8 Mart Kadınlar Günü bugün tüm dünyada kutlanıyor.
Günle ilgili kentimizdeki tek etkinlik Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Kastamonu Şubesi’nce gerçekleştirilecek. Şube Başkanı Latife Ergün ve yönetimi saat 11’de Atatürk anıtına çelenk koyup saygı duruşunda bulunacak.
Vali Avni Çakır, gün dolayısıyla yayınladığı mesajda, “Hayatımızın her anında varlıklarıyla bizleri onurlandıran, başta şehit ve gazi anneleri olmak üzere bağımsızlığımızın kazanılmasına imza atan cefakâr Şerife Bacıların torunları tüm Kastamonulu kadınlarımızın “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü kutluyor, aileleri ile birlikte sağlıklı, huzurlu, mutlu günler diliyorum” dedi.
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MESAJLARI
Vali Avni Çakır
“Aziz milletimizin en önemli parçası olan, kahramanlık unvanını büyük bir azimle taşıyan kadınlarımızın bu gurur gününü kutluyor, Türk kadınını saygıyla anıyorum.
Türk kadınları, tarih boyunca gösterdikleri cesaret ve vatan sevgisiyle ülkemizin bugünleri ve geleceğine giden yolda güvencemiz olmuştur.
Öncelikle ailede şefkatin, eğitimde ve millî savunmada fedakârlığın, toplumda başarının temsilcileri olan kadınlarımız bugün de yarınlarımızın umududur.
Tarihimizi şan ile şereflendiren başta Şehit Şerife Bacı olmak üzere birçok değerlerimizi yetiştiren Kastamonu ilimiz; ülkemizin, milletimizin, devletimizin asil ruhunun göstergesi ve yarınlarımızın garantisi güven kapısıdır.
Her gün daha güçlü bir geleceğin projesini hazırlayan devlet kurumlarımızın bu hizmetlerinin hayata geçirilmesi, uygulanması ve hedefe ulaştırılmasında üst seviyelerde görev alan kadınlarımıza sonsuz teşekkür ediyorum.
Hayatımızın her anında varlıklarıyla bizleri onurlandıran, başta şehit ve gazi anneleri olmak üzere bağımsızlığımızın kazanılmasına imza atan cefakâr Şerife Bacıların torunları tüm Kastamonulu kadınlarımızın “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü kutluyor, aileleri ile birlikte sağlıklı, huzurlu, mutlu günler diliyorum.”
AK Parti Milletvekili Metin Çelik
“Cenneti annelerin ayakları altına seren bir inancın, kadını ve erkeği madalyonun iki yüzü gibi gören bir medeniyetin mensupları olarak, iş ve aile yaşamında, eğitimde, sağlıkta ve diğer tüm alanlarda kadınların konumunu hak ve adalet ölçüleri içerisinde ileriye taşıma adına çok önemli çalışmalar yaptık. Kadını hayatın her alanında hak ettiği konuma çıkartacak tedbirleri aldık, imkânları sağladık. İş hayatında kadın istihdamını ciddi oranda artırdık. Bundan sonra da, 2023 hedeflerimize kararlılıkla yürürken, başımızın tacı olan kadınlarımızı her alanda daha daha iyi bir konuma yükseltmekte kararlıyız. Kadının ve erkeğin her şeyden önce insan oldukları ve ikisinin de yaşamın içerisinde güçlü olması gerektiği inancındayız ve bu maksatla kadına yönelik şiddeti engellemeye yönelik bir çok tedbiri hayata geçirmeye devam ediyoruz.
Bu düşüncelerle emekleri, sabır ve fedakârlıklarıyla dünyamızı güzelleştiren, insanlığa her zaman umut olan kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor; 10 Aralık 1919’da ülkemizi işgale karşı Anadolu’da ilk kadın mitingini düzenleyen, ortaya koydukları mücadele ile Kurtuluş Savaşında ayrı bir yer edinen Şehit Şerife Bacı, Halime Çavuş gibi bir çok cesur türk kadınını, 15 Temmuz darbe girişimi ve terörle mücadele sırasında yitirdiklerimiz gibi geçmişten bugüne ülkemizin bekası, milletimizin istikbali için şehit olan tüm kadınlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.”
Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu
“Hayatımızın her alanında birçok başarıya imza atan kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en kalbi duygularımla kutluyorum.
Kutlu tarihimizde kazandığımız her zaferde ve geride bıraktığımız tüm zorluklarda kadın kahramanlarımızın izleri vardır. Kadınlar toplumsal birlikteliğimizin atar damarlarıdır. Bu doğrultuda kadına yönelik uygulanan her türlü şiddet toplumumuzun düzenine vurulmaya çalışılan hançerdir. Kadına şiddeti en ciddi şekilde kınıyor Kastamonu Belediyesi olarak kadınlara yönelik projelerimizi aralıksız sürdüreceğimizi bilmenizi istiyorum.
