Kastamonu’dan yükselen firma: Doğa Mantar
Ferhat Çevik, Taşköprü Uzunkavaklı dedelerinin 60 küsur yıl önce sarımsakla başlayıp doğal yabani ürünlerle sürdürdüğü alım satım işini markalı ürünlerle ihracat boyutuna taşımayı başardı.
Doğa Mantar ve Dağman markalarıyla yurtiçi ve yurtdışında pazar oluşturan Çevik’in, Türkiye’deki tek üretici olduklarını belirttiği hazır mantar çorbası özellikle İtalyanların gözdesi oldu.
Çevik, işyerlerinde çalışana istihdam, ürünleri toplayıp getiren köylüye ekonomik katkı ve ülkeye de döviz kazandırıyor olmanın mutluluğunu yaşıyor.
Doğa Mantar, Kastamonu’nun sessiz sedasız yükselen firması ve doğal gıda sektöründeki önemli markası olma yolculuğunu kararlılıkla sürdürüyor.
1960’lara uzanan bu yolculuğun şu anki bayraktarı olan Ferhat Çevik’le konuştuk. Doğa Mantar firmasının sahibi Ferhat Çevik, işyerlerinde çalışanlara istihdam, ürünleri toplayıp getiren köylülere ekonomik katkı ve gerçekleştirdikleri ihracatla ülkemize döviz kazandırmanın mutluluğunu taşıdıklarını, Doğa Mantar ve Dağman markalı ürünlerinin yüzde yüz doğal ve organik olduğunu belirtti.
Şirketinin başlangıç noktasını 1960’lı yıllarda Taşköprü Uzunkavak’lı büyük dedelerinin sarımsak ve ardından da yörede yetişen doğal ürünlerin alım satımı olduğunu ifade eden Çevik, su faaliyetin yıllar içinde işleme, paketleme, sınıflandırma, nitelik katma olarak sürdüğünü kaydettikten sonra şunları söyledi:
“Büyüklerimiz sarımsak alım satımı işini 1984 yılına kadar devam ettirmiş. 1984 yılından sonra da eski Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın dönemiyle birlikte Avrupa’ya ihracat yolu açılınca da mantar işine başlıyorlar. İlk başlarda sadece alıp işleyip dondurup veya salamura olarak yolluyorlardı. 2004 yılına kadar bu şekilde devam edildi. İlk ihracatımızı 2003 yılında İtalya’ya gerçekleştirdik. Sonra da şu anda İtalya, Fransa ve Almanya’ya kuzu göbeği, bolet ve sarı mantar ihracatımız var. Bizde ürünü aldığımız gibi satma yok. İşleyerek satışını gerçekleştiriyoruz. Ürün toprağından ayrılıp, temizlenip taze olarak dondurulup ve kurutulmuş olarak talebe göre satılıyor. Son dört yıldır da marmelat üretimine başladık. Marmelat üretimimizi sadece Türkiye için yapıyorduk. İki yıldır da Fransa ve Katar’a ihracat yapıyoruz. Yine iki yıldır da stoklu olarak turşu yapıyoruz.
Bunların yanı sıra, kimsenin yapmadığı, dört yıldır ürettiğimiz mantar çorbamız var. Bu ürünün Türkiye’deki tek üreticisiyim. Lezzeti de çok beğenilen bu mantar çorbamız İtalya’da çok tutuldu. Aylık 4 bin paket sadece İtalya’ya satışımız var. 2 bin pakete yakın da İstanbul’daki yöreselcilere ve restoranlara veriyoruz. Bu paket çorbalar 5 kişilik ama ölçüsüne göre bir kişilik de yapılabiliyor. Mantar çorbasını üretmek için denemede bulunanlar oldu, ama istikrarı sağlayabilen olmadı. Mantar çorbasında hâlâ tekiz.”
