- “Darbenin her türlüsüne karşıyız”
CHP İl Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Özlem Eylem Kurt, emekli amirallerin bildirisi üzerine “darbe ve vesayet” tamtamları çalınmaya başlandığını söyledi ve “Tüm bu organize işler, işsizlikten, yoksulluktan, salgından bunalmış milletin, gerçek gündemini karartmak için yapılıyor” dedi.
Parti olarak tavırlarının açık ve net olduğunu, darbenin her türlüsüne karşı olduklarını belirten Özlem Eylem Kurt, “Postalla yapılan darbeye de karşıyız. Mokasenle yapılan darbeye de karşıyız. Milletimizin hakkının, hukukunun her zaman yanında olacağız. Milli iradenin daima savunucusu olacağız” ifadesini kullandı.
Emekli amirallerin yayınladığı bildiri ve sonrasında yaşananlar ülke gündeminin tepesine otururken, CHP Kastamonu Teşkilatı bu konuyla ilgili görüşünü Ekonomi Politikalarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Özlem Eylem Kurt’un yaptığı açıklamayla dile getirdi, gerçek gündemin karartılmaya çalışıldığını savundu.
Kurt, açıklamasında şöyle dedi:
“Erdoğan Hükümeti, hafta sonu, birkaç emekli amiralin yaptığı açıklamadan sonra, darbe ve vesayet tamtamlarını çalmaya başladı. Şablon bir retorik, kalemşorları aracılığıyla basın yayın organlarında okunuyor, konuşuluyor. Kamu kurumlarının internet sitelerine konuyor. Tüm bu organize işler, işsizlikten, yoksulluktan, salgından bunalmış milletin, gerçek gündemini karartmak için yapılıyor.
Türkiye’de ‘darbe olmasın’ istiyorsanız, emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden korkacaksınız, çekineceksiniz. Bu ülke emekli olan, fikrini ve tecrübesini, ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmedi. Bu ülke ne çektiyse, Sarayın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpaslarla soktuğu, mensubiyeti başka yerlere ait olan generallerden çekti. Ve bugün bir tarikat gitti, onun yerine diğerleri geldi.
Bu çağda demokrasiyle yönetilmek, bir ülkenin en büyük onurudur. Ancak tek adam vesayet rejiminin, düğmesine basıldıktan sonra gördük ki, millet iradesine darbe sadece asker postalıyla yapılmaz. Millet iradesi mokasenle de ayaklar altına alınır. Millet iradesine darbe, 2015’te 7 Haziran Seçim sonuçlarını tanımayarak, ardından milletin güvenlik endişelerini kaşıyıp, seçimleri tekrarlatarak da olur. Millet iradesine darbe, bir önceki seçimde, halkın yüzde 49,5’inin oyunu almış bir başbakanı, ince bir saray darbesiyle istifaya zorlayarak da olur. Millet iradesine darbe, tek adam vesayet rejimine geçebilmek için, sarıklı darbecilerin bombaladığı Gazi Meclisi, 20 Temmuz’da OHAL ilan edip, devre dışı bırakarak da olur. Millet iradesine darbe; OHAL koşullarında referandum yapıp, bir de üstüne mühürsüz oyları seçim devam ederkengeçerli sayarak da olur. Millet iradesine darbe; 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimlerinde kaybettiği seçimi, mızıkçılık yaparak, yandaşı hâkimler eliyle tekrarlatmakla da olur. Millet iradesine darbe, Meclis’ten oybirliğiyle geçen bir uluslararası sözleşmeden ülkeyi tek bir imzayla çıkararak da olur. Millet iradesine darbe; TBMM’de reddedilen bir yasa teklifini, Meclis’in Kayyum Başkanı’na iç tüzüğü çiğneterek, yeniden genel kurula getirterek de olur. Millet iradesine yapılan bu darbelerin hiçbiri, asker postalıyla yapılmamıştır.”
