Anayasalar, ulusların uzlaşı odağında hukuksal anıt olma özelliği taşırlar. Bulunduğu noktada “ana/yasa” olma kimliğiyle de ne denli önemli olduğu kendiliğinden anlaşılır.
Ana özelliğiyle “inandırıcı”dır anayasalar.
Bu nedenle de “saygındır”lar, kolay kolay tartışmaya açılmazlar.
Toplumsal anlamda “genel uzlaşı”nın kültürel ürünü olmaları nedeniyle de “anıtsal kimlik” kazanırlar.
Bu konumu ve özelliği nedeniyle de; anayasaların yapımı/düzenlenmesinde genel uzlaşı aranır, önem taşır.
Hafta başından itibaren TBMM’de görüşülen “anayasa değişikliği”nin kavgalı/gürültülü, yumruklu/sataşmalı geçmesi bir uzlaşı amacı taşıyor mu bilemem… Her maddenin görüşülüp karara bağlanma sürecinin milletvekillerinin tansiyonunu yükseltmesi belli ki; iktidar ile muhalefet arasında bir uzlaşı yok.
İktidar ile muhalefet tanımı yaparken; “iktidar” tarafının AKP+MHP ; “muhalefet”in ise CHP+HDP’den oluştuğunu belirtmemizde yarar var. MHP’nin anayasa değişikliği görüşmelerinde iktidar partisi AKP yanında yer almasının TBMM’de yaşanan gerginliği yarattığı söylenebilir mi? Bu hususu ifade ederken MHP için, “Niçin AKP ile işbirliği yapıyor?” şeklinde bir itirazda/kinayede bulunmaya hakkımız olmadığını da iyi biliyoruz.
Her siyasal parti; Meclis’te “yasama görevi”ni yaparken, kendi görüşleri etrafında hareket edeceğini/ettiğini herkes gibi biz de biliyor ve buna inanıyoruz.
MHP’nin anayasa değişikliği konusundaki tutumunu önce bu partiye gönül verenler/seçmenler seçimde değerlendirecekler elbet.
Tarih de ayrıca yazacak…
Tabii ki tüm partilerin tutumunu/davranışını da…
Xxx
Kavga ve döğüşler; anlaşmazlıkların doruk noktaya vardığında bile çıksa; makul/olumlu karşılanmaz hiç bir toplumda.
Sokaktaki yurttaş; birisiyle -haklı da olsa- yaptığı kavgadan ötürü eğer sonunda pişman olmadığını söylüyorsa o kişi “kara cahil”dir, ona inanmayız, katılmayız.
TBMM’de anayasa değişikliği nedeniyle yaşanan gerginlikler sonrası yumruklaşmalarda kendilerine övünç payı çıkaranlara rastlıyor muyuz?
İki taraf da; rende vari kendine yontuyor, mazlumları/masumları oynuyor.
Oysa, yaşanan manzara ortada… Kutsal Meclis çatısı altında yumruklaşmalar/itişmeler MeclisTV’ce yayınlanmadığı halde herkes neyin olup-olmadığını “canlı yayın”mış gibi izliyor. İletişim teknolojisinin bir nimeti de bu olsa gerek.
Bu noktada şu hususu belirtmekte yarar görüyorum: Meclis Başkanlığı; görüşmelerin Meclis TV’den yayınlanmasına izin vermezken bu yasağın delinmesi, böylesi önlemlerin artık geçerliliğini yitirdiğini, bir anlam taşımadığını da ortaya koymuş olmadı mı?
Xxx
Demokrasiyi savunucu rolüne savunanların, kendilerinin tutarsızlıklarını yayın yasağı ile örtmeye kalkmaları ulus önünde inandırıcı olmalarını ortaya koymuyor mu?