Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu İl Başkanı Hikmet Erbilgin, Soma’daki maden faciasının davasından çıkan sonucu sert bir şekilde eleştirdi ve alınan kararların insan hayatını hiçe saymak olarak değerlendirdi.
Cumhuriyet tarihinin en büyük maden kazası olarak kayıtlara geçen ve 301 madenciye mezar olan Soma’daki maden kazasıyla ilgili olarak, sanıklardan 37’sine beraat, 4 sanığa ise bilinçli taksirli (ihmal) ölüme sebep olmaktan 15 yıl ila 22 yıl arasında değişen cezaların verildiğini hatırlatan CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak takipçisi olacağımız bu kararın yüksek yargı mercilerince bozulması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Verilen kararlara hukuki hata demenin bile yeterli olmadığını ifade eden ve yaşananları skandal olarak değerlendiren Hikmet Erbilgin, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Öncelikle belirtmek istediğimiz husus insan hayatına karşı işlenen suçlarda her bir can kaybının ayrı suç olduğu zincirleme suçluluk hükümlerinin geçerli olmadığını, yargılamayı gerçekleştiren yargıçların bilmemesinin imkansız olduğunu düşünüyoruz. Suç kasıtlı olsun ya da olmasın can kaybı kadar suç vardır. Verilen cezalar şehit sayısı yani 301 kez uygulanmalıdır. Oysa ki sayın mahkeme sadece 1 şehit varmış gibi bir tutuma girmiş ve gerek hukuk otoriteleri ve gerekse kamuoyu vicdanınca kabulü mümkün olmayan bir skandala imza atmıştır. Madencilik mevzuatında hayat odaları bir zorunluluktur. Yeraltı madenlerinde her bir vardiyada hayat odalarının kapasitesi kadar madenci çalıştırılabilir. Kapasitenin üzerinde madenci yeraltına indirilmiş ise artık orada ihmalden yani taksirden bahsedilemez ve olası kast hükümleri uygulanmak zorundadır. Çünkü insan hayatı değil paranın daha değerli olduğu ve işverenin ölüm sonucu istememekle beraber ölüm sonucu doğsa da çok önemli değil şeklinde bir tavır takındığı ve ceza hukuk tabiri ile saikinin ölüm sonucunu engellememek olduğu ve bu durumun da taksir sınırlarını aştığı ancak doğrudan kast düzeyine de ulaşmayacağından olası kast sayılacağını da yargılamayı yapan yargıçların bilmemesine ihtimal bulunmamaktadır. Şayet hayat odalarının kapasitesi kadar işçi yeraltına gönderilmiş ancak yine de kaza gerçekleşmiş ve can kaybı olmuş olsa idi o takdirde bilinçli taksir hükümleri uygulanabilirdi. Ancak Soma’da ne oldu? Her şey kamuoyunun gözü önünde gerçekleşti. Kazadan ambulans koltuğunun kirlenmemesini düşünecek kadar erdemli insanlarımız sağ kurtuldu. Ancak sağ kurtulanlar hayat odalarına sığınarak kurtuldular. 301 vatandaşımız ise hayat odaları yetersiz olduğu için şehit oldu. Demek ki işveren hayat odalarının kapasitesinden çok fazla işçiyi aynı vardiyada yeraltına indirdi. Bu çok açık. O halde hukuk eksik ve yanlı uygulanmış ve 37 beraat ve günah keçisi olarak seçilen sadece 4 sanığa verilebilecek en alt ceza tercih edilmiştir. Bu durum nedeniyle ana muhalefet partisi olarak şehit madenci ailelerinin acılarını kendi acımız gibi hissediyoruz. Bu, adil olmayan yargının nelere mal olabileceğinin acı bilançosudur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 4 yıl sonra gelen bu adaletsiz kararı hukuk tarihimizde bir yüz karası olarak görüyoruz ve yüksek yargı mercilerinden bozulmadığı takdirde Türk yargı makamlarının uluslararası yargı mercileri önünde çok zor duruma düşeceği aşikardır. Bu kararı tüm dünya duymuş ve izlemiştir. Olağan olmayan hukuka açıkça aykırı olan bu kararın kaldırılması ve daha fazla sorumlunun daha ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir. Adil yargı hepimizin ortak ihtiyacıdır. Kararın peşini bırakmayacağımız bilinmelidir. Şehit madencilere ebedi istirahatlarında Allah’tan rahmet, yakınlarına sonsuz sabırlar diliyoruz.”