Kastamonu’dan Yunus Emre zarafetli bir vali geçti Yıldırım hızıyla…
Hakkını helal etsin, sayesinde Mesut olduk görev yaptığı süre içinde.
Geldiğinde sıcacık bir yaz günüydü…
Gidişinde mevsim kara kış buralarda.
Çok kara kışlar gördük biz yine de pes etmedik demenin alemi yok…
Pes; resmen yıkıldık.
Zemheri ayazda sağanak yağmur görmek de varmış kaderde…
Gökyüzü şaşkın, gözyaşı sel.
Yedisindeki çocuktan yetmiş yedisindeki ihtiyara, yoksulundan varsılına, envai dünya görüşündeki nice Kastamonulunun kalbini ne ara çaldı pes…
Kaldır plakları gramofondan gönül, neşeli şarkılar çalmayı bundan böyle kes.
İnanmazdım oysa şarkılara…
Ne de doğruymuş, “Sevenler ağlarmış”.
Kastamonu’ya hizmet gayretiyle ayak basmadık yer bırakmadı, değil bir insanın kalbini kırmak, bir karıncayı dahi incitmedi…
Gözlerindeki samimiyet yetti de arttı girdiği her haneyi bir anda çiçek bahçesine çevirmeye.
O güldü…
Kastamonu güldü.
Tarif etmeye kelimelerin kifayet etmeyeceğini bile bile yazıyorum…
İyi insandı.
Duygu adamıydı…
Branş öğretmeniydi bu dersin.
Düşüncenin Everest’iydi…
Bıraktığı izlerin ardından ömür boyu tırmanılsa yine de zirveye varılması kolayına mümkün olmayan.
Mesleki birikimi yanı sıra…
Ülkemizin önde gelen sinema ve müzik arşivcilerinden biri olacak, çizgi roman koleksiyonu yapacak kadar da derin bir kültür adamıydı.
Uşaklı karayağız bir Yunus, kadim Anadolu’nun tüm bilgeliği alnının çizgilerinde satır satır okunan…
Hüznüyle dağları ağlatan, tebessümüyle denizleri coşturan.
Mülkiye’den 1985 yılında mezun oldu, 1987 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından lisan öğrenimi ve mesleki incelemeler yapmak üzere bir yıl süreyle İngiltere’ye gönderildi. Kızıltepe kaymakamlığı görevindeyken 20 Haziran 1999’da bölücü örgütün doğrudan hedefi oldu. Lojmanının avlusundaki kamelyada her akşam otururdu, bahçe kapısına kadar varan teröristler kamelyaya roketatarla saldırdı. Yıldırım, gelen bir telefona cevap vermek için konuta çıkmıştı, saniyelerle kurtuldu. Bir polis memuru şehit oldu, 7 polis memuru yaralandı…
Devleti ve milleti için canı pahasına görev yaptı.
2000 yılında yine İçişleri Bakanlığı tarafından master yapmak üzere bir yıl süre ile gönderildiği İngiltere’den yüksek lisans eğitimini tamamlayarak Türkiye’ye döndü…
2005 yılında “Ülkeye Özgü Afet Yönetimi Eğitim Projesi” kapsamında bir ay süreyle Japonya’da kaldı.
5 yıl süreyle kaymakamlık görevinde bulunduğu Manisa’nın Salihli ilçesine telefon açtım…
“Eski kaymakamınız Mesut Yıldırım için aklınıza ilk gelenleri söyleyin” dedim, gelen cevaplar “Sanatsever, nazik, müzik tutkunu, kibar, ne ilçeyle olumsuz bir şey yaşadı ne de mesai arkadaşlarıyla, insan ilişkileri son derece iyi, ılımlı düşünür hep” oldu.
Mülki idare camiasında bilgisi, kültürü, görgüsü ile öne çıktı…
İngilizce basımlı bir kitabı Türkçeye çevirdi ve yayımladı.
30 Mayıs 2016 tarihinde Kastamonu Valisi oldu, yaklaşık 8 aylık valilik görevinde ilçe ilçe, mahalle mahalle dolaştı, vatandaşı birebir dinledi…
Herkese karşı olan nezaketi, kibarlığı, zarafeti ile gönüllere taht kurdu, “Vali, iyi adammış” dedirtti.
Yunus Emre der ki “Bilirim seni yalan dünyasın”, bir bakmışız Vali Mesut Yıldırım varmış, bir bakmışız yokmuş…
Kaderin Kastamonuları bir güldürmesi bir ağlatmasıymış.