Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, “15 Temmuz gecesi bir millet olarak en ağır imtihan ama belki de onlarca, yüzlerce yıl sürecek bir gurur gecesini yaşadık. Bir millet kendi kaderine sahip çıkacağını gösterdi” dedi.
Davutoğlu, “15 Temmuz, bir milletin karşı karşıya kalabileceği en büyük felaketlerden, acılardan biri. O gece kendi ordusunun içine sızmış bir grup hain, milletin kıt kanaat imkanlarla oluşturduğu tanklarını, uçaklarını, tüfeklerini kullanarak kendi milletine saldırdı” diye konuştu.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, “15 Temmuz gecesi bir millet olarak en ağır imtihan ama belki de onlarca, yüzlerce yıl sürecek bir gurur gecesini yaşadık. Bir millet kendi kaderine sahip çıkacağını gösterdi” dedi.
İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şubesi tarafından Kariyer Enstitüsü ve Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Derneği (EBSAD)’nin katkılarıyla düzenlenen ve dün Kastamonu Üniversitesi Bilgehan Bilgili Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte eski Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu tarafından “Duruş Konuşmaları, Bilgi, Bilinç ve Ahlak” konulu konferans verildi.
Konferansa Belediye Başkanı Tahsin Babaş ve eşi, Kastamonu Üniversitesi (KASTÜ) Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay ve eşi, AK parti İl Başkanı Doğan Ünlü, AK Parti Merkez İlçe Başkanı Faruk Özdemir, Kurum ve Kuruluş Müdürleri, STK temsilcileri, akademisyenlerve öğrenciler ile diğer davetliler katıldı.
İlimize gelen Ahmet Davutoğlu sabah İYC’de öğrencilerinde katılımı ile kahvaltı yaptı. Ardından hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veliyi ziyaret etti. Çarşı merkezine de giden Davutoğlu burada da esnaflarla sohbet etti, Şadırvandan su içti ve alışveriş yaptı.
KASTÜ Bilgehan Bilgili Konferans Salonu girişinde Tuncay Sakallıoğlu tarafından hazırlanan Belgelerle Osmanlı’dan Günümüze Eğitim ve Öğretim sergisinin açılışını protokol üyeleri ile birlikte yapan Davutoğlu, sergi hakkında Tuncay Sakallıoğlu’ndan bilgi aldı ve sergiyi hazırlayan Sakallıoğlu’nu tebrik etti.
Bilgehan Bilgili Konferans Salonu’nda düzenlenen konferans programında sırası ile İYC Kastamonu Şube Başkanı Fatih Köse, Kastamkonu ÜniversitesiRektörü Seyit Aydın, Belediye Başkanı Tahsin Babaş ve Bilgi, Bilinç ve Ahlak konusunda da 26. Dönem Başbakanı Ahmet Davutoğlu konuşma yaptı.
Programda sinevizyon gösterimi de yapıldı.
Fatih Köse
İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şube Başkanı Fatih Köse yaptığı açılış konuşmasında şunları söyledi:
“İlim Yayma Cemiyeti Genel Merkezi tarafından yürütülen Kastamonu Şubesi olarak da Kastamonu Yurdumuzda kalan öğrencilerimize yönelik uyguladığımız Anadolu Kariyer Programı çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti 26. Başbakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu hocamızın teşrifleriyle gerçekleştirdiğimiz Bilgi, Bilinç ve Ahlak konulu duruş konferansımızı bugün gerçekleştiriyoruz. İYC 1921 yılında kuruldu. 67 yıldır kısır çekişmelere av olmadan, küçük hesaplara düşmeden ilim tahsis etmek için gurbete giden bütün öğrenci kardeşlerimize yurt, burs ve akademik kariyer konusunda hep destek olagelmiştir. Müspet ilim adamlarına, münevverlere, alimlere, Allah dostlarına hep saygı duymuş ama hiçbir yolun bir cüzü olmamış, bu ülkeye aidiyet hisseden değerlerine sahip medeniyet değerleri ile süslenmiş, bilinçli şuurlu bir gençlik yetişmesi için elinden gelen gayeti her zaman göstermiştir. Bizde bugün İYC’nin Anadolu Kariyer programını ihya etmek için buradayız. Başbakanımız öğrencilerimizin talebini de kırmadılar. Yoğun programlarına rağmen Kastamonu’ya geldiler. Kastamonu yurdumuzda kalan 36 öğrencimizle de kahvaltı yaptılar, ders yaptılar. Başbakanımıza ve bize ev sahipliği yapan rektörümüze ve emeği ve katkısı geçenlere de çok teşekkür ediyorum.”.
