CHP Kadın Kolları Genel Merkezinin Türkiye genelinde başlatmış olduğu “Yaşam Hak” projesi kapsamında dün Kastamonu’ya gelen Genel Başkan Aylin Nazlıaka, Kastamonu Barosu ile protokol imzaladı.
Nazlıaka, “Şiddet mağduru kadınlara ve istismara uğrayan çocuklara fayda yaratma noktasında Baro’yla işbirliği yapacağımız için çok heyecanlıyız” derken, Baro Başkanı Av. Özgür Demir ise Baro’nun bu konuda zaten duyarlı olduğunu ve CHP tarafından getirilen protokolü bu kapsamda ele aldıklarını belirtti ve “Baro içi siyaset gözetmedik. Her partiden, hatta parti dağılımımız dengelidir. Bizim sahiplenişimizi hiçbir üyemiz yadırgamadı. Hiçbir zaman ne AK Parti, ne MHP, ne CHP dedik. İnsan hakları temelinde yer aldığımız için bu yadırganmadı. Burada siyaset yok, hukuk vicdanı var” diye konuştu.
CHP Kadın Kolları Genel Merkezinin Türkiye genelinde başlatmış olduğu “Yaşam Hak” projesi kapsamında dün Kastamonu’ya gelen Genel Başkan Aylin Nazlıaka, Kastamonu Barosu ile protokol imzaladı.
Protokol imza törenine Baro Başkanı Av. Özgür Demir ve Yönetimi, CHP PM Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, CHP Kadın Kolları MYK Üyeleri Armağan Akyüz, Aliye Ersever ve Merve Kır, Kastamonu CHP Milletvekili ve Parti Meclis Üyesi Hasan Baltacı ve eşi Av. Güneş Demirkıran Baltacı, CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, CHP Merkez İlçe Başkanı İlke Karabacak, CHP Kadın Kolları Başkanı Gülcan Topalşabanoğlu katıldı.
CHP PM Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, 5 Aralık’ta faaliyete geçen “YaşamHak” projesi çerçevesinde yapılan çalışmalara ilişkin açıklamada bulundu.
Aylin Nazlıaka
Aylin Nazlıaka, imza töreninde yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Biz bu projeyle aslında içinde bulunduğumuz kritik dönemde şiddet mağduru kadınlara ve istismara uğrayan çocuklara fayda yaratma noktasında Baro’yla işbirliği yapacağımız için çok heyecanlıyız. ‘YaşamHak’ adına bir projeyi 5 Aralık’ta hayata geçirdik. Bu tarih, kadının seçme hakkına sahip olmasının 86’ncı yıl dönümüydü ve Sayın Genel Başkanımızla birlikte bu projeyi hayata geçirdiğimizde, İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle ilgili en ufak bir tartışma dahi yoktu. Ama içinde bulunduğumuz dönemde bu proje çok daha gereklilik haline dönüştü. İstanbul Sözleşmesi’nde şartlarında birisidir aslında bu. Bir çağrı merkezi kurmak, 7/24 şiddet mağdurlarına hizmet sunmak.
Biz de bu amaçla genel merkezimizde bir çağrı merkezi kurduk. Çağrı Merkezi’nde üniversite mezunu olan arkadaşlarımızı özel bir eğitimden geçirdik. Her hafta düzenli olarak eğitim alıyorlar. Aynı zamanda her ilde barolarla birlikte yaptığımız işbirlikleri çerçevesinde ücretsiz hukuki destek hizmeti sunuyoruz.
Yine Türk Psikolojik Rehberlik Danışmanlık Derneği’yle yaptığımız protokol çerçevesinde ücretsiz psikolojik danışmanlık hizmeti sunuyoruz. Daha fazla kadına, daha fazla çocuğa ulaşmayı amaçlıyoruz.
