14 Mart Tıp Bayramı dün kutlanırken sağlık iş kolunun iki sendikası; Sağlık Sen ve Türk Sağlık Sen’den hatırlatma ve çağrı geldi.Her iki sendikanın Kastamonu şube başkanları Mehmet Öz ve Cengiz Büyükkapucu, yaptıkları açıklamalarda bu yılın “Sağlık Çalışanları Yılı” olarak ilan edildiğini ancak çözüm bekleyen sorunların durmakta olduğunu, salgınla mücadele nedeniyle bir yıl boyunca alkışlandıklarını hatırlattılar ve sorunların çözülmesi çağrısında bulundular.
Kastamonu Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Serdar Arduçda, Tıp Bayramı’nın 1919 yılında yurt savunma hareketi olarak başladığını hatırlattı ve tıbbiyelilerin son bir yıldır bu kez salgına karşı yine bir savaş sürdürmekte olduklarını söyledi.“Bu dönemde üstün çabalar gösteren sağlık çalışanlarına ‘hakkınız ödenmez’ denilmiş ve ne yazık ki hakları ödenmemiştir” dedi.
14 Mart Tıp Bayramı dün kutlanırken sağlık iş kolunun iki sendikası; Sağlık Sen ve Türk Sağlık Sen ile Aile Hekimleri Derneği’nden hatırlatma ve çağrı geldi.
Her iki sendikanın Kastamonu şube başkanları yaptıkları açıklamalarda bu yılın “Sağlık Çalışanları Yılı” olarak ilan edildiğini ancak çözüm bekleyen sorunların durmakta olduğunu, salgınla mücadele nedeniyle bir yıl boyunca alkışlandıklarını hatırlattılar ve sorunların çözülmesi çağrısında bulundular.
Şube başkanlarının açıklamaları şöyle:
Sağlık-Sen
Genel Disiplin Kurulu Başkanı ve
Kastamonu Şube Başkanı Mehmet Öz:
“Fedakar sağlık çalışanları bir Tıp Bayramı’na daha hüzünle girmenin burukluğunu yaşıyor. Bir yanda pandemi kaynaklı ağır iş yükü, ekstra sorunlar ve can kayıpları, diğer yanda yıllara sari çözüm bekleyen kronik meseleler.
2021 ‘sağlık çalışanları yılı’ ilan edildi ancak sorun ve beklentilerinin çözümüne dair henüz bir ümit ışığı görebilmiş değiller.
Buna karşın bolca alkış, bir o kadar takdir ve teşekkür alıyorlar. Ancak bir türlü sesleri duyulmuyor, sorunları çözüme kavuşturulmuyor, yüzleri güldürülmüyor.
Fedakarlıkları, alın terleri, mücadeleleri, canlarını ortaya koymaları, bir türlü yetmiyor sorunlarının çözümüne.
Hak etmediklerini ya da hakları olmayanları değil, alın terlerinin ve mücadelelerinin karşılığını istiyorlar.
Örneğin, hakkaniyetsiz ve adaletsiz döner sermaye sistemi son bulsun istiyorlar. Can yakan, alın terini yok sayan bu sistemin yerine, ödemelerin hastane bütçesinden değil, merkezi bütçeden karşılandığı yeni bir modele geçilmesini istiyorlar. Bu sayede gelirlerinin, hastanelerin gelirlerine bağlı olmaktan çıkacağını çok iyi biliyorlar. Bu durum aynı zamanda haksız ücret dağılımının son bulması demektir.
Bunun yanında, hakkaniyetli iş güvencesi herkesin hakkı olduğu için sözleşmeli istihdam modeline son verilsin istiyorlar. Çünkü aynı iş yerinde aynı işi yapıp da birbirlerinden çok farklı mali, özlük ve sosyal haklara sahip olmak kabul edilecek bir durum değildir.
Nöbet ücretleri artırılsın istiyorlar… Çünkü sağlık çalışanları nöbete kaldıklarında, normal mesai ücretinden daha düşük ücret alıyor. Oysa diğer kamu çalışanlarında tersi bir durum söz konusu. Sağlık emekçileri, üçüncü sınıf kamu çalışanı değildir. Hayat kurtarmakla yükümlü oldukları unutulmamalıdır.
