CHP’nin parti binası önünde yaptığı basın açıklaması fotoğrafında gördüm onu ilk, kalabalığın en kenarında yıllara meydan okuyan tunç bir heykel misali duruyordu, gözbebeklerinden taşan pes etmez ışıltıya tutuldum kaldım öylece…
Yüzünü yakan güneşe inat enseyi hiç karartmayan bir Anadolu dervişi misaliydi.
İçinde taşıdığı ömür alın teriyle kavrulmuş besbelli…
Tuzu uçmuş, tüm berraklığıyla suyu kalmış alın terinin, yüzünün bereketli bir toprak gibi olmasının sebebi bu.
Akkaya güzergahındaki İmamköy’ünden…
Ömrü çiftçilik ile geçti, devletin pancar eken üreticilere emeklilik hakkı vermesi sayesinde resmen “emekli” oldu, tarımdan nafakasını çıkaramaz hale gelince ne yapsın, el mecbur şehrin ışıkları gözüktü, hayat şartları malum, yeni baştan fiilen “emekçi” oldu.
Köprübaşı’nda hamal durdu…
Yaşına meydan okurcasına ev taşınacaksa ev taşıyor, tuğlaysa tuğla, bir dünya derdi sırtında taşıyan adama neyler bu kadarı.
Her sabah “iş yerinde”, Kuyudibi girişindeki Hüsnü Açıksöz büstünün bitişiğinde, yaz kış…
Hüsnü Açıksöz vaktiyle memleketi kurtaran bir kahraman, o da kurtarılmış memlekette onuru ile yaşamayı amentü edinmiş bir kahraman.
Esentepe’de tek katlı bir ev satın aldı krediyle, aldığı emekli maaşının 2 bin lirasını krediye kesiyor banka, elinde 500 lira kalıyordu, maaşa zam geldi, çok şükür bin 500 lira kalıyor artık…
Geçim nafakasının üstünü Köprübaşı yevmiyesi ile tamamlıyor.
Garibin ne zaman yüzü gülmüş ki, 65’inden sonra girdiği hamallık mesleği can çekişiyor, yük taşımacılığının makine ağırlıklı hale gelmesi sonucu son demlerini yaşıyor meslek, üç beş günde bir iş çıkarsa ne ala…
Köprübaşı’ndan illa yevmiye çıkmalı, aksi halde tencerede patates kaynamıyor.
Hastalık pek sever dara sıkışmış insanı, kendisinde “şeker, guatr, tansiyon”, eşinde “kemik erimesi”…
O kadar hastalığa da meydan okuyor.
Fotoğrafa bakınca “Bu kadar bireysel derdinin içinde CHP’nin basın açıklamasında ne işi var?” demek istedim yalan yok…
Bırak toplumsal mevzuların hakkından başkaları gelsin!
Askerden geldiği günlere uzanıyor kalbinin toplum için de atması…
Ahbap olduğu köylüsü Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün postalığını yapmıştı askerliği sırasında, memleketine dönünce de CHP’ye kaydolmuştu, köyün sandık başkanıydı, bu sayede Nuri Abacıoğlu da CHP ile tanıştı, sene 1967, partinin üyesi oldu.
“Yıldırım” ve “Uğurlu” diyor geçmiş vakitlerden…
Çok çalışmış onlarla, çok desteklerini görmüş, vefa ile yad ediyor o günleri.
Köylüsü yaşlandığında sandık başkanlığı görevini devralmış…
İnanılmaz bir parti sadakati ve coşkusu ile görevini yürütüyor, seçimlerde alınan oy oranına takılmadan, asla kötümserliğe düşmeden, 55 yıl önce gönül verdiği partisinin bayraktarlığını yapıyor, partinin her çalışmasında yer almak için can atıyor, Daday yolunda yapılan basın açıklamasını son anda kaçırmış misal, o derece güncel konuların takipçisi.
Sittin senedir varsıl semtlerin, varlıklı kesimlerin, şehir köklü ailelerin ikamet ettiği CHP’de; köy kökenli, emeği ile geçinen, dar gelirli bir vatandaşların göndere çekilen bir bayrak gibi dalgalandığı fotoğraflara hasretti toplum…
Nuri Abacıoğlu o bayrağın sembollerinden biri olarak Kastamonu’dan ses verdi.
Emeği ile Köprübaşı’nda…
Fikri ile toplum hizmetinde.
MUSTAFA AFACAN