‘Tarım sorunu çözülmeden diğer sorunlar çözülemez”
Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nurdan Şahin Demirbağ Türkiye’nin tarımdaki büyük potansiyelini ithalata dayalı politikalar yüzünden kullanamadığını söyledi.
Partisinin Kastamonu İl kongresinde konuşan Demirbağ, “Dünyanın pek çok ülkesi bir iki tarım ürünü ile söz sahibi olurken, Türkiye’nin dünyada söz sahibi olacağı çok sayıda ürün mevcuttur.Bu zenginlik başka ülkelerin ellerinde olsa neler olurdu neler” diyen ve “Böyle bir zenginliğin üstünde oturup da neden ithalat yapıyoruz? Tarımsal üretimde kara kışı neden yaşıyoruz?” sorularını soran Demirbağ, “Türkiye’nin tarım sorunları çözülmeden diğer sorunları çözülemez. Bizi kurtaracak olan topraktır, tarımdır” dedi.
Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nurdan Şahin Demirbağ,Türkiye’nun, bulunduğu coğrafya, sahip olduğu tarım kültürü ve tarihi, iklimi, toprak zenginliği, genç nüfusu, ticaret olanakları ve en önemlisi biyoçeşitliliği ile tarımda çok büyük potansiyele ve fırsatlara sahip olduğunu, ancak bu potansiyeli ve fırsatları değerlendirmek yerine ithalata dayalı bir politika uygulandığını söyledi.
“Dünyanın pek çok ülkesi bir iki tarım ürünü ile söz sahibi olurken, Türkiye’nin dünyada söz sahibi olacağı çok sayıda ürün mevcuttur.Bu zenginlik başka ülkelerin ellerinde olsa neler olurdu neler” diyen ve “Böyle bir zenginliğin üstünde oturup da neden ithalat yapıyoruz? Tarımsal üretimde kara kışı neden yaşıyoruz?” sorularını soran Demirbağ, “Türkiye’nin tarım sorunları çözülmeden diğer sorunları çözülemez. Bizi kurtaracak olan topraktır, tarımdır” dedi.
Partisinin pazar günü yapılan ve Mustafa Başesgioğlu’nun il başkanlığına seçildiği 1. Olağan İl Kongresi’nde konuşan Nurdan Şahin Demirbağ, şunları söyledi:
“Bağımsızlık savaşını kazanan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, daha Cumhuriyeti ilan etmeden, İzmir’de 1. İktisat Kongresini toplamaları bir tesadüf değildir. Onlargerçek kurtuluş ve kuruluşun ‘ekonomik bağımsızlıkla’ olacağını biliyorlardı. 1. İktisat Kongresi ile yeni yönetimin ekonomide uygulayacağı politikaları belirlediler.
Bu politika temel olarak tarıma dayanıyordu. Bunun temel felsefesi, hepimizin bildiği gibi, M. Kemal Atatürk’ün ‘Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür’ sözü olmuştur. Köylü nüfusunu üretim yapan, ekonomiye katkı sağlayan çiftçi grubuna dönüştürmek en önemli hedefidir.
Son 20 yılımıza baktığımızda ise, üretimin değil ithalatın tercih edildiği, yüzbinlerce kişinin tarımdan çekildiği, aile işletmeciliğinin tasfiye edilerek, yerine şirket tarımının egemen kılındığı bir yapı oluşturuldu. Tarım toprakları, meralar en çok bu dönemde amaç dışı kullanıma açıldı. Acele kamulaştırılan tarım toprakları ranta açıldı. Duble yollar ovalardan geçirildi. Zeytinlikler yok edildi. Koruma altına alınan ovalara termik santral, derelere hidroelektrik santralleri kurmak için bölgelerdeki üreticiyle karşı karşıya gelindi. Büyükşehir yasası değiştirilerek bir gecede 16 bini aşkın köy mahalleye dönüştürüldü. Yanlış politikalar ile tabiat, ormanlar, ağaçlar yerleşim yerleri ya mahfvedildi ya da dönüştürüldü. Küresel ısınmanın da etkisiyle, sel, yangın, toprak kayması gibi anormal tabiat olayları daha sık gelişmeye başladı. Geçen yaz başta Bozkurt ilçesi ve çevresinde yaşadığımız felaketi unutmadık. Genel Başkanımız ve heyetimiz acıyı paylaşmak için oradaydı. Ölenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz.
Kastamonu ili arazilerinin yüzde 59’u orman ve fundalıktır. Kışlar uzun ve sert, arazi yapısı engebeli, birinci sınıf tarım arazisi az, sulama imkânları yetersizdir. Bu nedenle bitkisel üretimde çeşitlilik azdır. Tarım arazilerinin darlığı tarla bitkileri üretimini kısıtlamakta, ilkbahar sonlarındaki don olayı, meyveciliği zorlaştırmaktadır. Buna karşılık hayvansal üretim daha yoğun ve daha kârlıdır.
Kastamonu’da yetiştirilen önemli tarım ürünleri buğday, arpa, patates, sanayi bitkisi olarak, şekerpancarı ve sarımsaktır. Tüm Türkiye’de üretilen sarımsağın yüzde 25’i Kastamonu’da üretilmektedir ve Avrupa’dan coğrafi işaret tescillidir.
İlimiz genelinde hayvancılık, hem ekolojik koşulların doğurduğu avantajlar hem de geleneksel nedenlerle tarımın en önemli kolu özelliğindedir.
Yapılan bilimsel çalışmalardaKastamonu’da (glayöl adlı) kesme çiçek, 19-33 bin ha alanda tek ve çok yıllık yem bitkileri ve silajlık mısır üretilebileceği saptanmıştır.
