mahkemesi 6643 sayılı 30’uncu maddesini iptal etti. Maddeyi iptal eden hâkimi bulduk ve güzel bir toplantı ortamı sağladık. Mesleği anlattık, kendisine haysiyet divanında biriken 300’e yakın suçla gittik. Kendisi gayet anladı ve ‘Biz bunu bu şekilde düşünmemiştik’ dedi ve hatta ‘Yanınızda laptop varsa bunu hemen düzeltelim, yenisini beraber hazırlayalım’ dedi. İstediğimiz şekilde maddeyi hazırladık, hâkim beyin onayından geçirdik ve mecliste geçmesi için komisyonda hazırlığımızı yaptık. Sağlık Bakanlığı da özellikle avukatları kendilerine danışmadığımızı ve alınganlık göstererek kendileri de bir taslak hazırladılar. Bu taslakta eczanelerimizde ÖKC cihazlarımızın, kullandığımız eczane otomasyonuyla entegrasyonunun olmamasına bile Sağlık Müdürlüğü’nden gelecek olan eczacımız denetlerken ceza kesebilecekti. Oysa ki bu maliyenin konusu ve buna benzer bir yığın eczacıyı zor durumda bırakacak maddeler vardı. Odalarımızı pasivize eden bu uygulamadan çalışmalarımız sonucu alnımızın akıyla çıkmış olduk. Bizim bölgemizde az ama Türkiye’nin güneyinde ve büyükşehirlerde Göç İdaresi’yle anlaşma yapan neredeyse SSK’dan daha fazla fatura kesen meslektaşlarımız var. Bunlarla ilgili de sürekli bir uzatma aldık, çünkü isteklerimiz var. Dedik ki ‘Reçete başına hizmet bedeli istiyoruz, artı merkezi ödeme istiyoruz, artı SSK gibi bir ödeme garanti süresi verilsin istiyoruz’ onunla ilgili de protokol görüşmeleri devam ediyor. Bu ay sonuna kadar onu da inşallah çözeceğiz.
2002’den sonra sayıları 6-7 kat artan eczacılık fakülteleri 60’a dayandı. 47 tanesi öğrenci alıyor, bunun 14’ü akredite. Her yıl 4 bine yakın mezun ile gelecekler, şu anda 20 bin de buralarda okuyan rezervde olan eczacı var. Dolayısıyla ileride bir istihdam sorunu yaşanacak. Biz ilaç kârlılığını yüzde yüz bile yapsak pastanın dilimi azalacak. Müthiş bir arkadan gelen genç meslektaşımız var. Bununla ilgili istihdam çalışmalarını gündeme getiriyoruz. Yardımcı eczacılık da başlayıp da eczanelerde devam eden 2 bin 250 eczacımız var. Ne kamu hastanelerinde ne özel hastanelerde bir kadro açılmıyor. İlacın girdiği her yerde eczacı istihdamı edilmesiyle ilgili çalışmalarımız var. Biz açılan eczacılık fakültelerinin bir an önce akredite olmasını istiyoruz, olamıyorlarsa da kapatılıp AR-GE merkezlerine dönüştürülmesi lazım. Eczacı kontenjanlarının azaltılması lazım bir de başarı sırasının 100 bin değil, 50 bine kadar çekilmesi lazım. Çift anadal, yan dal açan üniversiteler var. Fizyoterapi, diyetisyenlik gibi bölümlere giren çocuklar ikinci sınıfın sonunda başarı ortalaması yüzde 70 ise 3’üncü sınıftan itibaren eczacılık eğitimi de alabiliyorlar. Hiç gerek olmayan işler bunlar.
Gıda takviyelerinde hiçbir denetim yok değerli meslektaşlarım. Beyana dayalı Tarım Bakanlığı’ndan verilen ruhsatlar ile yaklaşık 600’e yakın ürün şu anda piyasada ve bunların denetimleri yok. Bizim isteğimiz bunların münhasır eczanelerde satılması ve eczane danışmanlığında satılması. En büyük sorunlarımızdan bir başkası Sosyal Güvenlik Kurumu ile firmalar arasında kamu kurum iskontosu olayı yazılı bir protokole bağlanmış değil, sadece sözlü. Firma istediğinde bu iskontoyu ya kaldırabiliyor ya da düşürebiliyor, ama kimse ‘bunu niye yaptın?’ diyemiyor. Eczacılar bunu ya hastadan talep etmek zorunda kalıyor çünkü zarar ediyor, bu sefer hasta ile karşı karşıya, meslektaşıyla karşı karşıya. Bir kere SSK tarafından zaten istenmeyen bir şey, böyle karışık bir durum var. Bunun da bir önce kalkması gerekiyor.