63 AYRI ÜRÜN
Firma olarak toplam 63 ürünleri olduğunu vurgulayan Ferhat Çevik, bunun ilgili de şu bilgileri paylaştı:
“Bu 63 ürün arasında donuk mantar çeşitlerinden 18 olmak üzere ihracata çalıştığımız mantarımız var. Kuzu göbeği, bolet, sarı mantar, sarıkız mantarı var. Cincilesi kokulca, kanlıca, tellice… Bunların hepsi ile taze veya kuru donmuş olarak ihracata çalışıyoruz. Yine bunların yanı sıra, bu mantarların tamamından turşularımız var. Üç çeşit kuşburnu, alıç ve kızılcık olmak üzere bunların da marmeladını yapıyoruz. Alıç, elma, kızılcık, erik ve kuşburnundan yaptığımız beş çeşit sirkemiz var. Yine yeni ürünümüz kızılcık şerbetimiz var, kızılcığın doğal meyve suyu var. Salamuralarımız da olmak üzere de toplam şu anda 63 çeşit ürünümüz var. Hepsi de stoklu… Müşteriye bir sefer değil, talep ettiğinde 12 ay verebileceğimiz ürünleri elimizde bulunduruyoruz.
Mesela üryani eriği marmeladımız var. Bu ürün az ve nadir çıkan bir ürün olduğu için biz bunu katolağa bile koymuyoruz. Üryani eriğinden marmelat yapan da çok yok. Bu ürün de talep görüyor ama bizim için bu ürün diğerlerine bakarak istikrarlı değil. Hammadde sınırlı olduğu için mesela bin kavanoz ancak yapabiliyoruz. Fazla ürün elde edemediğimiz için bu ürünü her yere veremiyoruz. Bizde önemli olan, her ürünü 12 ay temin edebilmek; şu anda bunu üryani marmeladı haricinde gerçekleştirebiliyoruz. İlimizde ve bazı ilçelerimizde, yöreselciler ve bazı market ve alışveriş yerleri bizim ürünümüzü satıyor, yol boylarındaki tesisler bizim ürünlerimizi satıyor.
Bu sene iklimden dolayı ilimiz genelinde mantar az olsa da yine de biz ihtiyacımızı karşıladık. Biz sadece Kastamonu değil Erbaa’dan, Sinop’tan, Silivri’den, Şile’den ve diğer bazı bölgelerden de mantar temin ediyoruz.
İklim değişikliği bizi etkiliyor, önceden ilimiz mantarı ve diğer ürünleri bize yetiyordu. Küçüklüğümden hatırlıyorum; büyüklerimiz yeterli mantarı, ihtiyacımız olan mantarı Kastamonu bölgesinden temin edebiliyorlardı, dışarıya gitmeye gerek yoktu. Şu anda iklimden dolayı Türkiye’nin tamamının ürününü toplasan yetmez bir rakama geldi. İklim değişiyor… Ormanlarda ‘seyreltme’ adı altında çalışma yapılıyor, bu yüzden de yeterli ürünü elde edemiyoruz. Mesela bu sene bölgemizde kuşburnu çok azdı. İl dışından Sivas, Ordu Aluca ve bazı diğer yerlerden bu ürünü getirdik.”
“18 ÇEŞİT MANTAR İŞLİYORUZ”
İlimizde 263 mantar çeşidi olduğunu söyleyen Çevik, şöyle devam etti:
“bunlardan bizim aldığımız, ekonomiye kattığımız 18 çeşit mantar var. Bu 18 tür mantarın 12’sini Kastamonu’dan temin ediyoruz. Yumurta mantarı ve trampet mantarı sahilde çıkıyor. Çok değerli olan trüf mantarını Azdavay’dan yılda bir 8-10 kilo civarında temin ediyoruz. Dünyaca ünlü bu mantarın aromasını yapan, bu mantarı kullanan büyük restoranlar var. Biz eskiden bolet dediğimiz mantarı sadece ihraç ediyorduk, ama şu anda yurt içinde de hatırı sayılır bir tüketimi var. Trüf mantarından sonra ekonomik olarak en değerli mantar da kuzu göbeği mantarı. Bu mantardan sonra da üçüncü sırada bolet mantarı geliyor. Sarıkız mantarı (Tavuk Ayağı) da yurt dışında çok tutuluyor.
