“Dertlere deva olmaya talibiz”
DEVA Partisi Kastamonu Kurucu İl Başkanı Hüseyin Canal, erken seçime hazırlandıklarını, dertlere deva olmaya talip bulunduklarını söyledi. Canal göreve gelmesinin ardından ilk basın açıklamasını dün ilçe başkanlarının tanıtımı amacıyla düzenledikleri toplantıda yaptı.
Tabela partisi olmayacaklarını, iktidara talip olduklarını dertlere deva olacaklarınıbelirten Canal, “DEVA Partisi olarak önümüzdeki ilk baharda erken seçim bekliyoruz. Parti olarak hızlı bir şekilde teşkilatlanmalar gerçekleştirerek olası bir seçime hazır hale geliyoruz” dedi.
DEVA Partisi Kastamonu Kurucu İl Başkanı Hüseyin Canal, erken seçime hazırlandıklarını, dertlere deva olmaya talip bulunduklarını söyledi. Canal göreve gelmesinin ardından ilk basın açıklamasını dün ilçe başkanlarının tanıtımı amacıyla düzenledikleri toplantıda yaptı.
Süreyle yarışarak, nitelikli kişilerle yola çıkmak için büyük çaba sarf ettiklerini belirterek konuşmasına başlayan Canal, partilerine beklenenden de daha fazla teveccühün kısa sürede oluştuğunu söyledi.
Yakın sürede il kongresinin yapılacağını ve buna hazırlandıklarını ifade eden Canal, il yönetim kurulu üyelerinin de bu kongre ile netleşeceğini belirtti.
Ataması yapılan ilçe başkanlarıyla birlikte gazetecilerin karşısına geçen Canal, toplantı sonrasında ise ilçe başkanlarına atama belgelerini verdi.
Canal, açıklamasında şunları söyledi:
“Malumunuz olduğu üzere olağanüstü günlerden geçiyoruz, insanlık tarihinin yüzyıllar içerisinde yaşadığı; felaket sefalet ve meşakkatleri neredeyse 21. yüzyılın ilk çeyreğinde sığdırdık. Hepimiz kaza ve kader kavramını iman etmiş insanlarız; ama önce tedbir sonra tevekkül anlayışına da sahibiz. İster dünya ölçeğinde isterse ülkemiz (Türkiye’miz) genelinde isterse de Kastamonu özelinde bakıldığında azımsanmayacak meselelerle karşı karşıya olduğumuz inkâr edilemez bir gerçektir. Geçmişte ülkemizde bir takım problemlerle baş etmesini bildik. Ancak, bu günlerde yarının inşasında en büyük güç olan umudun azaldığını, sorunların artarak süreceğine dair umutsuzlukların çoğaldığını ve insanların kaygılı hatta huzursuz olduğuna şahitlik etmekteyiz. Hâlbuki 2000’li yılların başında geleceğe dair ne umutlar besliyorduk, yepyeni bir parti kurulmuş halktan teveccüh görerek iktidar olmuş kitleleri peşine takmayı başarmış, bir süreç yol almaya başlamıştı.
“Babacan, büyük başarıdaki en büyük pay sahibi”
“Zihniyet değişiyor, atılımlar, yatırımlar birbirini izliyordu. Halkımızın satın alma gücü yükselmiş, gecekondu bölgeleri sitelere dönüşmeye başlamıştı. Avrupa Birliği hayal olmaktan çıkmış, yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisi artmış, milli gelirde ve ekonomik sıralamada tırmanışa geçilmişti. Dünya’nın ilk 10 ekonomisine girme çabası rayına oturmuştu. Otoyollar, köprüler, büyük sağlık kuruluşları, devasa iş merkezleri yükseliyor, insanımız ekonomik alanda göz alıcı hamlelere tanıklık ediyordu. Buna paralel olarak Adalet ve Kalkınma Partisi yükseliyor, oy oranını artırıyordu. Tabii ki burada parti liderinin etkisi çoktu. Bu etki bir yandan kıskanılıyor, bir yandan da bir takım olumsuzlukları da beraberinde getiriyordu. Lider, bütün başarıyı kendine mal ederken, faturayı başkalarına kesiyordu. Herkes biliyordu ki hükümet partisinin başarısında, gücü tartışılmayacak kişiler de vardı. Bunların başında da, herkesin bildiği bir isim Ali Babacan vardı. Gençti, dinamikti, güler yüzlü ve sempatikti. Allah vergisi bir zekâsı ve çok başarılı bir akademik geçmişi vardı. En iyi okullardan birinci sırada mezun oluyor, ülkesine ve dünyaya dair bilgiler ile göz kamaştırıyordu. İlk sıralar siyasete mesafeli kalmış; yoğun ısrarlar üzerine siyasete zirvede başlamıştı. 2000’li yıllara damga vurmuş, büyük ekonomik başarıdaki en büyük pay sahibi idi. Buna karşın tevazuundan ve vakarından da asla taviz vermiyordu. Yerli ve özellikle de yabancı sermaye çevrelerinde büyük güven tesis etmiş, aranılan ve danışılan hatta en çok hakkında konuşulan kişi olmuştu. Bu durum ister istemez bir takım kıskançlıkları da beraberinde getiriyordu. Parti içi dengeler, siyasi ayak oyunları, haset ve husumet nedeniyle ve düzgün karakter yapısı itibarıyla, uzak olduğu bu durumlar sebebiyle yapılan olumsuz uygulamalar karşısında önce hükümetteki görevinden sonra da partideki görevinden sarfınazar ediyordu. Bütün bu vaatlere kulak tıkamış, başkaca her türlü uygulamalara da taviz vermemişti. Niyeti bir süre sivil hayatta dönmekti, fakat ülkesi ve milleti zor durumdayken buna kayıtsız kalamazdı. Başarı hikâyesinin gerçek kahramanıydı ve ülkenin yeniden acilen başarıya ihtiyacı elzemdi. Bir kez daha zorlu ve meşakkatli yola çıkmaya karar verdi. İşte bu yolculukta ona eşlik edecek arkadaşların bazıları da karşınızda duruyor.
“Memleket için istikbal peşindeyiz”
“Saygıdeğer genel başkanımızı bu çetin ve kutlu yolda asla yalnız bırakmayacağız. Bu bir anlamda Kastamonulu olmanın bir gereğidir. Kastamonulu, ülkesi darda ve zordaysa çarığını giyip yola çıkmaya hazır ve nazırdır. Bizler ülkenin dertlerine DEVA olmaya talibiz. Zorlukların üstesinden geleceğimize olan inancımız Ali Babacan önderliğinde vücut ve kuvvet bulacaktır. Bizler, bu davada şahsi ikbal değil, memleket için istikbal peşindeyiz. Halkımızın desteği, Allah’ımızın inayeti ile başaracağız.”
Cengiz MUHZİROĞLU