Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, dünyanın en pahalı ve en önemli arazisinde oturduklarını belirtti ve “Dünyanın bütün büyük emperyalist güçlerinin ötelerden beri bu topraklarda gözü var. Ama bizim ecdadımızın bu topraklarda alın teri var, akıttığı kan var, bilgisi var, ürettiği medeniyetler var ve buralara her tarafına vurduğu mühürler var” dedi.
Türkiye’nin büyük bir kültürel mirasa sahip olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Bizim gençlerimize laylaylom yapmak yakışmaz” dedi. Kurtulmuş, korkak, ayakları üzerinde duramayan bir Türkiye’nin olmadığını ifade ederek, “Bizim kutsal emanetlerimiz sadece fiziki emanetler değil, İstanbul, Mekke, Kudüs ve Medine’dir” diye konuştu.
Kastamonu Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen “Yeni Bir Çağın Eşiğinde Güçlü Türkiye” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, “Bana, başka bir ülke söyleyebilir misiniz böyle bir gücü bir araya getirebilen. Allah’a çok şükür bu topraklarda büyük topraklarda büyük bir kültürel mirasa sahibiz. Bunu koruyoruz, korumaya da devam edeceğiz. Bütün tarihi ve kültürel miraslarımıza da gözümüzün içi gibi bakarak inşallah bunları kıyamete kadar bu topraklarda koruyacağız. Türkiye kadar jeo-stratejik önemi olan başka bir ülke yoktur. Zengin kuzey ile yoksul güneyin tam ayrıldığı noktadadır. Önümüzdeki on yıllarda bu ayrımın ne manaya geleceğini daha iyi anlayacağız. Ben, 20-25 yıl öncede bunları söylüyordum. Şimdi söylediğimizden daha hızlı bir şekilde kuzey ile güneş arasındaki mesafe açılıyor. Tam ortası Türkiye. Hristiyan dünyası, Müslüman dünyası tam ortası Türkiye. Doğu-batı, tam ortası Türkiye. İpek Yolu’nun Avrupa’ya açılan kapısı Türkiye. Ne açıdan alırsanız alın, dünyanın jeo-stratejik bakımdan en önemli ülkesi Türkiye’den başka ikinci bir ülke yok. Biz, onun için Çanakkale’yi savunmak zorunda kaldık, onun için bugün Afrin’deki operasyonu yapmak zorundayız” şeklinde konuştu.
“Türkiye genç nüfusa sahip”
Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Allah’a şükür genç bir nüfusa sahibiz. Nüfusumuz 20 sene sonra göreceli olarak yaşlanmaya başlayacağız. Ama dünya ülkeleriyle kıyasladığımızda Allah’a çok şükür hala genç bir nüfusumuz var. Son derece zeki ve pratik çözüm kabiliyeti olan insanlarımız var. Bu gençlerin kendi dönemlerine uygun bir şekilde hem yüksek teknolojiyi iyi bilmeleri, iyi kullanabilmeleri, dünyayı iyi tanımaları, kendi medeniyetlerini ve kültürlerini iyi tanımaları ve büyük bir güç olan başka ülkelere kıyasla büyük bir güç olan bu gençliğimiz en iyi şekilde kullanmamız lazım. Avrupa, inanın 10-15 sene sonra neredeyse tamamına yakını bir yaşlı bakım huzurevine dönecek bir kıtadır. Japonya aynı şekilde, başka büyük ülkeler aynı şekilde, Amerika yine aynı şekilde. Hızla yaşlanan bir nüfusa sahiptirler. Ama biz çok şükür genç bir nüfusu sahip ve bu nüfusun faydalarından da istifade etmek zorundayız.”
“Bizim gençlerimize laylaylom yakışmaz” diyen Kurtulmuş, “Bu kadar büyük bir kültürel mirasın, bu kadar ağır bir tarihin sorumluluğun altında her birimiz mesleğimiz ne olursa olsun çok güçlü bir şekilde Türkiye’ye ve geleceğimize sahip çıkmak zorundayız” dedi.
