Yolumuzu yeşil çayırlara düşürmeye niyet ettik, tekavütlük bir traktörün acı acı tüten egzosunun dibinde durduk, terini elinin tersiyle silerek indi emektarın direksiyonundan Çiftçi Memed…
Memleketin gidişatını iki dakikada tastamam anlatıverdi.
Bereketli toprakların gün gün nasıl çoraklaşmakta olduğunu varın “damdan düşenin” ağzından okuyun…
Çiftçi Memed’ler biterse, memleket biter.
Çiftçi Memed’ler dert küpü…
Kulak kesilin.
Uğraş verdiği 30 dönüm tarlasının hikayesini anlattı Çiftçi Memed..
“Şu an 30 dönümde 2 bin lira mazot yakıyorum, tohumu ekmek için 5 bin lira daha mazot yakmam lazım, toplam 7 bin lira mazot parası, 9 bin lira gübre parası, tekrar 6 bin lira mazot parası, ekini kaldırmak için biçerdöver masrafı ayrı, hepsi toplandığında 25 bin lira maliyet.”
“30 dönümden ne kadar buğday alabilirsin?”…
“Taş çatlasa 5 ton.”
“”Buğdayın tonu kaç lira?”…
“Şu anda 5 bin lira.”
“Hadi olsun 6 bin lira”…
“Etse etse 30 bin lira.”
“Kaç ay emek veriyorsun?”…
“12 ay.”
“Peki sonuç?”…
“Sonuç hüsran.”
Devam etti…
“Vallahi hüsran abey, hiçbir şey yok yani, sonuçta ne olur abey, 5 bin lira için 12 ay bekleyeceğiz?”
“Seneye ne olur?”…
“Seneye hiç ekemeyiz?”
“Millet ne yapar?”…
“Aç kalan aç kalır.”
Not: Sohbetimiz sürdü…
Dert küpü doldu doldu taştı.
Çiftçi Memed’in yaptığı maliyet hesabının eksik olduğunu söylemeye dilim varmadı, tarla kendisinin dahi olsa bir “kira” ederi olduğunu, ektiği tohum kendisinin dahi olsa bir bedeli olduğunu, çoluk çocuk kendisi çalışsa dahi işçilik gideri olduğunu, üstüne, ilaç, tarlaya ulaşım, depolama, yeme içme, vesaire vesaire maliyetleri olduğunu açık etmedim…
Varsın 12 ay sonunda 5 bin lira kar ettiğini düşünsün.
Tarlayı gösterdi, ekin boyunun mevsim itibarıyla 60 santimetre civarı olması gerekirken 20 santimetre boyunda kaldığını keder içinde anlattı, çaresizdi.
Nedenini sorduk…
“Çiftçinin yüzde 99’u gübre atamadı, ekin büyümedi” dedi.
Çevre arazilerde de ekin boyunun kısalığı doğruluyordu sözlerini Çiftçi Memed’in…
Gübre, altın kıymetinde, gübre atan da ancak “koklatıyor” toprağa.
Ekin sapının kısa olması, tane verimi yanısıra bir diğer darboğazın işaretçisi, saman çıkmaz, hayvancılık sektörü dara girer…
İş, ithal samana düşer.
Çiftçi Memed “köyden şehre göç” etmenin de çare olmadığının farkında…
“Eskiden köyden şehre gidenlere uslular derdi ki ‘Şehirde iş bulamazsan bulaşık yıkar karnını doyurursun’, ama şimdi bulaşık makinesi çıktı, o da bitti. Şimdi karın doyurma imkanı yok.”
Bilim dünyasına tez konusu olacak tespit…
“Bulaşık makinesinin köyden şehre göçü önlemedeki etkisi.”
Gelmekte olan sadece “gıda krizi” değil, çok daha ötesinde, “sosyal” bir deprem gümbür gümbür geliyor…
“Aç kalan aç kalır.”
MUSTAFA AFACAN