Yaklaşan EKPSS sürecinde ilimizdeki engelli vatandaşların yanında olmak için Vali Günaydın her ilçede ücretsiz kurs açmak için harekete geçti… Kamuda istihdam yolu gözleyen her engelli vatandaş bugünden tezi yok ilçelerindeki Halk Eğitim merkezlerinin kapısını çalsın. Duymayanlara duyursun… EKPSS’ye girecek her vatandaş kurs görmek istediğine dair başvurusunu bir an önce yapsın. Daday’dan Azdavay’a, Şenpazar’dan Araç’a… Her engelli vatandaşımız, devletin uzattığı destek elini tutsun. Halk Eğitim Merkezi’nde kurs açılması için normal şartlarda en az 12 vatandaşın başvuruda bulunması lazım… Ancak ne var ki konu engelli bireyler oldu mu böyle bir sayı kıstası asla yok, 1 engelli vatandaşın dahi başvurusu kurs açılması için yetip de artıyor. Hatta ve hatta misal, bir engelli vatandaş okumaz yazmaz ve engelinden dolayı Halk Eğitim Merkezi’ndeki kursa da gidemiyor diyelim, devlet o dakka öğretmeni eve gönderiyor iyi mi?… Böyle devlete can feda edilmez de ne edilir söyleyin? Elbet ne kadar kulaktan kulağa yayılsa da, açılacak kurstan habersiz kalacak vatandaşlar illaki olacaktır, özellikle köylerde… Görev yine devlete düşüyor, muhtarlar başta ilgili sivil toplum örgütlerinin işbirliğinde engelli bireylerin yaşadıkları her haneye bir şekilde ulaşılmalı. EKPSS kursunu “Hayat boyu öğrenme” kapsamı içinde değerlendirdiğini söylerken Vali Günaydın ne kadar da haklı… Yüreğini dünyaya kapatmasın yeter, kaç yaşında olursa olsun insan neler öğreniyor neler. Not: KUZKA’da 3 gün sürecek olan “Turizm İşletmecilerine Yönelik Medya Eğitimi” seminerinin açılışına gittim… Protokol konuşmalarının ardından lobideki ikram masasının başına varıp,“Bi çay içelim” dedik. Meğer çay ikramı değil… Milliyet testiymiş adeta. Yerli ve milli Serdar İzbeli “Ben içmem” dedi, “Niye?” diye sorduk, “Çayı cam çay bardağında içerim, plastik bardakta ağzıma sürmem” diye kestirdi attı… Bu konularda keçi gibi inatçı olduğu bilindiği için, ikna etmek yerine bi koşu cam bardak tedarikine gidildi. Hiç öyle takıntılarım olmadığı için aldım bir plastik bardak, iki musluklu çay makinesinin önüne kuruldum. Dem akacak musluğu sağa çevir “Tıs”, sola çevir “Tıs” ne var ki. Öbürüne yüklendim, gürül gürül sıcak su… “Makine bozulmuş” demeye kalmadan imdadıma yetişti yetkililer, poşet çay kullanılacağı için çay demlenmemiş, sadece sıcak su veriliyormuş. Küp şeker istedi birkaç kişi… Şeker de sizlere ömür. Şaşırdım şaşırmasına da hiç şaşırmamak lazımmış oysa… Yetkililer bi güzel izah ettiler, seminer Avrupa Birliği projesi olduğu için ve bi de üstüne yabancı konuklar katıldığından, ikramlar da Avrupa Birliği standartlarında hazırlanmış meğer. Elin adamı çayı bilmiyor ki… İnce belli çay bardağından haberdar olsun. Sonuçta şu çıktı… Serdar İzbeli Türk, bendeniz ise Avrupalı.