Seyit Aydın
Kastamonu Üniversitesi Rektörü Seyit Aydın , konuşmasında, yurtdışında Davutoğlu’na yönelik övgülerle karşılaştığını anlatırken şunları söyledi:
“Üç yerde dünyada muhterem Başbakanımız Ahmet Davutoğlu ile alakalı duyduğum cümleleri anlatmak istiyorum. Malezya’da üniversitelerde anlaşmalar yaptık, bazı çalışmaları da beraber yapıyoruz, orada Başbakanımz için ‘Malezya’da iz bırakan akademisyen’ sözünü kullandılar bize. Yani Malezya’da iz bırakan bizim Bakanımız, Başbakanımız o yüzden de bunu duyduğumda çok duygulandım. Yine Pakistan da rektör arkadaşlarımızla bir olduğumuzda,‘Biz çok akademisyenler gördük geçmişte, ama bize faydalı olanını az gördük, Türkiye’de Ahmet Davutoğlu’nu gördük’ dediler. Kırgızistan’da da, ‘Kargaşayı, kaosu durduran ak sakall’ı olarak bahsettiler bize, ben sadece dahası da var da ben bunları söyleyeyim, başbakanımız bizi yurt dışında da çok gururlandırdı ve mutlu etti. Bugün aramızda olmaktan, da çok mutluyuz. İYC başta olmak üzere Kariyer Enstitüsü ve Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Derneği ile diğer emeği ve katkısı geçen tüm herkese de teşekkür ediyorum.”
Tahsin Babaş
Belediye Başkanı Tahsin Babaş da konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Başbakanımızın yaptığı ve yapacağı çalışmalardan dolayı teşekkür ediyor ve saygıyla selamlıyorum. 2018 Kültür Başkenti olmamız nedeniyle Türk Dünyasıyla manevi atmosferde çok ciddi çalışmalar yaptık. Hoca Ahmet Yesevi’nin manevi ortamından Kastamonu’daki Hz. Pir Şeyh Şa’ban-ı Veli’nin manevi atmosferine kadar köprü kurmaya gayret gösterdik. Daha çok şeyler yapmalıyız. Ama elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Kastamonu kökleri milattan önce dayanıyor. Kadim şehrimizin manevi değerleri, kültürel değerleri hem de fiziki değerlerini korumak için ciddi bir çaba içindeyiz. Manevi değerlerimizin başında vuslatının 450’inci yılını anacağız Hz. Pir Şeyh Şa’ban-ı Veli gelmektedir. Başbakanımız daha önceden geldiğinde yolları beraber yürümüştük. Vizyon ve misyonumuz kültürel mirası korunması, onarılması ve gelecek nesillere aktarılmasıdır. Yerel alanda 300’ün üzerinde kültürel mirası ayağa kaldırdık ve çalışmalarımız devam ediyor. Bakanlıklarımızın, hükümetimizin ve devletimizin yardımlarını görüyoruz. Sivil toplumlarımızla ve halkımızla bu işin içine girdik. Üniversitemiz destekler veriyor. Kültürel miras konusunda ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bundan 4 yıl önce Tarihi Kentler Birliğine gittiğimde yerim 3’üncü sıradaydı. Bu sene hocanın yerine kadar gelmişim. Bundan sonra birlikte ve beraber başka faaliyetleri yapmaya gayret göstereceğiz.
Ahmet Davutoğlu
Konuşmasına, Kastamonu’da yaşamanın şeref olduğunu belirterek başlayan 26’ncı Dönem Başbakanı Ahmet Davutoğlu, şunları söyledi:
“Kastamonu’da sadece güzel bir şehir geleneği görmüyorum. Huzuru da hissediyorum. Büyükşehirler sıkıntıya düştüğünde gidip sığındığımız şehirler var. Onlar hemen fark edilmez ama onlar olmadan bir milletin tarihi de yazılamaz. Onlar kendilerini bir propaganda yaparcasına kendilerini gündeme getirmeyecek kadar vakurdurlar. Onların o milletin tarihinden çekip, aldığınızda çok büyük bir eksiklik hissedersiniz. Kastamonu’ya baktığınızda bir sığınak şehridir. Geldiğinizde Evliyalar Şehri olduğunu görürsünüz, dinginlik hissedersiniz. Tarihi baktığınızda İstiklal Harbi’nde eski başkentler sıkıntıya düşmüşken, bir şehir yeni başkentin kapısı olur. Kastamonu Ankara’nın kapıdır. İnebolu’dan Ankara’ya İstiklal Yolu’nu kuran bu yiğit Kastamonulular, öldü zannedilen bir milletin ayağa kalkmasını lojistik koridorunu kurdular. Kastamonu hiçbir zaman düşman işgali ile karşılaşmadı. Fakat vatan düşman işgali ile karşılaştığında ‘Kendi evim işgal altında’ diyerek ayağa kalkan bir şehirdir. Onun için Şehitler Diyarı’dır. Kastamonu şehidinin olmadığı şehitlik görmedim. Buraya bir kere gelen, mutlaka bir kez daha gelir. Buraya gelen Kastamonulu olur. Bende her zaman kendimi Kastamonulu olarak hissettim.”