Son dönemde ev hanımlarımızı üretime katmak adına çok ciddi adımlar attık. Oluşturduğumuz kastamonudogal.com online satış sitesiyle üretmeyi seven kadınlara sanal Pazar oluşturduk.
Mikrofinans Şubesi’ne sağladığımız katkıyla yine ev hanımlarının üretime katılmalarını destekledik. Hüma Hatun Konağı’mıza kurduğumuz dokuma tezgahlarıyla kültürümüze sahip çıkarken istihdama katkı sağlamak adına adımlar attık.
Ülkemizdeki ilk Kadın Marangozhanesi’ni açarak kadınlara olan güvenimizin ne denli yüksek olduğunu gösterdik. Kadın Kooperatiflerine verdiğimiz destekle üreten halkamızı genişletmek istedik.
İstiklal Yolu’nu oluşturan kahramanların torunları üretimde de tarih yazacaktır diyerek kadınlarımıza olan inancımızı her fırsatta dile getirdik.
Bugün yaptığımız çalışmalar neticesinde yaklaşık 700 kadınımızın üretimine ve ev ekonomisine doğrudan veya dolaylı yoldan destek sağlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Kısacası sözlerin ötesine geçtik. Ortak akıl ile projelerimizi hayata geçirdik, omuz omuza verdik ve hem üretime destek olduk hem ev hanımlarına imkanlar sağladık.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ülkemizde kadına yönelik şiddet ve cinayet olaylarının son bulmasını, kadınlarımızın toplumsal hayatta hak ettikleri değerleri görmesini diliyor, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”
İl Genel Meclisi Başkanı Güray Parçal
“Bütün kadınların toplumda hak ettikleri saygın yeri alması, bireysel haklarına sahip çıkmaları ve yaşadıkları sorunların çözümünde etkin rol alması bakımından ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ önemli bir farkındalık oluşturmaktadır.
Kutsal annelik görevinin yanı sıra üstlendikleri roller ile günümüz çağdaş medeniyetinin oluşmasında büyük katkı sağlayan kadınlar, tarihimizin her döneminde devletin kuruluşundan yönetimine kadar her kademede yerini almış ve gereken saygıyı görmüştür. Kurtuluş Savaşı’nda bağımsızlığımız için erkeğinin yanında cepheden cepheye koşan Türk kadını, Cumhuriyet ile birlikte toplumsal yaşamdaki yerini güçlendirmiştir.
Fedakârlığı, sevecenliği, çalışkanlığı ve üretkenliğiyle her zaman ailesine ve topluma önemli katkılar sunan kadınları, hayatın her alanında etkin bir şekilde görmek bizleri sevindirmektedir.
Bu duygularla özverinin, sevginin ve asaletin kaynağı olmuş başta şehit ve gazi anneleri ile şehit ve gazi eşleri olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlar, kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanda daha da yüksek düzeyde yer almaları amacıyla yapılan her türlü çalışmanın artarak devam etmesini temenni ederim.”
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü “ kadının” toplumda etkin konumlanma, kültürel, ekonomik, yasal ve siyasal haklara, karşı cinsle eşit olarak sahip olma taleplerini topluma hatırlatma günüdür.
Atatürk: “Dünyada her şey kadının eseridir.” diyor. Doğrusu kadınlar olarak buna yürekten inanıyoruz fakat; yaşadığımız çağda bile kadınlarımız hiç bir alanda karşı cinsleriyle eşit haklara sahip olamamışlardır.
Ülkemizde bugün kamu ya da özel sektörde kadın erkek istihdamı eşit midir? Görevde yükselmelerinde ibre kimden yanadır?
Odalarda, STK’larda kadın-erkek temsiliyeti eşit midir? Mecliste kadın milletvekilliği oranı ve bunların etkinliği ne ölçüdedir?
Kız çocuklarının aileleri tarafından zorunlu eğitimden sonra okumasının engellenmesi, erken yaşta evlendirilmesi, kadına şiddet ve kadın cinayetleri toplumumuzun kanayan yaralarıdır.
Özetle; Türk toplumunda ne kadının konumlanmasını ne de korunmasını sağlayamamışız.
Kadına alan açmak istemeyen, çağı anlamamış zihniyetlerin ülkemizdeki etki alanını genişletmesi kadın problemimizin önemli bir sebebi olsa da, kadınlarımızın çoğunluğunun başka bir konumlanma olabileceği fikrine ulaşamaması, kendine biçilen role razı oluşu ve kendine alan açmada çabasızlığı da bu günkü “kadın problemlerimizin” ana sebeplerindendir.
