Türkiye Değişim Partisi (TDP) Parti Meclisi Üyesi ve Kastamonu İl Başkanı Ender Karahasanoğlu, gündemi değerlendirirken, iktidtardan ya da muhalefetten yana olmak gibi bir dertleri bulunmadığını, işsizlerle, evsizlerle, çaresizlerle, kimsesizlerle, geçinemeyenlerle, yoksullarla, yok sayılanlarla, dışlananlarla ittifak yaptıklarını söyledi.
“Biz, emeklilerle, emekçilerle, esnaflarla, EYT’lilerle, kadro bekleyenlerle, 3600 ek gösterge isteyenlerle ittifak yapıyoruz.Halkın gündemini, halkın sorunlarını biliyor ve bu gündemin dışına çıkmıyoruz” diyen Karahasanoğlu, parti olarak gündemlerinde bulunan konuları şöyle sıraladı:
“Sağlık çalışanlarının özlük haklarının düzeltilmesi, şiddetin önlenmesi gibi taleplerinin yerine getirilmesini istiyoruz.
Öğretmenlerin sorunlarını çözmeyen, eğitime katkısı olmayan bir öğretmenlik meslek kanunu çıktı. Bu kanunu eksik ve yetersiz buluyoruz.
Biz, taşeron işçilerin yanındayız. Ayrımsız ve şartsız tüm işçilere kadro hakkı tanınmasını istiyoruz.
Bizim gündemimizde, basın var. Biz, basın özgürlüğünü savunuyoruz.
Yarın 2927 engelli ataması yapılacak. Bu rakam hem ihtiyacı hem de beklentileri karşılamaktan uzak bir rakamdır. En az 10 bin atama yapılmalıdır.
Esnafa destek verin, esnafa verdiğiniz destek çarkların dönmesi demektir. Piyasanın canlanması demektir.
Elektrik ve doğalgaz zamlarını derhal geri alın. Esnafa özel tarife uygulayın.”
“ENFLASYONU DÜŞÜREMİYOR, DÜŞÜK GÖSTERİYORLAR”
“Ülkeyi yönetenler artık sorun çözemiyorlar. Algı, yanılgı ve aldatma politikası izliyorlar” diyen Karasanoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Enflasyonu düşüremiyor, düşük gösteriyorlar. Bunun için son üç yılda 4 kez TÜİK başkanı değiştirdiler. Ama mızrak çuvala sığmıyor. TÜİK’teki hesap çarşıya uymuyor. Enflasyon 20 yılın rekorunu kırdı.
Asgari ücret yoksulluk sınırının altında kalmamalıdır. En düşük emekli maaşı da asgari ücretten az olmamalıdır. Asgari ücreti ve emekli maaşlarını üç ayda bir güncelleyin. Temel ihtiyaç maddelerinden KDV almayı bırakın.
Pahalılığı ve kur artışlarını önlemenin yolu ekonomik milliyetçiliktir. Pahalılığı market basarak, depo basarak önleyemeyiz. Yapmamız gereken üretimi artırmak ve maliyetleri düşürmektir. Kur artışlarını tehditle, baskıyla, bürokratik önlemlerle durduramayız. Yapmamız gereken, daha çok döviz kazanmak, daha az döviz harcamaktır. TDP olarak, pahalılığı ve kur artışlarını önlemenin yolunu ekonomik milliyetçilikte görüyoruz. Ekonomik milliyetçilik, çayımıza, fındığımıza, pamuğumuza, zeytinimize, narenciyemize, tarım ürünlerimize sahip çıkmaktır. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık vermektir. Türkiye’yi kendi kendine yeter hale getirmektir. İhracatımızı artırmak, ithalatımızı azaltmaktır. 120 milyar dolarlık tarım ithalatı, 10 milyar dolarlık hayvan ithalatı yapmamaktır. Bu paraları Türk çiftçisine vermektir. Amerika’nın, Avrupa’nın ne ekip biçeceğimize karışmasına izin vermemektir. Ekonomik milliyetçilik ekonomiyi düze çıkarmanın yoludur.
VARLIK İÇİNDE YOKLUK ÇEKİYORUZ
“Zengin ülkenin yoksul yurttaşları olarak yaşıyor, varlık içinde yokluk çekiyoruz.
Beslenme çantasına koyacak bir şey olmadığı için, okul giysisi olmadığı için çocuklar okula gidemiyor. Derin Yoksulluk Ağı yöneticisi Hacer Foggo,155 bin 938 çocuğun okulu bıraktığını söylüyor. Koskoca bir ülke faturalar için çalışıyor. Ödediğimiz fatura, elektrik, doğalgaz faturası değil, bizler kötü yönetimin faturasını ödüyoruz. 84 milyon insan cefa çekiyor. 84 kişi sefa sürüyor. Bu devran böyle süremez. Böyle gelmiş ama böyle devam edemez. TDP, tam da bu nedenle kurulmuş bir partidir.
BİZ, HERKESİN PARTİSİYİZ
“Bizim iktidarımızda, herkesin oturacak evi, yapacak işi, yiyecek aşı olur. Biz, kimseyi aç bırakmayız, açıkta bırakmayız, kimseyi üşütmeyiz. Kimseyi patates, soğan, ekmek, sıvı yağ kuyruğuna sokmayız. Pahalılığı biz önleriz. Mutfaklarda huzuru biz sağlarız. Sizi el yakan faturalardan kurtarırız. Sizi borç batağından çıkarırız. İki yakanız bir araya gelir. Çocuklarımız iyi eğitim alır, gençlerimiz iş bulur. Memurlar, işçiler, emekliler iyi maaş alırlar. Harcadığımız her kuruşun, yaptığımız her işin, hesabını veririz. Türkiye’yi varlığa, berekete, adalete ve huzura biz kavuştururuz. Ülkemizi içeride huzurlu, dışarıda onurlu bir ülke yaparız.”