CHP İl Parti Sözcüsü Eda Büyükdemirci, Bartın Amasra’daki maden faciasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Enerji Bakanı istifa etmedikçe ya da popüler ismiyle görevden affını talep etmedikçe her laf boş laftır” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi İl Sözcüsü Eda Büyükdemirci, Bartın Amasra’daki maden faciasına ihmallerin yol açtığını belirterek, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı’nı istifaya davet ettiklerini duyurdu.
14 Ekim akşamı yaşanan acı olayın yüreklere kor gibi düştüğünü ifade eden Eda Büyükdemirci, “Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ait, Amasra’daki bir kömür madenindeki patlama, ülkemizi derinden sarstı. 41 maden emekçimiz yaşamını kaybetti. 11 maden emekçimiz de yaralandı. Yaralılarımızın bir kısmının durumu ağır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, yitirdiğimiz maden işçilerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve tüm halkımıza baş sağlığı diliyoruz. Şimdi kulağımız yaralı madencilerimizden gelecek ve şu zor günlerde en azından bizlere teselli olacak güzel haberlerde. Yaralı emekçilerimize tez elden şifa dileklerimizi iletiyoruz” dedi.
Kederleri kadar öfkelerinin de büyük olduğunu ifade eden Eda Büyükdemirci, açıklamasında şunları ifade etti:
“Bizler bu halkın emekçilerine reva görülen, hiçbir sorumluluk üstlenmeden kader, fıtrat denilerek halkın karşısında işçi ölümlerini normalleştiren dili de, anlayışı da reddediyoruz. Bu halkın, yeraltında gün ışığı görmeden para kazanan emekçilerinin canı, 1000 odalı saraylarda yaşayanların canlarından daha az değerli değildir. Bilakis, emek hayata anlam katan en yüce değerdir. Sadece 2019-2021 döneminde 189 maden işçisi hayatını kaybetmişken, 41 canımıza “Soma’da 3 günde ulaşmıştık, şimdi 24 saatten kısa sürede ulaştık hamdolsun” diyenlerle bu halkın kader birliği de gönül birliği de kalmamıştır. Tümüyle halkın acılarından, duygularından kopmuş bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir madendeki riski ölçmek insanlığın yüzyıllardır yapabildiği bir şey. Kaldı ki bunu Sayıştay’da yapmış ve 2019 yılında hazırladığı Denetim Raporunda madende üretimi olumsuz etkileyen etkenleri tek tek saymış ve riskleri belirtmiş. Sayıştay görevini yapmış. Peki Enerji Bakanı bu uyarı ve öneriler için ne yaptı? Sadece 24 gün önce ziyaret edip, fotoğraf verdiği işletmede bu rapor hakkında neler yapıldığını sordu mu? Enerji Bakanı ailelerin yüzüne nasıl bakabiliyor? Enerji Bakanı istifa etmedikçe ya da popüler ismiyle görevden affını talep etmedikçe her laf boş laftır.”
Basın ve ifade özgürlüğünün de çıkarılan yasayla yok edildiğini söyleyen Eda Büyükdemirci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizler bir yandan yitirdiğimiz canların hesabını sorabilmek adına gerçeğe ulaşmaya ve bu gerçeği halkla paylaşmaya çalışırken; öte yandan geçen hafta meclisten geçen sansür yasası halkın tepesinde adeta bir kılıç gibi sallanmakta. Halktan ve hakikatten korkan iktidar, halkın haber alma hakkını gasp edecek “Dezenformasyon” gibi süslü kelimelerin ardına gizlediği “Sansür Yasasını” meclisten geçirdi. Tümüyle muğlak ifadelerle doldurulmuş, iktidarın hakikati kontrol etme arzusuna hizmet edecek bu yasa ile birlikte basın ve ifade özgürlüğü yok edilmeye çalışılıyor. İktidar eliyle atanmış bir kurul tarafından gerçek ve yalan haberin belirlenmesi beklenebilir mi ? Demokrasinin vazgeçilmezlerinden olan kuvvetler ayrılığı ilkesinde, yasama, yürütme ve yargının yanı sıra dördüncü kuvvet basındır. Basının özgür ve bağımsız olmadığı bir ortamda halkın sesi kısılmıştır. İşte seçime adım adım yaklaştığımız şu günlerde, sansür yasası ile amaçlanan tam da budur. Halkın sesini kısmaktır. İstibdat bu topraklarda daha önce de denenmiş ancak başarılı olamamıştır. Yüzyıl önceki rüyaları canlandırmak isteyenler bilmelidir ki; bu halk yasakla, sansürle, baskıyla zapturapt altına alabileceğiniz bir halk değildir. “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diyenler her devirde var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Yitirdiklerimizin acılarını unutmayacak ve hesap soracağız. Halkın sesi kısılmak istendikçe biz daha çok ses çıkartacağız. Onurlu, eşit, hür bir geleceği hep birlikte inşa edeceğiz.”