İlimizde kurumlar vergisinde ilk 100’e giren küçük, orta ve büyük boy şirketlerin yaklaşık 25’i sanayi sektöründe, diğer 75’i ise inşaat başta olmak üzere hizmet ve ticaret alanlarında faaliyet gösteriyor…
Gerek barındırdığımız hammadde gerekse fikri sermaye ile yoğun olarak üretime yönelmedikten sonra vilayetimizin geleceği pek parlak görünmüyor açık söyleyeyim.
İl ekonomisi ile ülke ekonomisinin işleyiş yasaları birbirinden pek farklı değil sonuç itibariyle, eldeki hammadde yahut çıkarılan icat mamule dönüştürülüp ekonomiye kazandırılacak, bu sayede yaratılan katma değer ile ekonominin çarkları dönecek…
Kurumlar vergisi ilk 100 tablosu, ilimizin mevcut haliyle bu çarkı ancak çeyrek oranda çevirebildiğini gösteriyor.
Enerjisini üretimden almayan, özel sektörün il dışından para çekemediği, kendi içinde dönen bir ekonomi ile bir vilayet ne oranda kalkınabilir peki?…
Ekonomik yönden kalkınmamış bir ilde sosyal hayat ne oranda gelişir ya?
Ekonomik altyapının olmadığı yerde…
Kültürel üstyapıdan söz edilebilir mi?
İlimizde kurumlar vergisinde ilk sırada yer alan Etibakır’ın ödeyeceği verginin, ilimizin toplam kurumlar vergisi tahakkukunun yaklaşık yüzde 40’ına karşılık gelmesi ise…
İlimizde dönen ekonominin boyutunu görebilmemiz açısından diğer bir son derece anlamlı veri olsa gerek.
İlimizin mevcuttaki üretim ve ticaret sektörleri arasındaki oranıyla sağlıklı ve varlıklı bir geleceğe yürümesi pek olası gibi gözükmüyor…
Uçağın yönünü ters istikamete çevirmemiz lazım ki, çakılmayalım burun üstü.
Bunun için de epey bi kafa patlatmak, veri analizi yapmak lazım…
Hiç hazzetmediğimiz ve alışık olmadığımız işler yani.
Not 1: “Haberi Nasrullah Meydanı’nda alacaksın” der eskiler, mikro kozmos gibidir adeta o el kadar meydan, az bi antenleri açtın mı şehrimizde ne olup bittiğinin fotoğrafını kabak gibi karşında bulursun o dakka…
Geçtiğimiz akşamüstü sırtımı tam bi ağacın gölgesine vermiş şehrimi anlamaya çalışırken rast gitti, laf lafı açtı, işin ehilleri der ki, gerek kurumsal gerekse bireysel kredilerde takip oranı geçtiğimiz yılın bu aylarına göre ilimizde yüzde 30-40 oranında artmış haberiniz olsun.
Çapı küçük firma veya büyük firma yahut ezelden beri varlıklı ya da yoksul vatandaş fark etmeksizin ilimizde bıçağın gırtlağa dayandığına dair tespiti duyunca afalladım birden…
Daha doğrusu bu kadarını beklemiyordum.
Siyasi spekülasyonlara meydan vermemek için, sıkışıklığın son birkaç ayın eseri olmadığının belirtildiğinin altını özellikle çizmeliyim…
Son birkaç yıldır görünen köye varmışız nihayet.
Ülke gündemi seçimle koalisyonla, siyasilerimiz burunlarından kıl aldırmamakla meşgullerken…
Gerçek Kastamonu gündemi bu işte.
Bi alamet yaklaşıyor…
Umarım teğet geçer.