Trüf mantarı, Tekirdağ Saray çevresindeki meşeliklerde bulunuyor; burada bu konuda profesyonel bir çalışma var. Bu mantar, toprağın içinde yetişiyor ve özel yetiştirilmiş köpeklerin yardımıyla bulunup çıkartılabiliyor. Bizim bölgemizde de köpeklerle bulmaya çalıştık, ama köpek bizim ormanlarımızda gezemiyor. Köpeğin trüf mantarını bulabilmesi için salınması ve kendince gezmesi lazım. Bizim ormanlarımız sık olduğu için köpek kısa süre gezip geri dönüyor. Bu yüzden de bölgede bu mantarı bulamıyoruz. Yaban domuzları da trüf mantarını kokusundan anlayıp sürüp çıkarabiliyor. Bu mantarın bir özelliği, toprak altından çıktığında bir hafta içinde işlenmezse özelliğini yitirmesi. Bu mantarı çıkar çıkmaz kapalı bir ambalaja almak, aroma ve özelliklerini korumak gerekiyor. Dağlarda, ormanlarda bulunan ve toplanan gerek trüf, gerek kuzu göbeği ve gerekse bolet mantarı başta olmak üzere diğer mantarlar vatandaşlarımıza büyük ekonomik katkı sağlıyor. Sadece biz firma olarak müstahsile, mantar getirenlere önemli ödemelerde bulunuyoruz.
“TEK FİRMAYIZ… SATIŞTA DEĞİL AMA
HAMMADDEDE SIKINTIMIZ VAR”
Türkiye’de kendileri gibi bu şekilde mantar işi yapan 12 firma bulunduğunu kaydeden Çevik, ancak mantarı nihai ürüne, son sofra ürününe getiren tek firma olduklarını vurguladı ve şunları söyledi:
“Çok ürünümüz hemen tüketilmeye hazır halde. Bizim satışta bir sıkıntımız yok, hammadde sıkıntımız var. Biz hammaddenin peşinde Türkiye’yi geziyoruz. Muğla’da çıkıyor gidiyoruz, Tekirdağ’da, Şile’de, Sinop’ta ve diğer bazı illerde ürün yetişiyor hemen o bölgeye gidiyor hammaddemizi temin ediyoruz. Dört işletmemizde çok kişiyi de bu sayede istihdam ediyoruz. Bizim esas amacımız zaten doğada olan bir ürünün işlemlerini yaparak, doğal ve organik ürünlerle vatandaşlarımızı buluşturmaktır. Ürünlerimizin tamamı doğada yetişiyor. Bizim tarlada yetişen tek ürünümüz sarımsak. Biz tarlasını süremeyen, hayvanını besleyemeyen köylümüze, vatandaşlarımıza topladıkları ürünleri alarak destek oluyor, onlara ekonomik katkı sağlıyoruz.
Tüm ürünlerimiz doğal biz bu ürünlere herhangi bir katkı, koruyucu veya herhangi bir şeyler katmadan üretim yapmanın derdindeyiz, prensibimiz budur. Marmelada, sirkeye veya turşulara hile hurda karıştırırsak ben bugün bu işi bırakırım. Bizim kesin ve olmazsa olmaz ilkemiz, ticari anlayışımız da bu.”
“TAŞKÖPRÜ SARIMSAĞINI KORUMALIYIZ”
Kendi üretimiyle ilgili bu bilgileri veren Ferhat Çevik, deden toruna devrolan işlerinin başlangıç noktasındaki sarımsakla ilgili hassasiyetini ise şu cümlelerle dile getirdi:
“Dünyaca ünlü Taşköprü sarımsağımızı korumalıyız. Dışarıdan getirilen ve il dışında Taşköprü sarımsağı diye satılan farklı menşee sahip sarımsak konusunda bölgemizde yapılan çalışmalara da izin verilmemeli. Taşköprü sarımsağı diye vatandaşları kandıranlara da gerekli yaptırımlar uygulanmalı. İlgili ve görevli kişiler bunun önlemini almalı, gerekeni de yapmalılar.