Ve bu durumun değişmesi top yekün bir zihniyet değişikliğini gerektirmektedir.
Türk medeniyetinde çok özel bir yere sahip Türk kadınının ürettiği değerlere saygı duyulması ve Büyük Önderimiz Mustafa Kemâl Atatürk’ ün ifade ettiği gibi “Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır” düşüncesinden ayrılmadan gereken düzenlemelerin yapılması, kadınların toplumda hak ettiği değeri görmeleri ve tüm alanlarda daha fazla yer almaları temennisi ile tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.”
ÇYDD Kastamonu Şubesi Başkan Yardımcısı
Ayşegül Soylu Muslu
“Her yıl 8 Mart’ta düzenlenen Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri, tüm dünyada kadın haklarının ve kadın – erkek eşitliğinin savunulduğu özel bir gündür.
Bu özel gün, kadınların sosyal, kültürel, politik ve ekonomik alanlardaki başarılarının fark edilmesi ve kutlanması için adanmıştır.
1984’ten itibaren 8 Mart ülkemizde de her yıl kutlanmaktadır. Bu tarih, her ne kadar “Kadınlar Günü” olarak bilinse ve kutlansa da toplumun tüm kesimlerince bilinmesi anlaşılması ve kutlanması çok gerekli olan bir tarihtir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!”
Çünkü bir toplum ancak kadın-erkek, bütün farklılıkları ile bir olabilirse, farklılıkların zenginlik olduğunu fark ederse bütünleşir, zenginleşir ve daha güçlü olur. Oysa tüm dünyada, 15-45 yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır. En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suiistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Bunu yapanlar genelde aileden bir üye ya da kadının tanıdığı biridir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suiistimal şeklidir.
Pandemi nedeniyle uygulanan sokağa çıkma yasakları, kadınları ve kız çocuklarını, istismarcı partnerleri ve aile üyeleriyle daha fazla bir arada kalmaya zorlamış ve ev içi şiddet artırmıştır.
Şiddetin ve istismarın gerekçesi olamaz. Devletler, geleneklerin şekillendirdiği toplumsal cinsiyet normlarını, kişilerin ve toplumların kadınlara yönelik şiddete göz yummasına veya kabul etmesine yol açabilecek ayrımcılığı ortadan kaldırmak için önleyici tedbirler uygulamalıdır.
Gerçek şu ki; hiçbir ülke kadınlara yönelik şiddetten muaf değildir. Toplum sağlığı ve toplumsal gelecek için kalıcı değişimler yaratılmak zorundadır. Tüm bu nedenler, İstanbul Sözleşmesini önemli ve gerekli kılmaktaydı. İstanbul Sözleşmesi, “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” devletlerin toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin yaşanmadığı bir dünya için nasıl çalışması ve çalışmak zorunda olduğu konusunda net bir yol haritası sunan çığır açıcı bir sözleşmedir.
Sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan devletler şiddete son vermek için kadınların haklarını korumak ve hayatlarını kurtarmak için siyasi bir iradenin kararlılığı, kararları ve yaptırımları ile hareket eder.
Sözleşme, kadınlara yönelik şiddetle mücadele çerçevesinde şiddetten hayatta kalanlar için diğer gerekliliklerin yanı sıra yeterli sayıda sığınak, tecavüz ile ilgili kriz merkezleri, 7/24 ücretsiz hizmet veren destek hatları, psikolojik danışmanlık ve tıbbi bakım gibi koruma ve destek hizmetlerini kurmak konusunda devletlerin yükümlülüklerini içerir. Ayrıca yetkilileri toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsellik ve sağlıklı ilişkilerle ilgili eğitimlerin verilmesini sağlamaya çağırır.
Sözleşme, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadelenin ‘altın standartı’dır.
8 Mart ülkemizdeki “kadın” kimliğinin tekrar değerlendirilmesi gereken bir tarihtir. Zira Türk kadını, tarihimizde yerinin erkeğin hemen yanı olduğunu defalarca kanıtlamıştır.
Özellikle Kurtuluş Savaşı’nda bu duruma bizzat şahitlik yapan Mustafa Kemal Atatürk’ ün; “Dünya’da hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.” sözlerinde açıkça ifade etmiştir. Zira Kurtuluş Savaşı’nın en önemli aktörlerinden biri de Türk kadınıdır. Mustafa Kemal Atatürk, bu nedenle dünya kadınlarından çok önce Türk kadınlarına seçme seçilme hakkını verilmesini sağlamıştır.
