Hacı Amca’yla 1993 yılında tanışmıştım. O zamanlar tıfıl bir lise öğrencisiydim, Çevre Dostları Kulübümüz vardı. Kendine has fikirleriyle sanki bilim kurgu filminden bir oyuncu günümüze ışınlanmıştı.
“Gün gelecek hapishaneler boşalacak… Yerlere altın sersen bakan olmayacak… Türkiye Cumhuriyeti pasaportu sahibi olmak ayrıcalık olacak… Ağaç diktiğin anda bir anda büyüyecek” diyordu.
Hatta zaman yolculuğunun Zülkarneyn’le bağlantısı onun da dinlerle olan bağlantısını o zaman keşfetmeye başlamıştım.
“İlimle ilgili çalışmalar olduğunda Kuran Kursu durur, imam hatip durur, cami durur” dediğinde ise çok etkilenmiştim. Sanırım şimdi söylese aynı sözcükleri nereye ışınlanacağını kestirmek bile güç olurdu.
Kastamonu için uğraştığı dönemlerin birinde deli olabilir ihtimaliyle akıl hastanesine göndermişler, ileri düzeyde zeki çıktığı sonuçları bize gösterirken “Deli dediler zeki çıktık” diye bir gülümseme belirirdi. “Ümitsizlik, iman eksikliği” derdi.
Rahmetli olmadan önce Hac’ca giderken sanki benden de bir parça da gidiyordu. “Ne istiyorsun” dediğinde “Biraz toprak” dedim, biliyordum her zamanki dilekçelerinden Arafat’a da bırakacaktı. Eee şahit de lazımdı değil mi?
“Hiçbir şey boş değildir bu dağ taş hesap soracak boş durduğu için” derken madenleri ve sit alanlarında aranan defineleri aklına bile getirmemişti eminim…
Hacı Amca’yı kaybettiğimizden bu tarafa Kastamonu yetim kaldı; buranın sorunları için en baba eylemciydi Hacı Amca.
Şahsım adına onu tanıdığım için onun öğrencisi olduğum için gurur duyuyorum. Onun gibi Eşref Efendi, Berber Nuri Efendi, Hacı Ali Usta… İsmini sayamayacağım değerlerimiz. Gerçek nurlu insanlar… Arabaları, malları, mülkleri olmayanlar… Sanırım o dönemde akıllarına gelmemiştir; jeeplere binmek ya da nurlu görünmek için arabaya aydınlatıcı yerleştirmek…
Hacı Amca bizim Somuncu Babamızdı. “Bir elinde Kur’an, bir elinde doğa olmazsa nefes alamazsın” diyen Somuncu Baba… Hacı Amca yaşamış olsaydı GDO’ yla mücadele için eminim ki yine yollara düşer, “Bedeni zehirleyen ruhu zehirler, ruhu zehirler insanlığı zehirler” derdi. “Kötü düşünce atom bombasından bile tehlikelidir” derdi. Bilginin de sadakası olduğunu ondan öğrendim…
Ben Hacı Amca’yı çok özlüyorum. Tanımamış olanlar içinse bence büyük kayıp.
Sevgili Hacı Amca huzur içinde uyu ama ben inanıyorum ki huzur inde uyumuyorsun hala aklın bizde…
Hacı Amca’yı anmak için emek sarf eden Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Vakfı’na da ayrıca şükranlarımı sunarım.