Davutoğlu, “15 Temmuz, bir milletin karşı karşıya kalabileceği en büyük felaketlerden, acılardan biri. O gece kendi ordusunun içine sızmış bir grup hain, milletin kıt kanaat imkanlarla oluşturduğu tanklarını, uçaklarını, tüfeklerini kullanarak kendi milletine saldırdı.” dedi.
Başbakan başdanışmanı olduktan sonra ara verdiği akademik çalışmalarına Mayıs 2016’da başbakanlıktan ayrıldıktan sonra yeniden döndüğünü söyledi.
Bu dönemde 15 Temmuz olayının yaşandığına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Tam bu çalışmalar içerisindeyken 15 Temmuz söz konusu oldu. 15 Temmuz, bir milletin karşı karşıya kalabileceği en büyük felaketlerden, acılardan biri. O gece kendi ordusunun içine sızmış bir grup hain, milletin kıt kanaat imkanlarla oluşturduğu tanklarını, uçaklarını, tüfeklerini kullanarak kendi milletine saldırdı. O gece, yerel ve ulusal kanallara bağlanıp bütün milletin ayağa kalkışına destek olarak direniş çağrısında bulundum. Bir yandan da darbe olsa şen şakrak şekilde neredeyse düğün yapacak olan uluslararası kanallara bağlanarak, ‘Bu gece bazıları için karanlık bir gece senaryosu olabilir ama bu milletin şanlı direnişi, yarın sabah aydınlık bir güne Türkiye’yi başlatacaktır’ çağrıları yaptım.
O gece gençlerin kahramanlık destanı yazdığını vurgulayan Davutoğlu, “Kendi meclisini bombalayan hainler, bu milletin okullarında, bu topraklarda yaşayan çocuklardı. Bir sapkın ideoloji onları aldı ve robot haline dönüştürdü. Kendi milletine saldırmadan çekinmeyen bir robot. Öbür yandan ise daha Cumhurbaşkanımızın çağrısı olmadan sokaklara çıkan, kahramanlık destanı yazan gençler vardı, bir millet vardı. Bir daha bu vatan içinden hain bir topluluğun gençleri aldatmaması için o gece kendini feda eden şehitlerimize borç olarak ‘Duruş’ kitabının fikri doğdu.” diye konuştu.
“Duruş” kitabının yazım serüvenini anlatırken 15 Temmuz darbe girişimine de değinen Davutoğlu, “15 Temmuz gecesi bir millet olarak en ağır imtihan ama belki de onlarca, yüzlerce yıl sürecek bir gurur gecesini yaşadık. Bir millet kendi kaderine sahip çıkacağını gösterdi. O gece bir taraftan ulusal kanallara çıkıp halkımızı hainlere karşı direnişe çağırırken silahlı kuvvetlerin onurlu subaylarını da bu haince teşebbüse katılmayıp direnmeye çağırırken, diğer taraftan uluslararası kanallara çıkıp ‘ülkede darbe oldu’ diye neredeyse şen şakrak yayın yapan kanallarda ‘bu geceyi bizim için karanlık bir gece olarak görebilirsiniz ama yarın aydınlık bir güne hep beraber uyanacağız’ diye seslenirken bir taraftan da düşündüm. O gün meclisimizi bombalayan o masum vatandaşlarımıza keskin nişancılarla saldıranlarda geçmişte bu toprakların çocuklarıydı. Bir hain çete tarafından yanlış yönlendirildiler ve bir robotik ihanet çetesine dönüştürüldüler.
15 Temmuz şehitlerimize bu borç olarak gençlerimize hitap eden ‘Duruş’ kitabını yazma kararı aldım. Kimlik bilinci olmayan bir insanın varoluşuna anlam yüklemesi mümkün değil. Kimlik çatışmasına giren bir toplumunda ayağa kalkması mümkün değil. Medeniyetler tarihine baktığınızda toplumun medeniyet haline dönüşmesi için tek bir insanın önce tek başına kimliğini tanımlayabilmesine bağlıdır. İnsanı kimlik her şeyden önce gelir. İnsanı kimlikten sonraki katman medeniyet kimliğidir” diye konuştu.
“O yiğit insanlara vefa borcum var”
15 Temmuz gecesi aynı aileden insanların karşı karşıya geldiklerini ve bir daha böyle bir örgütün gençlerin arasına nüfus etmemesi için bir çalışma yapmaya karar verdiğini açıklayan Davutoğlu,
“Gençlerle yüz yüze, gençlerle sohbet. Diğer taraftan da o gece şehit düşen o yiğit insanlara bir vefa borcum var. Bu şehre geldikten sonrada ilk ziyaretimi 15 Temmuz şehidinin evine yaptım. Sizden de tavsiyem onları yalnız bırakmayın, ziyaret edin.”
Ahmet Davutoğlu program sonunda da Rektörlüğü ziyaret etti.