Gerçekten de görüyoruz ki, elimizi uzattığımız her kadın bize sıkı sıkı tutunuyor. Ne yazık ki bu ülkede kadına ve çocuğa yönelik olarak, yeni hak kazanmayı bırakın, var olan hakların her geçen gün kaybedildiği bir dönemden geçiyoruz. AKP İktidarı ne yazık ki sürekli olarak önümüze ısıtıp ısıtıp TCK 103, yani çocuğa yönelik cinsel istismarın affına yönelik olan bir hukuki değişikliği getirmeye çalışıyor. Burada tabii kadın hareketinin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin keza muhalefet partilerinin direnişi sayesinde geri adım atılıyor. Ancak, özellikle son yargı paketinde yapılan değişikle birlikte TCK 103’ün de tehdit altında olduğuna dair endişelerimiz daha da artmış durumda. Umuyor ve inanıyoruz ki; Cumhuriyet Halk Partisi ilk seçimlerde dostlarıyla birlikte iktidara gelecek ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında kadınlar ve çocuklar, bu ülkede en ufak bir güvenlik açığı olmaksızın kendilerini güven içinde hissederek yaşamlarını sürdürebilecekler. İktidara gelir gelmez de İstanbul Sözleşmesini tekrar uygulamaya geçireceğiz. Şu anda aslında İstanbul Sözleşmesinin ilgili maddesi yürürlükte. Sadece uygulamadan vazgeçilmiş durumda. Sözleşme imzalanmış konumdayken de AKP iktidarı döneminde uygulanmıyordu ve sürekli bize diyorlardı ki; ‘Sözleşme var ama kadınlar hala şiddet görüyor’ siz uygulamadığınız takdirde tabiki kadınlar şiddet görmeye devam edecek. Dolayısıyla iktidarımızın ilk bir haftasında sözleşmeyi derhal yürürlüğe sokacağız. Bu süreci ilmek ilmek ören arkadaşlarımıza ve Kastamonu baromuza teşekkür ediyorum.”
Özgür Demir
Baro Başkanı Av. Özgür Demir de düşüncelerini şöyle dile getirdi:
“Bu projeden aslında Baromuz yararlanmakta. Çok sade bir protokol. Kadın ve çocuğa karşı şiddeti engelleme amacında olan bir protokol. Bu protokolün Baro’ya yüklediği yükümlülük, YaşamHak projesinde görev alan ekibin, çağrı merkezinin yönlendirmesi sonucunda şiddete uğrayan, şiddete uğrama ihtimali bulunan kadın ve çocuğa, hukuksal destek ve adli yardım hizmetiyle ilgili bir kanal oluşturmak. Barolar, halkın avukatıdır. Bu bağlamda Baromuz, hali hazırda üzerine düşeni bugüne kadar yapmaktaydı, ancak YaşamHak projesine dahil olmamızla, Baro’nun bu işlevini daha kolay yerine getirebileceğine inanıyorum. Biz bu projeyi duyduğumuz heyecanlandık. Barolar, genel kurullarını uzun bir süre yapamadı. Uzun aylar sonra yapabildik. Burada proje kapsamında görev alacak avukat meslektaşlarımın da işlerini yüz akıyla en güzel şekilde yapacağına ve kadına çocuğa karşı yönelen şiddeti engellemeye yönelik bir reaksiyon geliştireceğine inanıyorum. Kastamonu Barosu, gelenekleri olan 100 yılı aşkın bir tarihi olan baro. Bu anlamda da insan hakları söz konusu olduğunda da, tüm organlarıyla tüm uzuvlarıyla harekete geçti. Son üç yıldır, kadın ve çocukları konusunda işler hale geldik. İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkabilen barolardan birisi olabildik. Baro içi siyaset gözetmedik. Her partiden, hatta parti dağılımımız dengelidir. Ama bizim sahiplenişimizi hiç biri yadırgamadı. Hiç bir zaman ne AK Parti, ne MHP, ne CHP dedik. İnsan hakları temelinde yer aldığımız için bu yadırganmadı. Burada siyaset yok, hukuk vicdanı var.”
Hasan Baltacı
Protokol imza töreninde son konuşmayı yapan Milletvekili Hasan Baltacı ise şunları söyledi:
“Bir ülkeyi ayakta tutacak en önemli değerin güven olduğunu düşünüyorum. O ülkede de güvene ihtiyacı olan iki kesim var; birisi kadınlar birisi de çocuklar. Kadın ve çocukların kendilerini güvende hissettiği bir toplumun kalkınmaması için önünde hiç bir engelin olmadığını düşünüyorum. Projemiz çok kıymetli. Mutluyum. Kastamonu Barosu’nun avukatlarını yakından tanıyorum. Bu konuda son derece duyarlılar. Daha önce yaşanan bazı olaylarda da destek oldular. İnşallah, ihtiyacımız kalmaz.”
Konuşmaların ardından “YaşamHak” projesi protokol imza töreni yapıldı.
Cengiz MUHZİROĞLU