İnanmakta güçlük çekiyor insan okudukları karşısında. Zamanında kendi ismiyle bir bankaya dâhi sahip olan Kastamonu, şimdi bazı bölge müdürlüklerini bile elinde tutamaz duruma geldi zira.
Önceden neredeyse başkenti sayılacağı ürünlerin üretiminde, şimdi takipçi konumunda. Kenevir, yani kendir örneğin.
Samsun, üniversitesinin de desteğiyle bayrağı eline almış durumda. Yetmezmiş gibi Yozgat’tan da ciddi bir atak geldi aynı konuda. Kendirciye kendir satma, kendir dersiverme durumu yani. Ki Samsun, kenevir yetiştiren bölgeler arasında ancak kendine üçüncü sırada yer bulabiliyordu kendirin kendir olduğu zamanlarda. Başı kim çekiyordu dersiniz? Taşköprü, evet.
Bir haber yayımladık dün gazetemizde. Haberde geçen bir cümleyi aynen aktarmak istiyorum sizlere: “Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun olarak kullanılmasını sağlamak istiyoruz. Kenevir, dünyada çok yaygın olarak kullanılan bir bitki. İnşallah Türkiye’de de yaygınlaşmasına vesile oluruz.”
Bizi bilemiyorum ancak, Samsun epey yol kat etti kenevir konusunda. “Darısı bizim de başımıza” diyelim ve Taşköprü’de bu konuda atılmaya başlandığı, protokol imzalandığı açıklanan yatırım adımının “ciddi” sonuç vermesini umalım / bekleyelim…
***
Asıl konumuz olan “Zamanında bankaya sahip olan” cümlesini açacağım şimdi size. Çok değerli hocam Mustafa Eski’nin “İmparatorluktan Cumhuriyete Kastamonu Ekonomisi” kitabından alıntılayacağım okuyacağınız cümleleri:
“(…) Anadolu’da bir banka kurmak, onu ayakta tutabilmek diğer şirketlerden farklıdır. Kastamonu’nun aydın insanları 1929 yılında bir banka kurmaya karar vermişlerdir. Bilindiği üzere 1929’da dünyamız ağır bir ekonomik buhran yaşamıştır. Buna rağmen müteşebbis insanlar Cumhuriyet ruhu içinde heyecanla çalışmışlardır. Bankanın kuruluşu yerel basın da memnuniyetle karşılanmıştır. (…)
Banka ile ilgili esas sözleşme 3 Aralık 1929 tarihinde Ankara ikinci noterliği tarafından onaylanmıştır. Daha sonra Bakanlar kurulunun 11.12.1929 tarihli toplantısında görüşülmüş ve kabul edilmiştir. Bankanın 109 maddeden ibaret olan esas mukavelenamesi Kastamonu Gazetesi’nde yayınlanmıştır. Birinci maddede bir anonim şirket kurulduğu, ikinci maddede kurucuların adları, üçüncü maddede şirketin unvanı (Kastamonu Bankası Türk Anonim Şirketi), dördüncü maddede çalışma sahaları belirtilmiştir. Bu maddeye göre banka ticaret ve sanat erbabını ehven şartlarda kısa ve uzun vadeli borç verme, ticaret, ziraat ve sanayi sahalarında bankacılık hizmeti sunmak amacıyla kurulmuştur. Altıncı maddede şirketin süresi 30 yıl olarak belirtilmiştir. (…)
(…)Bankanın kuruluşuna olumsuz bakanlar da olmuştur. Kastamonu Gazetesi’ndeki bir haberde kurucuların çok çalıştıkları belirtilmiş ve “olmaz olmaz diyenler kendilerinde yaşamak kudretini görmeyenlerdir” demek suretiyle bu kişilere cevap verilmiştir. Yine bir başka yazıda bankanın kuruluş amacı açıklanmış ve küçük sermayeli bankaların yaşamadığı endişesinin yersiz olduğu, halkın bu müesseseye sahip çıkacağı ifade edilmiş ve “Milli endişeleri güzel ve samimi niyetlerle doğan Kastamonu Bankası, halkın, köylünün, aziz Kastamonuların ellerinde yükselecektir” denilmiştir. (…)
(…)Kastamonu bankası esnafa ve tüccara borç vermiş ve özellikle bu insanların tefecilerin eline düşmesini önlemiştir. Bu şekliyle bile banka önemli bir hizmet göstermiştir. (…)
(…) Bankanın daha sonraki yıllarına ait faaliyetlerinin nasıl seyrettiği konusunda yeterli bilgimiz yoktur. Ancak hissedarlar 13 Mart 1938 tarihinde toplanmışlar, sermayeyi çoğaltarak sanayi işlerinde kullanma konusunda karar almışlardır. Bu arada kendir fabrikası işinin ele alınması da görüşülmüştür. Bu konuda etütler bile yaptırılmıştır. Ne var ki bu güzel kararlar uygulanamamıştır. Faizlerin %8.5’e düşmesi ve masrafların karşılanmayışı gibi çok basit ve bugün bizim asla affedemeyeceğimiz gerekçelerle bankanın kapatılması kararlaştırılmış, vilayetin ekonomi tarihindeki en büyük yanlışlığı da işte o zaman yapılmıştır. (…)
(…)Kastamonu ülkemizin en fazla kendir üreten bir bölgesidir. Banka o günlerde kendir fabrikası işine el atmış olsaydı, kendir sanayi daha o yıllarda canlanacak ve üreticiler para kazanacaktı. Bunun yanında sanayi işine giren banka hem hayırlı bir işe destek olacak hem de para kazanıp güçlenecekti. Sanayi sahasına el atan bankaların daha sonraki yıllarda çok güçlendikleri herkesçe bilinen bir gerçektir. Bundan dolayı 1938 yılında Kastamonu açısında tarihi bir fırsat kaçırılmıştır. (…)
(…) Bazı iyi niyetli ve uzağı gören hissedarlar ile basın mensupları bankanın sanayi ve elektrik işine yönelmesini istemişlerdir. Buna karşılık dar görüşü ve rizikoyu sevmeyen ortakların hisse paralarını almayı tercih etmeleri üzerine ne üzücüdür ki banka kapanmıştır. Bu kararı verenler Kastamonu’da şirket kurma fikrini de gerçekten öldürmüşlerdir. Oysaki direnç gösterip az kara razı olsalardı ve nihayet sanayi ile elektrik işine girselerdi bugün Kastamonu çok daha farklı olurdu. (…)”
- ••
Eskiden bankası olan, esnafı, tüccarı tefecinin elinden kurtaran Kastamonu, bu ivmesini koruyabilmiş olsa çok daha farklı bir noktada olurdu kuşkusuz.
Gözde MINIK