Dileğimiz tüm kadınların önce kendilerine verilen bu hakların farkında olması, haklarına sahip çıkması, savunması sonra çocuklarını eşitlikçi, adil ve demokratik bir şekilde yetiştirmesi ve gelecek toplumların daha bilinçli olmasına katkı sağlamasıdır. Amacımız özellikle kız çocuklarına erkek çocuklarla eşit eğitim olanakları sağlamak, hayalimiz eğitimsiz çocuk kalmaması ve kız erkek tüm çocuklarımızın, ülkemizin aydınlık geleceğine dimdik, kararlı ve birlikte yürümesidir.”
Eğitim-iş Kastamonu Şube Başkanı
Ahmet Tevfik Bal:
“8 Mart, yüz yılı aşan bir süreden beri uluslararası bağlamda kadınların bireysel, sosyal, siyasal ve ekonomik haklarının ve toplumsal statülerinin yükseltilmesi talepleriyle, her yıl dünyanın pek çok ülkesinde kutlanmaktadır.
Türkiye’de de kadınlarımızın, kadın kuruluşlarının emeği, direnci, ısrarı ve dayanışması 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü görünür ve kalıcı kılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti; Atatürk Aydınlanma Devrimleri ve özellikle 1926 Türk Medeni Kanunu ile aynı zamanda bir Kadın Devrimi gerçekleştirmiştir.
Yüzyıllarca eve kapatılan ve çerçevesi erkekler tarafından çizilen bir hayatı yaşamaya mahkûm ve mecbur edilen kadınlar, daha Kurtuluş Savaşı sürecinde, Atatürk’ün “Dünyada hiçbir milletin kadını, ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim’ diyemez.” sözleriyle ifade ettiği üzere, Milli Mücadele’ ye büyük katkı sağlamışlar, Cumhuriyet’le birlikte önce insan, sonra yurttaş ve en sonunda da eşit yurttaş olmuşlardır.
Yasal evlilik yaşı olmayan, on iki yaşında okuldan alınan, evlenirken fikri sorulmayan, boşanma ya da boşanmama hakkı bulunmayan, mirasta ve tanıklıkta yarım kişi sayılan, bir erkeğin birden fazla eşinden biri olabilen KADINLARIN, Tanzimat’la başlayan ve II. Meşrutiyet ile devam eden Batılılaşma Hareketleriyle eğitimleri ve toplumsal hakları anlamında bazı olumlu adımlar atılmışsa da, bunlar gerçek anlamda çağdaş ve kalıcı değişimler olamamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk muhteşem vizyonu ile bir ‘ÇAĞDAŞ KADIN PROJESİ’ gerçekleştirmiştir.
Böylece; ailede, eğitimde, hukukta, istihdamda ve siyasette kadın – erkek eşitliğini sağlayan devrimlerle kadınımız, demokrasi ve insan hakları bağlamında çok önemli kazanımlar elde etmiştir.
Kadın; toplumda padişahın, evde babanın ya da kocanın kulları olmaktan çıkıp, Cumhuriyet’in onurlu, aydınlık, çağdaş ve eşit yurttaşları olmuşlardır.
Bütün bu Anayasal ve yasal değişikliklerin, Cumhuriyetin ilanının ardından sadece 10 yılda gerçekleştirilmesi ise, hayranlık vericidir.
Ancak bugün Türkiye’de, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kez daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının gölgesinde kalmaktadır. İktidara geldiği günden bu yana Türkiye’deki demokrasi ortamını giderek daraltan AKP, kuşkusuz en büyük darbelerden birini kadın hakları konusunda vurmuştur.
Kadına nasıl giyineceğini, nasıl güleceğini, ne kadar doğuracağını dayatan, dayatabileceğini düşünen zihniyetin yönettiği 2022 Türkiye’sinde karşımıza çıkan acı tablo şudur:
– Kadın cinayetleri giderek artmış, katillerin sadece takım elbise giydiği için ceza indirimleri alması, bu artışta hatırı sayılır bir rol oynamıştır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 66 kadın cinayetlere kurban gitmişken, ardan geçen 20 yılda katledilen kadın sayısı 8 bine dayanmıştır.
– Kadına şiddet oranlarında, insanlığın utançtan boynunu bükeceği kadar büyük bir artış yaşanmıştır. Tehdit aldığını, canından endişe duyduğunu devletin kolluk kuvvetlerine bildiren kadınların bile katledilmesi, umursamazlığın acı göstergeleri olmuştur. Türkiye, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda OECD ülkeleri arasında ilk sırada gelmektedir. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 21,6 iken, Türkiye’de bu oranın yüzde 38’dir.
