Selamlar; bu yazıyı yazmak için bilgisayarımın karşısına geçtiğimde bugünün ne günü olduğunu merak ettim. Hemen hemen tüm her şey hakkında fikir veren “Hz. Google”a sordum “27 Kasım Dünya Ne Günü?” diye. 3 saniyeyi bulmayan bir sürede cevap verdi. “27 Kasım Dünya Kartpostal Günü”. Böyle bir gün varmış. Öğrendiğimi iyi oldu. Anladığım kadarı ile bugünü özellikle Yeşil Ay kutluyor. Yeşil Ay’ın sitesinde bugünle ilgili harika bir tanım var; “Teknolojinin gelişmesiyle SMS ve e-posta gibi dijital kutlama mesajlarına yenik düşen kartpostal gönderme alışkanlığını yaşatmak ve teknoloji bağımlılığına yönelik farkındalığı artırmak amacıyla her yıl 27 Kasım’da çeşitli etkinliklerle Dünya Kartpostal Günü kutlanmaktadır.” Harika bir fikir. Sonuçta teknoloji bağımlılığı diğer pek çok bağımlılık gibi tehlikeli. Bugünü bunun farkındalığı ile geçirelim. Yarın? Allah kerim….
Herhangi bir vesileyle spesifik bir günü kutlamanın temel amacı, o güne ait olan değerlerin dünyamıza, toplumumuza ve bize kattıklarını hatırlamak, o günü anlamlı kılmak ve o gün hakkında mutlu hissetmektir. Bu günleri keyif ve coşkuyla kutlarız. Yıldönümleri, doğum günleri, dini ve milli bayramlar ve özel günler, günün anlamına önem kattıkları için kutlama amaçlıdır.
Sonuçta bu özel günler hayatın bir parçası. Bize hem kişisel hem de kültürel önemli olayları hatırlatırlar. Bir ilişki ya da kültürel kimlik üzerine düşünmek, ölen bir kişiyi anmak için bir araya gelmek ya da neşeli bir olayı kutlamak için bir şanstır.
Herhangi bir vesileyle kutlamanın temel amacı, günü hatırlamak ve o gün hakkında mutlu hissetmektir. Birçok vardır günler biz keyfi ve coşkuyla kutluyoruz. Yıldönümleri, doğum günleri, bayramlar ve özel günler, günün anlamına önem kattıkları için kutlama amaçlıdır.
Ve her geçen gün “kutlama” ve “anma” sanatında ustalaşırken, günün gerçekte ne anlama geldiğini ustaca atlatmış görünüyoruz. Anlayacağınız yeni trend bu. Özel günleri kutlamak için her şeyi yaparız. Kendimizi günün “renkleriyle” süsleyerek, kapak fotoğrafları, özçekimler ve sosyal medya durumları koyarak, talk show ve seminerlere ev sahipliği yaparak, ilgili gazetelerimizde özel ekleri bastırarak, o günün hakkında görkemi ve önemi hakkında doğru konuşmalar ve her zaman popüler bir izleyici kitlesini çekmek için akılda kalıcı reklamlar ve temalı ürünler yapmak gibi. İllaki o temadaki günün insanlarına ulaşırız. Büyük bir ciddiyetle dertlerini ve beklentilerini de dinleriz. Ancak…
Ancak, söz konusu günün gerçek anlamını fiilen incelemeye, söz konusu olayı tarihselleştirmeye ve radikal potansiyelinden yararlanmaya gelince, görünüşte eylemde eksik oluyoruz.
Henüz ardımızda kalan öğretmenler günü örneğin.“24 Kasım”ı ülkemize hediye eden Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve tüm öğretmenlerin gününü büyük bir heyecanla kutlarız. Mesleğin ne kadar değerli olduğundan, toplumları nasıl şekillendirdiğinden, öğretmenlik mesleğinin ciddi sorumluluklarından dem vururuz. Mesleğin tüm sorunlarını masaya yatırırız. Eğitimin gerekliliği ve bilgiyi över de överiz. Bir ülkenin gelişebilmesi için en büyük hazinenin entelektüel sermaye ve entelektüel mülkiyet olduğunu anlatırız. Eğitimli bir toplum için öğretmen oksijendir deriz. Sonra gün 25 Kasım’a döner… Yılın geri kalanında, eğitimli insanlar öcü olur bize yeniden. “Çok biliyorsun sen” konsepti başlar. Aslında çocuğumuz dâhidir ama öğretmen kötüdür yakınmaları başlar. Oh vallahi öğretmen olmak varmış çalıştıklarından çok tatilleri var başlar. Yani başlar da başlar… Doğal olarak sorunları da unutulur. Atanamamaları, iş yükleri, ekonomik açmazları ve daha niceleri de unutulur da unutulur… Öğretmenlerin yaşantımıza kattıklarınınfarkındalığı bir gün sürer sadece. Geriye kalan günlerde hepsi yine kendi kendilerine kalır. Dünya Eczacılar, Doktorlar, Mühendisler ve nice meslek günlerinin ardından yine görmezden gelinmeye devam ettikleri gibi.
Bu arada her yıl 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günüymüş.
Dini, milli ve özel günleri kutladığımızda yılın kalan 364 gününde hayatımıza kattıklarını onurlandırdığımızı, yılın kalan günlerinde de o günlerin anlamının zarafetine yakışır yaşadığımızı bir şekilde beyan ederiz. Ayrıca bu özel günler genel kamuoyunu endişe duyulan konularda eğitmek, siyasi iradeyi ve kaynakları küresel sorunları ele almak için seferber etmek ve insanlığın başarılarını kutlamak ve güçlendirmek için fırsatlardır. Demeyi çok isterdim ama koca bir yılı bitirmek üzereyken biliyorum ki pek çokları 2022’nin ekstra tatil imkânı sunan – pardon 2022’in özel günlerini- günleri çoktan takvimde incelemiştir. Sonuçta erken rezervasyon indirimi o günlerden daha önemlidir.
Özel günleri “kutladığımızda” gerçekten kutladığımız şey, kolektif miyopimizdir – yüzeyde olanın ötesine bakamama.
Bugünlük de bu kadar dostlar. Günlerimiz sadece bir şeylere adandığı için değil nitelikli, kaliteli ve anlamlandırmayı başararak yaşayabildiğimiz için değerli olsun.
ZEKİ GÜRDAL KARAOĞLU