Hayatın hoyrat törpülerinden bıkmış, zihnimi sere serpe atacak kadife bir sahil arıyordum, rast gitti “Eles’li Geceler”in sonuna yetişebildim…
İki delikanlı çalıp söylüyordu, hisseden her gönlün anlayabileceği şarkıları.
Peyman Sayedi.
Akustik gitar ve bas gitarın tellerine konduk…
Anadolu’dan girdik Pers diyarından çıktık.
Edaları ve sedaları o kadar birbirine uymuş ki…
Saç kesimleri aynı, sakalları aynı, bıyıkları aynı.
Hayata güzel bakınca…
Güzel oluyor insanlar anlaşılan.
İkisi de çalıp söylüyor…
Ayakları Anadolu toprağında bu çocukların, dalları gökyüzünde,
Fransız dilinden de şarkılar var çıkınlarında Asya dillerinden de. Söyledikleri ezgilerin hepsi yerli, kimi ezgilerin dilini bilmiyoruz o kadar, yürekte hissediyoruz ama…
Dünyada ayrı gayrı mı olur, hepimiz aynı toprağın çocuklarıyız sonuçta, ezelden ebede kardeşiz.
Devrim, parkelerin üstünde parmak uçlarında yürürmüşçesine söylüyor; gözleri kapatıp, kadifeden dalgaların serili olduğu enginlere dalmalık…
Peyman, yüzlerce metre derinlikteki bir kuyudan su çekercesine. İnce bir ses ciğerlerinizi delip geçiyor, hıçkıra hıçkıra ağlamalık.
Şarkı sözlerinden bir deste kağıt dolusu not almışım…
Resmen “Felsefe”.
Mevlana, Yunus Emre, Niyazi Mısri, İbn’i Arabi misali düşünürlerin satırlarından düzenledikleri besteleri dinlemeyi hayal ettim bir gün onlardan…
Yüreğim dayanır mı o anlara bilmem.
Er ya da geç müzik dünyasında esameleri okunacak onların biliyorum…
Kastamonu’nun bağrından çıkan bu iki delikanlı sayesinde göğsümüz kabaracak, gözümüz yaşaracak, gönlümüz coşacak.
Bana da…
“Ben söylemiştim” demek düşecek.
•••
Not: Devrim ve Peyman misali…
Eles Cafe de bir “acayip”.
Olukbaşı’nda bir cafe…
Mevkiyi bilmeseniz sanırsınız Ankara’nın hatta Paris’in en yakışıklı semtlerinden birinde şık bir mekandasınız.
Zemin katta el kadar…
Evinizin salonunda otururmuşçasına.
Sıcacık…
Samimi.
Mekanın sahibi namına “Girişimcilik” başarısı değil bu…
İnsanlığa yumuşak bir dokunuşun öyküsü.
Şehir dediğin mekanları ile şehir olur biraz da…
Eles Cafe, şehirleşme sürecimizin yapı taşlarından.
•••
Not 2:
Şerife Bacı Öğretmenevi’nin bitişiğindeki Karayolları Lojmanları satılacak, kazanılacak para ile başka bir muhitte lojman yapılacak…
İmar düzenlemesi Belediye’den geçti.
21 bin metrekare alan…
Lojmandan konut ve iş alanına evriliyor.
Alanın tamamının “eğitim” alanına dönüştürülmesini ve Milli Eğitime devredilmesini önerdim…
“Karayolları vermez” cevabını aldım.
Devletin mülkü değil mi?..
Konut olacağına okul olsun.
“En azından bir bölümü” dedim
O da rağbet görmedi.
Boğuluyoruz konuttan, iş mekanlarından, betondan…
Okul lazım, park lazım, sosyal alan lazım.
Tükeniyoruz…
Bitiyoruz.