Biz ülke olarak içine düştüğümüz bu ekonomik karakıştan, Memleket Partisi olarak, ancak tarım, tarıma dayalı sanayi, tarım turizm’ini destekleyerek çıkacağımızı biliyoruz. Bu nedenle tarımı stratejik ve öncelikli sektör olarak görüyoruz;
Birkaççözümönerisisayarakkonuşmamıbitirmekistiyorum.
Biz,Devlet Planlama Teşkilatı’nı yeniden aktif hale getireceğiz.Tarımda, gelişmiş ülkelerdeki gibi, en az 5 yıllık üretim planlaması yapacağız. Ülkemizde kapsamlı bitkisel ve hayvansal üretim ve su envanteri oluşturacakşekilde tarım sayımı yapacağız.Ölçmediğin, tartmadığın hiçbir şeyi kontrol edemezsin, kontrol edemediğini de yönetemezsin.Tarım Kanunu’ndaki ‘gayri safi milli hasılanın en az yüzde 1’i çiftçiye destek olarak verilir’ ifadesinde olduğu gibi, üreticiye verilmesi gerektiği halde verilmeyen destek bütçesini tam olarak zamanında çiftçiye kullandıracağız.Çiftçi ailelerinin (ÇKS kayıtlı) çocuklarına, tarımsal üretime devam etmeleri koşuluylasigortaartıasgari ücretvereceğiz. Böylece gıda güvenliği korunacak, sağlanacak hem de kırsaldan kentlere olan göç engellenecektir.Süt ve et meselesinin çözümü, ot meselesinin iyi yönetilmesi ile mümkündür. Bu yüzden, kaba yem ve kesif yem (fabrika yemi) sorununu çözmek için, havzalarda bitkisel üretim ve ürün deseni planlaması yapacağız. Daha az su, enerji kullanımı gerektiren ve dünyayı soğutacak bir üretim sistemi olan, geleneksel küçük aile tarımımıza sahip çıkacağız. Ülkemizde gıda ve su krizinin yaşanmaması, açlıkla karşı karşıya kalınmaması için hızla bir gıda egemenliği hareketi oluşturmamız gerekiyor. Bu nedenle tüm siyasi partilere çağrı yaparak bir buluşma talep ettik. Ülkemizin ortak iyisinin oluşmasında ortak aklın önemine inanıyoruz. Çağrımızaolumluyanıtverenbütünsiyasipartilerlegörüşmeyedevamedeceğiz. Son söz: bizi kurtaracak olan topraktır, tarımdır diyorum.”
- Kayhan Yüreğir
Memleketim Partisi Genel Sekreteri Y. Kayhan Yüreğir de genel kurulda yaptığı konuşmasında, sığınmacı sorununu öne çıkartarak şunları söyledi:
“Şu an en büyük sorunumuz sığınmacılar. Sığınmacılarmı, mültecilermi derken aslında bu arkadaşlar korunmaya muhtaç sığınmacılar, mülteciler ayrı bir şey. Ama Türkiye’de mülteci sorunu apayrı bir yere doğru gitti. Kayıtsız ve rahatça geçilen bir sınır haline geldi. Bu sınırdan geçenlerin bir bölümü kayıt altında. Şimdi Bakanlığın kaydına bakıyorsunuz 3 milyon 700 bin kayıtlı Suriyeli var diyor, tamam doğrudur.Ama 1 milyon 250 binde oturma izni verilen Suriyeli var. Etti size 5 Milyon, 201 binde vatandaşlık verilen Suriyeli var. Bunun üstüne Pakistanlıları, Afganistanlıları,Nijeryalıları koyduğunuz zaman 7-8 milyon sığınmacı var. Türkiye’nin yüzde 10’u kadar bir sığınmacı var içeride. Bunlar Bakanlığın kayıt altında tuttukları. Kayıtsız geçen göçmen sayısının zaten akıbeti yok. Pasaportunu yırttı diye gönderilemiyorlarsa, Almanya ya, İspanya’ya giden herkes pasaportunu yırtsın orada kalsın. Demek ki kayıt altında değil bunlar. Kayıt altında olmayan adamın pasaportunu yırtsan ne olur yırtmasan ne olur? Bakanlığın söylediği ile ortadaki iş farklı. Bir Kilis örneği var. Kilis’in nüfusu 145 bin 140 binde sığınmacı var Kilis’te. Sonra diyorlar bu bir sorunmu? Biz bunları göndereceğiz buna inanın. Cumhurbaşkanını sandıkta göndereceğiz, Suriyelileri de uzlaşma ile göndereceğiz. Sen Işid ile oturuyorsan masaya Esad ile de oturacaksın. İktidar olduğumuzda orda Esad olur bir başkası olur ama bu iş protokol ile çözülecek iş.O sığınmacıları güvenli bir hale gelip göndermek gerekiyor. Kamyonun kasasına koyup gönderdim değil hiçbir zaman. Bu iş protokol il çözülecek bir iş.
Ayrı bir sorunumuz Ekonomi. Tarımda,eğitimde sorunlar var. Ama En büyük sorun enflasyon sorunu. Enflasyona bakıyorsunuz ayçiçek yağı uçmuş, pirinç fiyatı uçmuş, hepsi uçmuş.Ama bir iktidar var marketçiye kızıyorlar. Sen stok yapıyorsun seni cezalandırıyorum. Muhalefet var siz ucuzlatın biz iktidar olunca paranızı geri ödeyelim. İktidar olamazsan kim ödeyecek bunların parasını? Sorun markette falan değil,sorun tarlada. Tarla sorunu çözülmediği müddetçe enflasyon sorunu hiçbir zaman çözülemez” diye konuştu.
CENGİZ MUHZİROĞLU