Motorlu testereyle temizlik! (*)
Geçmişte sonbahar ortası geldi mi şehrin dört bir yanından motorlu testere sesleri yükselmeye başlardı.
Önceleri eşek yükü ve at arabaları, sonrasında traktörlerle evlere, işyerlerine taşınan yakacak odunları doğrayıp sobada kullanılır hale getirme etkinliklerinin startıydı ilk yükselen motorlu testere sesi. Mevsim değişiminin habercisiydi.
Sonraları apartmanlar ardı ardına yükselmeye, odunun yerini kömür almaya başlayınca azalan sesleri bir vakit oldu ki kesilip gitti.
Ta ki, hangisi olduğunu bilemediğim belediye yönetimine garezi olan birileri tarafından Temizlik İşleri’ne o alet satılana ya da aldırtılana kadar.
Hangi aklı evvelin “uygundur, kullanıla” komutu verdiği bilinmez o nesnenin hizmete alınmasıyla birlikte benzeri ses yeniden yankılanır oldu park, meydan, caddelerde; evlerin, işyerlerinin, okulların içlerinde.
Sabahın köründen gün içine, daha da ötesi gece yarısı devrildikten sonra Çin işkencesine rahmet okutan “kafaya sıkıcı” o sesle yatıp kalkar olduk.
İçine motorlu testere kaçmış bu nesne, kim tarafından icat edildiği meçhul sözde bir temizlik aracı.
Görevi, motorundan aldığı püskürtücü hava gücüyle yerlerdeki yaprakları üfleye üfleye oraya buraya savurtmak.
Elektrik süpürgesinin ters çalışanını düşünün. “Gülü gübürü” emip ortadan kaldırmak yerine üfleyip savurtmakla görevli.
Bu arada yerde ne kadar toz toprak varsa onları da havalandıra havalandıra yapıyor işini.
Allah, bu aletten sorumlu tutulan işçilerin yardımcısı olsun öncelikle.
Sonrasında ise sabırları ve sinirleri motorlu testere testine sokulan şehir ahalisinin.
“Hizmette sınır yoktur”u, “hizmette sinir vardır”a dönüştüren ve milleti hizmetten soğutan, tavan yapmış gerginlik katsayısının üstüne üstüne giden bu Zihni Sinir projesi için “tiz kellesi urula” fermanını çıkartacak bir akl-ı selim aranıyor.
Yoksa,belediye yönetimine garezi olup da “ahali ah etsin” deyû bunu devreye aldıranın hesabı tutar, adamı koltuğundan eder bu musibet!