Dünya yüzünde bin bir türlü “Cumhuriyet” var, “Demokratik Cumhuriyet”ten “Sosyalist Cumhuriyet”e, liberalinden İslami’sine, bizim cumhuriyetimiz ise cümlesinden farklı, bizimkine özgün niteliğini kazandıran hedefleri illaki…
Türkiye Cumhuriyeti’nin özü sanayiden tarıma, bilimden sanata “üretim” çünkü.
“Ele güne muhtaç olmayan, çağın dışında kalmak bir yana onu yakalayıp geçen, eğitimli ve üreten, ülkesine yurttaşlık bağıyla bağlı mutlu ve huzurlu insanların refah içinde yaşadığı, tarihinin hakkını veren, ‘özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen, saygın, zengin ve güçlü bir Türkiye meydana getirmek”…
Asla sonlanmayacak ana karakteri bu olsa gerek Türkiye Cumhuriyeti’nin.
Cumhuriyetin ilanından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatına kadar geçen sürede onlarca “üretim üssü” kuruldu ülkemizde…
Cumhuriyet, “üretim” ile yola koyuldu.
Bazılarını hatırlayalım…
“Ankara Fişek Fabrikası (1924), Gölcük Tersanesi (1924), Şakir Zümre Fabrikası (1925), Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925), Alpullu Şeker Fabrikası (1926), Uşak Şeker Fabrikası (1926), Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926), Bünyan Dokuma Fabrikası (1927), Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927), Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928), Ankara Çimento Fabrikası (1928), Ankara Havagazı Fabrikası (1929), İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929), Kayaş Kapsül Fabrikası (1930), Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Fabrikası (1930), Kırıkkale elektrik santrali ve çelik fabrikası (1931), Eskişehir Şeker Fabrikası (1934), Turhal Şeker Fabrikaları (1934), Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934), Bakırköy Bez Fabrikası (1934), Bursa Süt Fabrikası (1934), İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934), Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934), Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934), Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934), Isparta Gül Yağı Fabrikası (1934), Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Siloları (1934), Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935), Kayseri Bez Fabrikası (1934), Nazilli Basma Fabrikası (1935), Bursa Merinos Fabrikası (1935), Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935), Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935), Ankara Çubuk Barajı (1936), Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935), Barut, Tüfek ve Top Fabrikası (1936), Nuri Demirağ Uçak Fabrikası, Malatya Sigara Fabrikası (1936), Bitlis Sigara Fabrikası (1936), Malatya Bez Fabrikası (1937), İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası (1934), Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937), Divriği Demir Ocakları (1938), İzmir Klor Fabrikası (1938), Sivas Çimento Fabrikası (1938), Atatürk Orman Çiftliği, Bursa Merinos Halı Fabrikası, Etibank, Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA), Sanayi ve Maadin Bankası, Sümerbank, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Uluslararası İzmir Fuarı Müdürlüğü, Türkiye İş Bankası, Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü.”
Türkiye’nin 4 bir tarafına yayılmaya çalışılan üretim…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gelecekteki savaşların topla tüfekle değil, ekonomi cephesinde gerçekleşeceğini öngörüyordu çünkü.
Kastamonu misal…
1926 yılında çeltik fabrikası kuruldu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk 23-31 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirdiği 9 günlük Kastamonu gezisinin İnebolu durağında, Tosya’da kurulmakta olan çeltik fabrikasının mühendisini kabul ederek “Sizin gibi gençler ne kadar fazla yetişirse memleketimiz o nispette terakki edecektir” demişti…
Ömrü cephede geçen bir mareşalin üretime bu kadar meftun olması dünya tarihinde kolayına rastlanılacak bir örnek değildir.
Cumhuriyet…
Üretimdir.
Ne kadar çok üretiyorsak…
O kadar cumhuriyetçiyiz.
Tüketici olup da…
Cumhuriyet nutku atmayalım sakın.
MUSTAFA AFACAN