TBMM Genel Kurulu’nda Merkezi Yönetim Bütçesi üzerine CHP grubu adına konuşan Parti Meclisi Üyesi ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, iktidarı sert cümlelerle eleştirdi.
İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçelerinin görüşüldüğü 29’ncu birleşimde kürsüye çıkan Baltacı, “Bütçeniz var ama kendiniz yoksunuz” dedi.
3 bakanlığında büyük bütçelere rağmen görevlerini yerine getirmediğini söyleyen Hasan Baltacı şöyle konuştu:
“Sayın başkan değerli milletvekilleri genel kurulu saygıyla selamlıyorum. Her şeyden önce şunu belirtmek istiyorum; Türkiye’de daha öncede krizler yaşandı. Ekonomik krizler yaşandı. Siyasi krizler yaşandı ama böylesi hiç yaşanmadı. Çünkü bu; artık sadece bir ekonomik kriz değil, tam anlamıyla bir rejim krizidir. Ve iktidarın elinde bu krizi aşacak tek bir ekonomik ve siyasi araç kalmamıştır. Her şey bir tarafa; Türkiye’de artık bu krizi aşacak kurumlarda kalmamıştır. Bu sunumda, bakanlıklar ve kurumlara ait milyarlık bütçelerin listesi var. Ama bu kurumların bütçesi var, kendileri yok.
“MARİFET SAĞLIK ÇALIŞANLARINI ALKIŞLAMAK DEĞİL,
KOVİD-19’U MESLEK HASTALIĞI OLARAK TANIMAKTIR”
“Örneğin; 77 milyarlık bütçesi olan Sağlık Bakanlığı gerçekten olsaydı, dün annesini Kovid-19’dan kaybeden bir yurttaşımız, bugün aynı nedenle babasını kaybettiği için aramak, başsağlığı dilemek zorunda kalmazdık. Yurttaşlarımız bizi her gün yoğun bakımda yer bulamadığı için aramak zorunda kalmazdı. Örneğin; hekimi, hemşiresi, sağlık çalışanı bitmiş tükenmişken, binlerce hemşire, sağlık memuru, tekniker, teknisyen atama beklemezdi. Marifet sağlık çalışanlarını alkışlamak değil Sayın Bakan. Marifet Kovid-19’u meslek hastalığı olarak tanımaktır. Marifet Kovid-19’dan ölen meslektaşlarını anmak isteyen hekimlerin önüne barikat örmek değil, marifet saygı duymaktır.
ÇUBUK LİNÇ GİRİŞİMİ
“Örneğin; 24 milyara yakın bütçesi olan bir Adalet Bakanlığı gerçekten olsaydı, talimatla değil hukukla karar veren mahkemeler olsaydı ve 10 milyardan fazla bütçesi olan bir İçişleri Bakanlığı gerçekten olsaydı, Ankara Çubuk’ta bu ülkenin ana muhalefet partisi liderine linç girişiminde bulunanlar ellerini kollarını sallayarak sokakta gezemezdi. Bu linç girişimi, Soma’daki Ermenek’teki maden işçilerinin yürüyüşü kadar sizi rahatsız etmedi. Sayın Bakan, marifet inek hırsızı Osman Sarıgün’ün saflarında durmak değil, marifet Alay komutanın önünde korkmuyoruz demektir.
GÖKÇEK’İN DİNOZORLARI
“Pandemi döneminde; kimse aç kalmasın, kimse açıkta kalmasın diye belediyelerin topladığı bağışlar, belediyelerin açtığı imarethaneler sizi rahatsız etti de, Melih Gökçek’in dinozorlara verdiği 750 milyon dolar sizi rahatsız etmedi. Marifet tepeden tırnağa yolsuzluğa batmış kayyumun elinden 40 bin liralık tespih hediye almak değil; marifet Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin suç duyurusunda bulunduğu 3 milyar liralık yolsuzluğun hesabını sormaktır.
ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI OLSAYDI…
“Örneğin 3 milyardan fazla bütçesi olan bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gerçekten olsaydı; Türkiye’nin yüzde 95’i deprem kuşağında yaşarken, 1999’dan beri deprem vergisi toplanan bir ülkede, depremden sonra kimse çıkıp ta “Türkiye’ye sesleniyorum, riskli binalarda oturmayın” diyemezdi. Sayın Bakan, marifet yeşil yolda kepçenin önene duran “devlet biziz” diyen Havva Ana’nın üstüne jandarma göndermek değil, marifet Giresun Dereli’deHES’lerin sebep olduğu ve 11 yurttaşımızın hayatını kaybettiği sel felaketinde kepçenin üstüne çıkıp poz vermek değil, marifet dereler kurumasın diye, gökteki kuşun, yerdeki karıncanın hakkı için kepçenin önüne yatmaktır.
“MESELE İŞ, AŞ, EKMEK VE HÜRRİYETTİR”
Marifet imar affından 25 milyar para toplamak değil, marifet köprünün altında yatan bir tek evsiz bırakmamaktır. Mesele kanal değil sayın bakan. Mesele İstanbul. Mesele millet bahçesinde yuvarlanmak değil, mesele iştir, aştır, ekmektir. Mesele hürriyettir sayın bakan. Bakın; Milyarlık bütçesi olan iki bakan, sokağa çıkma yasağına bile kendileri karar veremiyorsa, hazinenin, yargının, ihalelerin tek bir şahsa bağlandığı Türkiye’de, kurumların varlığını bütçe önünüze geldiğinde anlıyorsanız, aslında yoksunuz demektir. Bütçeniz var ama kendiniz yoksunuz. Bu ülkenin vicdanında yoksunuz, Bu ülkenin geleceğinde yoksunuz, 2023’te yoksunuz.
“BİR SEÇENEK DAHA VAR”
Bu sunumda milyonların işsiz olduğu, işyerlerinin kapalı olduğu, hazinenin döviz rezervlerinin ekside olduğu bir ülkede her geçen yıl bütçe büyüyecek diyorsunuz. Doğrudur, bu iş size kalırsa, bütçe büyüyecek ama bütçe açığı da büyüyecek, Ülkenin dününü, bugününü ve yarınını yutan kara delikler de büyüyecek. Ama ekmek küçülecek. Oysa bir seçenek daha var ekmeği ve adaleti büyütecek. İşi ve aşı büyütecek bir seçenek daha var. O da siz de yok, bizde var.