Kurtuluş Savaşı’nın başlamasında, yedi düvele karşı sürmesinde, başarıyla sonuçlanmasında, hakimiyetin millete geçmesinde, sultalıktan cumhuriyete geçilmesinde, zihniyet devriminin gerçekleşmesinde Kastamonu’nun rolü büyüktür…
Zafer, 16 Eylül 1919 gecesi Kastamonu’nun Kuvayi Milliye safına geçmesiyle güç kazandı.
O gece bir avuç vatansever galip gelemeseydi İstanbul hükümetinin şehrimizdeki yönetimine karşı mücadelede…
Bugün ya Türkiye Cumhuriyeti olmazdı ya da güç bela olurdu.
Hem İstanbul’dan hem de Sovyetler Birliği’nden gelecek insan, para ve cephane desteğinin Anadolu’ya sağ salim gireceği ve en hızlı yolla Kuvayi Milliye güçlerine ulaşacağı kapı “İnebolu Limanı” ve dolayısıyla Kastamonu’ydu…
“Kağnı Komutanlığı”nın İnebolu’dan Ankara’ya cephane ulaştıracağı “İstiklal Yolu”, kurtuluşa ve cumhuriyete gidecek yoldu.
Bir taraftan emperyalist devletlerin desteğiyle Anadolu’da devlet kurmak isteyen azınlık çetelerinin saldırılarıyla kan ağlarken Kastamonu, diğer taraftan da İstanbul Hükümeti’ni destekleyen yerli işbirlikçilerin elinde açlığın ve yoksulluğun girdabında sürükleniyordu…
Ticareti elinde tutan azınlık vatandaşlar ve envai cephelerde hırpalanmış savaş yorgunu Müslüman nüfus, birbirlerine düşmeden bu karanlık günlerden nasıl çıkacaktı?
Tatlızade Nuri, Emin Bey, Hüsnü Açıksöz, Şeyh Ziya Efendi, Şükrü Bey, Besim Bey, Yusuf Ziya Efendi, Hacı Muhiddin Efendi, Tavukçuzade Ahmet Efendi, Akdoğanlızade Ahmet Efendi, Operatör Ali Bey, Hamdi Çelen, Defterdar Ferit Bey, Sıhhiye Müdürü Doktor Ferruh Niyazi Bey ve etraflarında bir avuç Kuvayi Milliye taraftarı, Mustafa Kemal’le haberleşiyor, 4 Eylül 1919’da kongrenin toplandığı Sivas’tan Kastamonu`ya telgraf yağıyordu…
Mustafa Kemal’in gözü Sivas’ta, kulağı Kastamonu’daydı.
Kastamonu Kışlası’nda İstanbullu genç bir subay…
- Alay 2. Bölük’ten Üsteğmen Şevket Bey.
Kuvay-ı Milliye tarafından idareyi almak üzere Ankara üzerinden Kastamonu`ya gönderilen Albay Osman Bey, padişah yanlısı mülki idare tarafından şehir girişinde teslim alındı ve hapsedildi…
“Ya İstiklal Ya Ölüm” yanlısı Üsteğmen Şevket Bey kararını vermişti 16 Eylül günü, “kula kul” olarak yaşamaktansa bağımsızlık uğrunda ölmeliydi.
- Tabur silahçısı Yakup Batur’u odasına çağırdı…
“Yakup Bey kardeşim, biz, Kuvayi Milliye saflarına katılmak zorundayız. Memleketin kurtuluşu için aradığımız ışık, Mustafa Kemal’in başında bulunduğu harekettedir, İstanbul hükümetinin İngilizci, satılmış adamları buraya da el attılar. Birkaç soysuz memurla 58. Alay Kumandanı’nı da kolayca bulup kendilerine uydurdular. Ben Kastamonu’daki bütün İstanbul hükümeti taraftarlarıyla Mustafa ve Şerif beylere uymuş subayları kan dökmeksizin zararsız duruma getirmeğe karar verdim. Bunun için de en büyük yardımcım sen olacaksın. Seninle el ele vererek padişahçılığa kaymış olan Kastamonu’yu KuvayiMilliyeci yapacağız. Ben, bu kararı vermiş bulunuyorum. Eğer, bu işi başarabilirsem memlekete ve tarihe karşı büyük bir hizmet yapmış olacağını. Ben, bunu düşündükten sonra yapmayacak olursam bir alçak ve vatan haini sayacağım kendimi. Senden istediğim iş şu: Plânımda başarı kazanıncaya dek alaydaki dört ağır makineli tüfeği gizlice evvelâ işlemez hale getireceksin; ben harekete geçtikten sonra başarıya ulaşır ulaşmaz bunları hemen işler duruma geçireceksin.” (Kutsal İsyan, Hasan İzzettin Dinamo, 4. Cilt)
Akşamın ilk saatlerinde Yakup Batur’la birlikte harekete geçti… Kışla’daki İstanbul hükümeti yanlısı ya da tarafsız kalmak isteyen subayları hapsetti, Yakup Batur ağır makinelileri Sığır Pazarı Köprüsü`ne yerleştirip namlularını Hükümet Konağı`na çevirdi. Üsteğmen Şevket Bey emrindeki bir avuç askerle Hükümet Konağı’na girdi, padişah yanlısı vali vekilini ve komutanları tutukladı, Kuvayi Milliye taraftarı Albay Osman Bey’i serbest bırakarak yönetimin başına gelmesini sağladı.
Kastamonu, emperyalist devletlerin işbirlikçi haline gelen İstanbul hükümetinden koptu…
Kuvayi Milliye safına geçti.
16 Eylül 1919…
Kurtuluş’ta köşe taşlarından bir tarih.
10 Aralık 1919 Kadın Mitingi’nden İstiklal Yolu’na kadar…
16 Eylül 1919’tur meşalenin ilk kıvılcımı.
16 Eylül bayramıdır Türk ulusunun…
Kastamonu olmasaydı Türkiye olur muydu?
- ••
Üsteğmen Şevket Bey
Ruhu şâd olsun…
İstanbullu kahraman subay.
Rivayet o dur ki,milli mücadelenin hız kazanması ile Kastamonu’dan ayrılıp düşmanla göğüs göğse harp yapılan cephelerde görev alan Şevket Üsteğmen, 2. İnönü Savaşı’nda şehit oldu…
Mekanı cennet.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde nice Üsteğmen Şevket Bey’lerin emeği var…
Kahramanlarımızı ağlayarak değil bugün, bağımsızlık meşalesini kalbimizde onlar gibi yakarak anmalıyız.
Üsteğmen Şevket Bey’ler olmasaydı…
Olurduk yine bugün olmasına da, adımız Michael olurdu yahut Yorgo.