“MONTRÖ SÖZLEŞMESİNDEN ÇIKILMASIN DİYENLERE GÖZDAĞI”
Cumhuriyet Halk Partisi olarak darbelere karşı tavırlarının son derece net olduğunu belirten ve “Bunu tarih ve millet huzurunda bir kez daha buradan ilan ediyoruz: Biz darbenin her türlüsüne karşıyız. Postalla yapılan darbeye de karşıyız. Mokasenle yapılan darbeye de karşıyız. Milletimizin hakkının, hukukunun her zaman yanında olacağız. Milli iradenin daima savunucusu olacağız” diyen CHP İl Başkan Yardımcısı, şöyle devam etti:
“Yaşanan komedi, sadece Sayın Erdoğan Hükümetinin çaresizliğinin koltuğunu korumak için, yaptığı şımarıklıkların bir başka tezahürü değildir. Bu aynı zamanda, Meclis’in Kayyum Başkanının önce ifşa ettiği, bizim şiddetle karşı çıktığımız Montrö tartışmasında, ‘Montrö Sözleşmesi’nden çıkılmasın’ diyenlere bir gözdağıdır. Kanal İstanbul üzerinden okyanus ötesine göz kırpmaktır. Bu oyuncular koltukları için bu ülkenin bekasını ve toprak bütünlüğünü tartışmaya açmak isteyebilir. Ama milletimiz buna izin vermeyecektir. Milletimiz herkesi yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla görüyor. Herkesin notunu veriyor.”
“BOĞULMAK İSTENEN ÜLKENİN GELECEĞİ”
Açıklamasını, “Zalimin zulmü sadece kadınların, çocukların nefesini kesmiyor. Bu ülkenin geleceği gençlerimizin de boğazını sıkıyor, nefesini kesiyor” diye sürdüren ve Boğaziçi Üniversiteli öğrencilere polis müdahalesi sırasında çekilen görüntülere işaret ederek, “Gırtlağına basılanlar bu milletin çocukları. Burada boğulmak istenen ülkemizin geleceği” diyen Kurt, ülkenin geleceğinin kime emanet edileceği sorusunu yöneltip, “Pudra şekeri çekenlere mi, Boğaziçili gençlere mi emanet edilecek?” dedi ve Erdoğan’ın ülkenin iyi yetişmiş gençlerinin karşısında olduğunu öne sürdükten sonra açıklamasını şöyle sürdürdü:
“MUTFAKTAKİ YANGIN PARTİLİ AYRIMI YAPMAZ”
“Erdoğan, ‘Ağaca su vermek adalet, dikene su vermek zulümdür’ diyordu. Değirmenin suyu sonuna kadar, o dikenleri sulamak için akıtılıyor. Ülkenin tüm suları, kaynakları da yandaşlara akınca, milletingencecik fidanları, suyla buluşamadan kavrulup, kuruyor. İşte bu, zulmün dik alasıdır.
Hazreti Mevlana’ya göre; ‘Zalim, üzerine düşen görevi ve yükümlülüğü yerine getiremeyendir.’ 19 yıldır iktidar olup da, bu ülkede 10 milyon 287 bin yurttaşımız halen işsizse, son iki yılda 1 milyon 926 bin çalışanımız işini kaybetmişse, her 100 işsizden 27’si üniversite mezunuysa ve bu memleketin en değerli varlığı olan her dört gençten biri işsizse, demek ki Erdoğan Şahsım Hükümeti; üzerine düşen görevi yapmamıştır, yapamamıştır.Enflasyon rakamlarıyla, milyonlarca işçinin, emekçinin hakkını gasp ediyor. Ama milletimiz her şeyin farkında. Yapılan anketlerde milletimizin yarısı, ‘Mutfaktaki enflasyon öyle 3-5 falan değil yüzde 40’ın üzerinde’ diyor. Yüzde 40 nerede, 15 – 16 nerede? Halkın cebi yalan söylemez. Mutfaktaki yangın partili ayrımı yapmaz. Türkiye’deki herkes ‘Yandım Allah’ diye
bağırıyor. Bugün CHP’lisi, AK Partilisi, İyi Partilisi, MHP’lisi, hepsi çok kötü durumda…”