Biz istiyoruz ki hastaların ilaca erişimi kolay, ekonomik olsun, devlet vatandaşın sırtına fazla bir külfet yüklemesin. SSK ile protokol görüşmelerimizdeki maddelerden bir tanesi de yüzde 5’lik bu eşdeğer bandıyla ilgili. İlaç yokluğu yaşıyoruz. İşverenler Sendikası ile Avrupa Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği birisi yerli, birisi globaldir. Bunlar da şu anda pasif direnişteler. Onların da piyasaya ilacı az vermeleri bir eylemliktir çünkü artık maliyet giderleri sattığı kârın üzerinde. Kâr edemiyorlar, onlar da küçülmeye gittiler. Araştırmacı ilaç firmaları derneği tamamen yabancı ve yeni molekülleri Türkiye’ye getirmeye imtina ediyorlar çünkü fiyatlandırmada SSK’nın 7,76’lık kur oranını görünce geri çekiyorlar ilaçlarını. 23-24 kalem yeni molekül ilaç Türkiye’ye gelmedi ve geri döndü. Dolayısıyla eski moleküllerle tedavi oluyor vatandaşlarımız. 2019 yılında birinci dereceden sağlık kuruluşu olduk, ama içi doldurulmadı. Ne eczanelerimizde tansiyon ölçümü yapabiliyoruz resmi anlamda, ne şeker ölçümü yapabiliyoruz, ne de resmi anlamda aşı yapabiliyoruz. Sayın Fahrettin Koca’nın daveti üzerine gittiğimiz ziyarette bunu dile getirdik, ‘Grip aşılarıyla ilgili eczaneler Avrupa’daki gibi üzerine düşeni yapsın siz de bize reçetede hizmet bedeli, hizmet hakkı verin. Bir eğitimden geçelim, aşılama ile ilgili bir sertifika alalım ama bu resmiyete bürünsün. Tansiyon, şeker ölçümü yapabilelim’ dedik.
Bununla ilgili İŞKUR ve KOSGEB ile görüşmelerimiz devam ediyor. KOSGEB Başkanı, eczanelere yönelik KOSGEB’te şu anda sadece 120 bin liralık bir desteğin olduğunu ve 2 yıl sonra faizsiz bir şekilde ödendiğini ifade etti. Biz yine de KOSGEB ve İŞKUR ile hibe programlarının başlatılmasıyla ilgili görüşüyoruz. Tabii bizim en çok ekonomik isteklerimiz var, bunlar Bakan Bey ile halledilecek işler. Bunlardan bir tanesi reçete başı seyyanen para istiyoruz. Şu anda reçete hizmet bedelleri alıyorsunuz, onun dışında seyyanen reçete hizmet bedeli istiyoruz. Örneğin 10 lira isteyeceğiz. İkincisi 4’üncü ve 5’inci kademelerde iskontoyu 0 isteyeceğiz. Diyaliz solüsyonlarını biliyorsunuz, 45 günde ödüyoruz ama 90 günde parasını alıyoruz SSK’dan. Bunların da kan ürünleri gibi erken ödemeye alınmasını isteyeceğiz. Bir de KDV hariç satış hasılatlarını bir önceki yıla göre yapıyoruz satış iskontomuzu, bir önceki yıl cironuz iyi olabilir, sonraki yıl tersi olabilir ama biz halen o üst iskontodan yapıyoruz bu da bir haksızlık. Rakamlara göre iskonto isteyeceğiz ki eczacımızın canı yanmasın. 12 Temmuz’da bir de ek ödeme rakamlarıyla ilgili de bir şey açıklandı, kabul edilebilir değil. Burada aslında mesele para da değil, eczacının itibarsızlaşması ve yok sayılması. Eczacıların emeklilik maaşı da çok düşük kalmış durumda. Bununla ilgili de yoğun çalışmalarımız var.
DESTEK ÇAĞRISI
16 Ekim Pazar günü büyük eczacı mitingimiz var. 2009’dakinden daha büyük bir katılım olmasını bekliyoruz. 40 binin üzerinde meslektaşımız orada olması için çalışmalara başladık. Mitingden sonra da tam gün kapatmaya kadar olan bu eylemlik süreci operasyonu devam ediyor. Valilik ile görüşmelere başladık, Ankara’da 11 tane miting alanı var. Bunların en büyüğü Tandoğan Meydanı. 40-45 bin civarında insanı o alan alıyor. Bununla ilgili miting komitesi kurduk. Bizim sesimizi yükseltmemiz gerekiyor, mücadele ve müzakereyi birlikte getirmemiz gerekiyor ama mücadele zamanı geldi. Lütfen hastalarımıza şunu da anlatalım çünkü toplumu yanımıza çekmemiz gerekiyor. Hastaların da mağdur olduğu iki konu var. Birincisi ilaç yokluğu yaşıyorlar. İkincisi ceplerinden çıkan para arttı. Çoğu zaman verdikleri ücret, ilacın parasını geçmekte. Dolayısıyla toplum da bu eczacı mitinginde kendi haklarının savunduğunu bilsin.”
CENGİZ MUHZİROĞLU