– Kadınların uğradığı tacizler ve cinsel saldırılar da maalesef artık kanıksanır hale gelmiştir. Tecavüzlere bile “orada ne işi vardı?” diye yorum yapan karanlık bir güruh türemiştir. 2022 Türkiye’sinde kadınlar, maruz kaldıkları cinsel saldırıları duyurup, yargıya taşıyacakken bile hedef olmaktan korkar hale gelmiştir.
-Kadınları korumak bir yana, onları kendi iktidarı için tehdit olarak gören siyasi iktidar, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, kadınlarla erkekler arasında eşitliğin yaygınlaştırılmasını hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiştir. Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılması, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardımın yapılması, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılması gerekirken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidar, kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmuştur.
– “Kadının yeri evidir” diyen, onun dünyaya gelme amacının sadece çocuk doğurup yemek pişirmek olduğunu sanan çağdışı zihniyet, kadınların adeta hapsedildikleri evlerdeki emeklerini de değersizleştirmeye çalışmaktadır.
-Kadınlar sadece aile içinde değil iş yerinde de sömürüye, adaletsizliğe ve ölümlere kurban gitmektedir.
Sadece 2021 yılında adına kader dedikleri, fıtrat dedikleri sömürü düzeninde en az 165 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.
Ekonomik kriz en çok kadınları etkilemiş, Kadın istihdamı yüzde 13,8 civarında azalmıştır. Son 1 yılda kadın işsizliği 164 bin artarken, 10 milyondan fazla kadın ev işleri nedeniyle kendi ekonomik bağımsızlıklarından dışlanmış, pandemi sürecinde de çalışan kadınların sömürüsü hem ev işlerinde hem iş hayatında olmak üzere iki kat artmıştır.
Kadınlar iş hayatında da sürekli ayrımcılığa maruz kalmış, aynı işi yapmalarına rağmen kadınlar erkeklerden yüzde 31,4 daha az gelir elde etmiştir.
Ücretlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği artarken, 2006 yılında yüzde 12 olan eşitsizlik 2021’de yüzde 21’e yükselmiştir.
Kısacası AKP iktidarında kadınlar çalışma hayatında daha fazla sömürülmüş, daha fazla baskıya maruz kalmıştır.
Böylesi bir çağdışılık ancak eğitim ve devletin doğru politikalar üretmesiyle son bulacakken, hem eğitim hem de devlet politikaları bu hapsedilmeyi, bu görünmezliği körükleyecek şekilde dizayn edilmiştir.
– Kadın-Erkek ayrımcılığının en kesin çözümü olan eğitim de ne yazık ki AKP iktidarında bu problemin kanıksatılma laboratuvarı yapılmıştır. Kız çocuklarının okuma oranı hala istenen seviyeye gelmemiştir. Bugün kız çocukları 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiş ve çocuk gelin, çocuk işçi sayısında artış yaşanmıştır. TÜİK’in verilerine göre 15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız çocuğundan biri ne okulda ne de işte bulunmaktadır. Ancak bu rakamlar buz dağının görünen kısmıdır.
Okula gitmesi gereken yaşta kız çocuklarının hala gelin yapıldığı ülkemizde, ders kitaplarına dahi kadının toplumdaki rolünün evden ibaret olduğuna ilişkin çağdışı safsatalar girmiştir.
Kadın-erkek eşitliği, sadece kadınların sorunu değil, uygarlaşmada bir eşiktir. Kız çocuklarının okumalarına ayrıca önem veren, onları sosyal hayata katan, onlara dünya ülkelerinin birçoğundan önce seçme ve seçilme hakkı vererek eşit bireyler olduğunu ilan eden Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyete yakışmayan tabloyu değiştirmek, Cumhuriyet devrimlerini rotası kabul eden her yurttaşın görevidir.
Bu nedenle acilen:
-İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun etkin bir biçimde uygulanmalı,
-Kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak tüm kadın ve erkeklerin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalı,
-Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmeli,
-Kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalı,
-Kız çocuklarının okullaşma oranını artıracak önlemler alınmalıdır.
Biz inanıyoruz ki gerçek bir demokrasi, kadın erkek eşitliği sağlanmadan gerçekleşemez. Kadınların hayatın her alanında ve erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, her türlü şiddetin ortadan kalktığı, kadın cinayetlerinin son bulduğu, çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk istismarının olmadığı bir dünya için mücadeleyi sürdüreceğiz!
Yeryüzüne barışı, çağdaşlığı, inceliği ve sayısız güzelliği kadınların getireceğine inanıyoruz, yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!”