“Ayakları üzerinde duramayan
bir Türkiye yok artık”
Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Bunun birinci örneği Barzani’nin referandumudur. Şartlara baktığınız zaman bütün uluslararası destekler alınmış, referandum yapılmış, bu referandumdan sonra bunun uygulanmaya konulması gerekiyordu. Ama Türkiye devreye girdi. Kimse söyleyemezdi, kimse tahmin bile edemezdi. Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümetiyle anlaşarak Barzani referandumunu yok hükmüne getirdi. Yani o referandum hiç yapılmamış gibi oldu. Bunu yaptık mı? Bu ancak güçlü bir Türkiye ile olur. Mıymıy, korkak, ayakları üzerinde duramayan bir Türkiye ile bu olmazdı.”
“Astana sürecini başlattık”
Türkiye’nin güçlü olmasındaki ikinci örneği de Astana sürecinin başlatılması olarak gösteren Kurtulmuş, şöyle devam etti: “Eğer biz bugün Zeytin Dalı operasyonunu yapabiliyorsak Astana sürecinin bundan çok büyük etkisi vardır. Türkiye, Suriye konusunda ve belli bölgesel konularda farklı düşünceye sahip iki önemli bölgesel güçteki ülkeye Rusya ve İran ile oturarak Astana sürecini başlattı. İdlib başta olmak üzere bazı bölgelerde çatışmazlık bölgeleri oluşturulması için anlaşma sağladı. Bundan 6 ay önce deseydik Türkiye, İran ve Rusya ile masaya oturacak ve anlaşma ile Astana süreci başlayacak deseydik ‘hadi canım oradan’ derdi. Bu Türkiye’nin oyun kurma gücünü ortaya koyan ikinci bir örnektir.”
Üçüncü örnek olarak, ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapma kararını değerlendiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önce Cumhurbaşkanımız hiçbir tereddüt göstermeden, bu karar ortaya konulduğu andan itibaren birebir bütün dünya liderleriyle birebir telefonda konuştu. Hemen arkasından dönem başkanı olarak İslam İşbirliği Teşkilatını toplantıya çağırdı. Hangi İslam İşbirliği Teşkilatından bahsediyoruz. Soğuk savaşın bittiği andan itibaren hiçbir konuda ortak kanaat belirtemeyen, hele hele Amerika gibi dünya devi gibi gördükleri bir ülkenin aleyhine bir karar için konuşma cesareti bulamayan insanlar, ülkeler bir araya geldi, mükemmel bir sonuç bildirgesi ortaya konuldu. O sonuç bildirgesinde sadece Trump’ın kararı eleştirilmedi, ayrıca başkenti Kudüs olan bir Filistin Devletinin kurulması konusundaki kararlılık da ortaya konuldu. Bu Türkiye’nin gücü ile ortaya çıkmış bir karardır.”
“BM’de 138 ülke, ABD’nin
aleyhine karar verdi”
Birleşmiş Milletler’de Kudüs için alınan kararda 138 ülkenin ABD’nin aleyhine karar verdiğini hatırlatan Kurtulmuş, “ABD’nin günler süren tehditlerine rağmen Allah’a çok şükür 138 ülke Amerika’nın kararı aleyhine oy verdi, bu da Türkiye’nin en büyük başarılarından birisidir. Oyun bozma yeteneğini ve gücünü gösteren bir karardır” dedi.
“Bizim kutsal emanetlerimiz İstanbul, Mekke, Kudüs ve Medine’dir”
Körfez ülkelerinden birilerinin kutsal emanetlerin çalındığına yönelik söylemleri olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, “Zavallı, çok gerekli şeyler söylendi, ben tekrardan söyleyip ağzımı yormak istemem. Ama bu beyler tarih marih okumuyorlar. Kendilerine emperyalistlerin öğrettikleri tarih kitaplarından fısıldıyorlar bazı şeyleri. Bizim için kutsal emanet, sadece Hz. Peygamber ve Medine’den, Ashap’tan oradaki kullanılan bir takım fiziki diyelim kılıç gibi, Hz. Resul’ün hırka-ı saadeti gibi sadece fiziki bir takım emanetlerden ibaret değildir. Bizim için kutsal emanet İstanbul’un kendisidir, Mekke’dir, Kudüs’tür, Medine’dir, biz bunları kutsal emanet olarak görürüz” diye konuştu.
İHA