Dışarıdan ilimize getirilen sarımsağı Taşköprü sarımsağı diye alan kişiler, ‘Kastamonu’dan sarımsak aldım iki ay içinde çürüdü’ diyorlar. Bu aslında Kastamonu’ya yapılmış en büyük kötülüktür, ihanettir. ‘Kastamonu’dan sarımsak aldım, iki ayda çöp oldu’ denilmesi, bu değerli ürünümüzü bitiriyor. Bunu biz Kastamonu’da yapmamalıyız, ilimize Taşköprü’de yetişmeyen sarımsağı getirenlere karşı önlem almalıyız, bununla ilgili görevliler tarafından gerekli tedbirler alınmalı. Taşköprü ismini kullanıp da başka sarımsak satmak ilimize, Taşköprü’ye ve üreticilerimize büyük ihanettir. Kastamonu’ya gelip de şu yol boylarında Taşköprü sarımsağı diye Antep sarımsağı sattıktan sonra bu iş bitti. Bu ihanetin bedelini bizler ve geleceğimizin nesilleri çekerler ve geleceğimizi de bu şekilde karartmış, ekmeğimizi çiğnemiş oluruz. Bu konuda iyi bir denetim olması lazım, Antep ise Antep Sarımsağı yazılmalı, Taşköprü ise Taşköprü sarımsağı yazılmalı. Vatandaşları kandıranlara büyük cezalar verilmeli ki bir daha kimseyi kandıramasınlar.”
MANTAR TURŞULARI
Doğa Mantar firmasının iddialı olduğu ürünlerden biri de Ferhat Çevik’in, etiketli ve markalı olarak tek olduklarını belirttiği mantar turşuları. Çevik, “mantar turşusu yöresel olarak yapılır, bu herkeste de olabilir ama böyle rafa girmiş etiketli, ambalajlı ve 12 ay boyunca stoklu olarak bunun da tek üreticisi benim. Türkiye’de bizden başka mantar turşusu üzerine bu kadar çeşit, bu kadar kalite sunan bir başka tretici yok. 12 ay boyunca istenen miktarı verebilen tek firma da biziz. Etiketli, izinli, kaliteli her türlü belgesi ile ürünlerimizi gönül rahatlığıyla herkese ürünümüzü verebiliyoruz. Turşuları geçen yıl ilk Katar için yaptık ve beğenildi. Bu seneki hammadde biraz zayıftı ama yine de Katar’ın ihtiyacını karşıladık. Önümüzdeki senelerde hem çeşidi, hem de stoku artırmayı düşünüyoruz. Bizim hammaddemiz ekilen bir şey değil, yetişecek hammaddeye bağlı. Ben 100 ton yapacağım demek de bir şey ifade etmiyor.”
Ferhat Çevik, şirketiniz ve çalışmalarınızla ilgili son olarak ne söylemek istersiniz şeklindeki sorumuzu da şöyle cevapladı:
“Doğa Mantar olarak kalite ve güveni kendine ilke edinmiş, sürekli gelişme içinde olan bir firmayız. Dağman ve Doğa Mantar tescilli markalarıyla faaliyet gösteren şirket olarak, ürün çeşitlerini sürekli artırıp, ormanlarımızda yetişen doğal mantar ve meyvelerden yüzde yüz doğal hazır gıda üretimi ile eşsiz lezzetleri sunmanın mutluluğunu, gururunu yaşıyoruz.
Hammaddenin alımından, işlenmesinden, üretiminden, şoklanmasından, paketlenmesine kadar tamamını kendimiz çalışanlarımızla yapmaktayız. Gelen talepleri, işleyeceğimiz ürünleri kalite standartlarına ve ihtiyaca uygun bir biçimde doğallıklarına zarar vermeden toplatarak taze ve kaliteli bir şekilde tüketiciyle buluşturma çabasındayız. Doğa Mantar her türlü yöresel organik ürünleri temin edebilmekte olup doğadan sofralara güven ile sunmaktadır.
Firmamız çok sayıda mantar ve marmelat ürünü ile yurt içi ve yurt dışına satış yapmakta, Doğa Mantar ve Dağman markaları ile doğal ürünleri bu özelliklerine zarar vermeden tüketiciyle buluşturmaya devam edecek.”
Cengiz MUHZİROĞLU