Bir tepeden baktım Doğa Kültür Köyü’ne, o seneler senesi iç burkan viran görüntü gitmiş, yerine gönle neşe göze mutluluk gözyaşı veren pırıl pırıl bir umut gelmiş…
Ahh elleri bin kere öpülesi öğretmenler ah, yitip gitmekte olan devlet malı ancak size yakışan bir emek ve zarafetle küllerinden bu güzellikte yeniden doğurtulabilirdi.
Özel sektör hiç oralı olmayınca iş öğretmenlere düşmüştü…
Valilik teklifi ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü, öğretmenevi olarak kullanmak amacıyla Doğa Kültür Köyü’ndeki 60 yataklı oteli, ayrı mekandaki restoranı ve havuz başı alanını aylık 10 bin lira kira bedeli ile İl Özel İdaresi’nden kiraladı.
O günleri hatırlıyorum da, kiralama fikrinden vazgeçirmek için İl Milli Eğitim Müdürü’ne ne diller döküldü ne…
Altından kalkılamayacak, zarar ettirecek, hiç uğraşılmaması gereken bir işti ne de olsa.
Kulak asmadı Allah’vere, cesaretle atıldı, 80 dönüm arazi üzerindeki 25 dönüm otel, restoran ve havuzbaşı kısmı 10 yıllığına kiralandı…
İş çoktu ama. 7 dönümlük alanda İl Özel İdaresi’nin de desteğiyle yaklaşık 250 kamyon toprak taşınarak peyzaj çalışması yapıldı. Ucuza kaçılmadı, otelin tüm odaları ve bekleme salonları El Sanatları Müdürlüğü’nün ahşap mobilyalarıyla tefriş edildi, tesisat sistemi baştan sona elden geçirildi, otel kısmına yaklaşık çeyrek milyon TL yatırım yapıldı. 150 bin lira onarım işi olduğu tahmin edilen restoran kısmına 375 bin TL gitti. Çatı tamamen elden geçti, yalıtım yapıldı, tüm doğramalar değiştirildi, taşlar zımparalandı, fırın ve asansör ilave edildi, engelli tuvaleti eklendi, tüm tuvaletler yeniden inşa edildi, üst kata tuvalet ve şömine eklendi, zemin yeniden yapıldı, 200 kişilik yemek düzeni oluşturuldu, mobilyalara, tezgahlara, servis yerlerine yaklaşık 400 bin lira daha harcandı.
Yaklaşık 1 milyon lira yatırım yapıldı yapılmasına ama…
Atıl bir yatırım ayağa kaldırılırken, diğer yandan da şehrimize müstesna bir turizm mekanı kazandırılmış oldu.
Bir tepeden baktım Doğa Kültür Köyü’ne…
Karşımda Karaçomak barajı, solumda havalimanı, ardımda olabildiğince yeşil ağaçlar, sağımda rengarenk çiçeklere gebe vadi.
Deniz manzaralı otel ve restoran.
İddia ediyorum otel odaları, bol yıldızlı otellerle başa güreşecek kadar donanımlı ve güzel…
Kapıdan girmenizle ciğerlerinize ahşap kokusunu çekmeniz bir oluyor. Pencereyi açtığınızda oksijen ve çiçek kokularının dansına çarpılma riski yüksek. Odaya kilitlenip hapis kalma isteği ile yanıp tutuşmak cabası.
Restoran ayrı bir çekim alanı…
Taş bina, ahşap tavan, büyük pencereler, dört cephesinde muhteşem manzara ve muhakkak ki Kastamonu mutfağının birbiriyle yarış eden lezzetleri.
Ve havuz başı…
Düğünlerde halkımızın mutluluğuna ev sahipliği edecek.
Yeri hazırlanan futbol sahası ve yatırımı planlanan spor salonu…
Kaç spor kulübü gelip kamp yapmak için can atacak acep?
Öğrenciler piknik yapacaklar…
Cıvıltıları doğaya karışacak.
Bir nefeste tarif etmeye çalıştığım bu güzelliklerle önümüzdeki ay sonunda bizzat tanışacak tüm vatandaşlarımız…
Yitip gitmekte olanı elinden tutup kaldırmak öğretmenlere düştü; var olsunlar.
Not: Doğa Kültür Köyü’nde İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kiraladığı otel, restoran ve havuz başı alanı dışında yapılması gereken işler, atılması gereken adımlar var daha…
O da başka bir yazının konusu olsun bari.