Bu hafta sizinle bir deneme yaparak başlayacağız. Şöyle bir şey düşünmenizi istiyorum: Karşınızdaki kişiye (bu kişi partneriniz, iş arkadaşınız, arkadaşınız vs. olabilir.) bir şey söylüyorsunuz ya da yapıyorsunuz, o kişi sizin söylediğiniz ya da yaptığınız şeye karşılık, beklediğinizin çok üstünde bir duygusal tepki veriyor. Sonra siz karşınızdaki kişiyi anlayabilmek ve durumu düzeltebilmek için ne söylediğinizi ya da yaptığınızı düşünmeye başlıyorsunuz. “Aslında öyle söylemek/ yapmak istemedim” dediğinizdeyse sizi tutarsız olmakla suçluyor. Sonrasında siz o kişiye söylediğiniz ya da yaptığınız şeyin o anlamda olmadığını açıklamaya çalışıp durumu düzeltmeye çalışırken o ise sizi asla anlamaya çalışmıyor ve inatla sizi tutarsızlıkla, yaptığınız ya da söylediğiniz şeyleri unutmakla veyahut yalan söylemekle suçluyor. Sonra sizi “Hayır hayır yalan söylemiyorum. Belki de tam olarak ne yaptığımı hatırlayamıyorum.” dediğinizdeyse size “yine ne yaptığını unuttun yani, yaptığın/söylediğin şeylere dikkat etmiyorsun.” şeklinde cevap veriyor.
Bu deneme biraz zor ve karmaşık oldu, ne dersiniz? O zaman size birkaç cümle söylemek ve bu cümlelerle ne aralıklarla karşılaştığınızı sormak istiyorum:
- Çok duygusalsın, abartıyorsun, senin sorunların var, öyle bir şey olmadı, kafanda kuruyorsun, sen delirmişsin, emin olduğunuz bu konu olsa dahi “hayır, yanlış hatırlıyorsun”, bu çok saçma… gibi daha çoğaltılabilecek cümleler.
Şimdi son deneme aşamasına geliyorum. Kendinizi ne olursa olsun hatalı mı hissediyorsunuz? Sürekli kendinizi suçluyor ve sorguluyor ardındansa özür mü diliyorsunuz? (ben nerede yanlış yaptım, böyle bir şey yaptığımı/söylediğimi niçin hatırlamıyorum, galiba ben büyütüyorum…) Genel olarak o kişiye karşı yalan söyleme ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Kendinizi asla yeterli hissetmiyor, ben acaba iyi bir sevgili/eş/arkadaş değilim miyim şeklinde sorguluyor musunuz? Hiçbir şekilde kendinizi mutlu ve huzurlu hissetmiyor musunuz?
Korkmayın! Sorun sizde değil…
Bu durumun adı psikolojide “gaslighting” olarak tanımlanmaktadır. Henüz Türkçe’ye tam olarak çevrilemeyen bu kavram kabaca, kendi akıl sağlığınızdan şüphe etmeye ya da bir olayın olup olmadığına yönelik şüphe duymanızı sağlamaya çalışan bir manipülasyon yöntemi ve duygusal şiddet çeşididir. Bu terim ilk olarak 1938 yapımı, GasLight denilen bir oyunla karşımıza çıkmıştır. Sonrasında ise aynı isimle filmi yapılmıştır. Film boyunca adam, eşini farkı yöntemlerle kendi anı ve algılarından şüphelenmesine neden olan yanlış bilgiler ile manipüle etmekte ve kadın, zamanla bu durumu kabullenmeye başlayarak kendisinin delirdiğini, olayları kurduğunu, abarttığını düşünmektedir.
Yani kısaca, üzerinde gaslighting uygulanan kişi zamanla zihninden şüphe etmekte ve kendine olan güvenini yitirerek istismarı uygulayan kişiye bağımlı hale gelmektedir. Çünkü gaslighting uygulayan kişi zamanla mağdur üzerinde gücünü ve kontrolünü arttırmaktadır. Bu durum romantik bir partner, işveren, arkadaş ya da herhangi bir kişi tarafından iş yerinde, aile birimlerinde, okullarda, siyasette, tarikatlarda uygulanabilir.
Gaslightingle baş edebilmek için: Sezgilerinize güvenin, onay istemeyin, kendi düşünceleriniz üzerindeki egemenliğinizi hatırlayın, öz değerinizin farkına varın ve kişisel sınırlarınızı kendiniz belirleyin. Bu tarz davranış modellerini bilmek ve çevrenizdekilere öğretmek yaşanılan durumlarda adını koymanın en kolay yoludur. Gaslighting, farkına varıldığında aşılabilir bir manipülasyon yönetimidir. Kendi değerinize ve düşüncelerinize önem verin. Çünkü siz hayattaki varlığınızla çok değerlisiniz!
Av.SEDA ÇETİN