Zafer Partisi İl Başkanı, canlı yayında gündemi değerlendirdi
Zafer Partisi’nin, ülkeyi derin krizlerden kurtaracak radikal kararları alabilecek bir anlayışa olan ihtiyaca karşılık kurulduğunu belirten İl Başkanı Özcan Büyükşen, Atatürk çizgisinde, Türk milliyetçiliğine sahip bir parti olduklarını söyledi.
TV366’da Emin Eğri’nin sorularını yanıtlayan Büyükşen, gündemdeki arsa konusundaki görüşlerini dile getirirken, Vidinlioğlu’nu ihale iptal kararıyla ilgili olarak Erbilgin’i gerekçe göstermekle, Erbilgin’i ise siyasi şov yapmakla eleştirdi.
Genel durumu, “Sistemli yolsuzluk, talan, düşük kur, sıcak para ile dışa dayalı ekonomi modeli ülkeyi İMF’ye el açmaktan daha kötü bir noktaya getirdi” diye değerlendiren Büyükşen, “Sığınmacılar kalacak demek, Türkiye’yi göz göre göre ateşe atmaktır” dedi.
Kastamonu’nun kanalı TV366’nın yeni programı ‘Emin Eğri İle Siyaset Meydanı’ programının ilk konuğu Zafer Partisi Kastamonu Kurucu İl Başkanı Özcan Büyükşen oldu.
Gazeteci Emin Eğri’nin sorularını yanıtlayan Özcan Büyükşen, “Ülkemiz derin krizler yaşıyor. Bu derin krizleri Türkiye’nin ve Türk milletinin aşabilmesi için Türk milletini çıkarına olan radikal kararları gerçekleştirebilecek bir anlayışına sahip bir yapıya ihtiyaç duyuluyordu. Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğine sahip bir partiyiz” dedi.
ARSA KONUSU
Satışı tartışmalara neden olan Kuzeykent’teki arsa konusunu yorumlayan Büyükşen, şunları söyledi:
“İlk ihale kanunen doğru bir ihaleydi, ama muhammen bedel biraz düşük kalmıştı. Belediye görevlileri ihalelerde böyle hatalar yapabilirler. Belediye Başkanı şunu da söyleyebilir, ‘Birinci ihalenin muhammen bedel hesaplamasında bir hata yapıldığı için ihale bedeli düşük kaldı. Biz tekrar ihaleye gidiyoruz’ diyebilirdi. Ama “Hikmet Bey, milyon verecekmiş. Biz ihaleyi iptal ettik. Yeniden yapacağız” demeyi tercih etti. Çünkü ilk ihale kanunen doğru bir ihaleydi. Sonuç olarak ihale 50 milyon farkla bitmiş oldu. Umarım Kastamonu’ya faydalı hizmetlerle geri döner.
“VİCDANLARI YARALADI”
“Hikmet Bey’in belediyeye gitmek, ihaleye girmeye çalışma çabalarını siyasi ranta dönük şov olarak görüyorum. Çünkü gerekli uyarılarını yapmıştı. Biz Zafer Partisi olarak rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in adını taşıyan bir alanın Kastamonu halkında kalmasını, kültür merkezi, park veya spor alanı olarak değerlendirilmesini isterdik. Buranın binaların doldurulacağı çıplak bir alan haline gelmesini istemezdik. Üstelik MHP belediyesinin bu alanı satması vicdanları yaraladı. ‘Daha önceki belediye imar izni vermiş’ diyebilirler, ama bugün iptal edilebilirdi.”
“ÜLKE ÇOK KÖTÜ GÜNLER YAŞIYOR”
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen, Türkiye’nin genel durumuyla ilgili olarak “Sürdürülen sistemli yolsuzluk, talan, düşük kur, sıcak para ile dışa dayalı ekonomi modeli ülkeyi İMF’ye el açmaktan daha kötü bir noktaya getirdi” dedi ve şöyle devam etti:
“Ülke çok kötü günler yaşıyor. Enflasyon yüzde 150… TÜİK, rakamları ne kadar düşürmeye çalışırsa çalışsın toplumumuz kendi alışverişinde yaşıyor bu ekonomik durumları. Dışarıdan borç alarak getirilen sıcak paranın ülke içinde döndürülmesi Türkiye’yi bugünkü krizlere getiren en önemli sebeplerden.
Biz büyük bir sanayi hamlesi ve üretime dayalı karma ekonomik politikayla değiştirmeyi planlıyoruz. Kim gelirse gelsin büyük bir planlama olmadan bu durumları değiştiremeyecektir. Biz erken seçim olmayacaktır diye düşünüyoruz. 2023’te olacak seçime Zafer Partisi olarak gireceğiz. Ola ki erken seçim kararı alınırsa B planımız olduğunu genel başkanımız söyledi”
“SIĞINMACILAR KALACAK’ DEMEK
TÜRKİYE’Yİ ATEŞE ATMAKTIR”
Partisinin ön planda tuttuğu sığınmacı sorunuyla ilgili soruyu yanıtlarken, Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunan sığınmacıların toplumla entegre olmasının mümkün olmadığını vurgulayan Büyükşen, şunları söyledi:
“Toplum da sığınmacıları istemiyor. Ayrıca hızla çoğalıyorlar. Hatay, Antep, Maraş, Urfa, Adana, Mersin hattında 3 milyonu kümelenmiş durumda. Irak’ın kuzeyinde Barzanistan kuruldu. Türkiye’nin güney doğusunda PKK, PYD yapılanması devam eder durumda. Bunların arasında eğitimde dil birliği çalışması yürüyor. 3 milyonu sınırımızda kümelenmiş sığınmacılar iç savaşın ana malzemesi olarak kullanılabilir ve Türkiye’den bir parça kopartabilirler. Bazı bölgelerde Türk nüfusunu geçmiş durumda. Ekonomik olarak da bize büyük bir yük oluşturuyorlar. Onları geri gönderilmesi gerekir. Zaten Türkiye’nin bu yükü taşıma ihtimali yok. ‘Sığınmacılar kalacak’ demek Türkiye’yi göz göre göre ateşe atmaktır. Bizim çocuklarımız sınava giriyor onların çocukları girmiyor. Sağlık hizmetlerinden bedava hem de bizden önce yararlanıyorlar. Bu durum sürdürülebilir değil. Bu konuda demokratik haklarımızı kullanmak zorundayız. Bu demokratik hak da, ‘Ben 40 milyar harcadım. 40 milyar daha harcarım’ diyen siyasi anlayışı yollamaktır. Onun da yolu sandıktır.”