Ayrıca, icap nöbet ücretlerinin bağış değil, hak olduğunu tüm sağlık çalışanları çok iyi biliyor. İdari tasarrufla bazı sağlık çalışanlarına icap nöbeti ödenirken bazılarına ödenmemesinin izahı mümkün değildir. İcap nöbet ücretleri anne sütü kadar helaldir, her çalışana her hak edene ödenmek mecburiyetindedir.
Sağlık çalışanlarının ağır iş yükü altında öteden beri ezildikleri bilinmiyor değil. Ne yazık ki pandemi sürecinde bu yük katlanarak arttı. AB ülkeleriyle kıyaslandığında, ülkemizde normal koşullarda bir hemşire dört hemşirenin yaptığı işi yapıyor. Benzer durum diğer branşlarda çalışanlar için de geçerli. Sorunun önüne ancak istihdam açığının sıfırlandığı güçlü sağlık ordusuyla geçilir.
Hatalı uygulamalar (Malpraktis) nedeniyle sağlık çalışanlarının ocağına resmen incir ağacı dikiliyor. 3 – 4 bin lira maaş alan bir sağlık çalışanının, 100 binlerce liralık tazminatın altından kalkması mümkün değildir.
Sağlık, risk payı çok yüksek bir meslek olduğu için idare, hatalı uygulamalar karşısında sorumluluğu çalışana yükleyerek görevini yapmış olmaz. İdareye düşen, her türlü sorun karşısında çalışanını mağdur etmemek, sahip çıkmaktır.
Binlerce sağlık çalışanı, “Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği” sınavları düzenli ve belli aralıklarla yapılmadığı için mali, özlük ve sosyal noktasında hak kaybı yaşıyor. Bunun önüne geçmek için ekstra ne bir çabaya ne de bir kanuna ihtiyaç vardır. Yönetmelik değişikliği yeterlidir.
Çocuklarının emniyeti ve bakımı, sağlık çalışanı ebeveynler için sorun olmaya devam ediyor. Sağlık çalışanlarının yaklaşık yüzde 40’ı yine sağlık çalışanıyla evli. Diğer kamu çalışanlarıyla evli olma durumları da bu rakama eklendiğinde oran yüzde 60’ları geçmektedir. Dolayısıyla gündüz bakım evi ve kreş uygulamasının hayata geçirilmesi büyük bir zarurettir.
Bu aynı zamanda hayati bir zarurettir de. Pandemi sürecinde, bazı çocukların canlarına mal olan üzücü hadiselerin varlığını hiç kimse unutmuş değil.
Tüm bunların yanı sıra sağlık çalışanları artık şiddet kurbanı olmak istemiyor! Çünkü şiddet sadece mağduru etkilemiyor; göreni, duyanı kısacası tüm çalışanları doğrudan etkiliyor, travmalara neden oluyor, korkutuyor, sindiriyor.
Sonuç olarak, sağlık çalışanlarının daha pek çok sorunu var. Bu sorunlarla yaşamayı, bu sorunlara alışmayı, bu sorunların gölgesinde kutsal mesleklerini ifa etmeyi istemiyorlar. Mesleklerini severek yapmalarının yanında bayramlarını bayram gibi kutlamak ve hayatlarını müreffeh bir şekilde sürdürmek istiyorlar. Tüm bunları sağlık çalışanlarına çok görmemek gerekir. Sağlık çalışanları bayramın en güzelini en iyisini hak ediyor. Çünkü onlar bu ülkenin “hayat sigortası.” Herkesi, özellikle de sorumluluk sahibi olanları, bunun anlam ve önemini anlamaya ve bu doğrultuda sorunları çözmeye davet ediyoruz.”
- ••
Türk Sağlık Sen
Kastamonu Şube Başkanı
Cengiz Büyükkapucu:
“14 Mart Tıp Bayramını salgınla geçen 1 yılın sonunda karşılıyoruz. İki bayram arasında 300’den fazla sağlık çalışanı arkadaşımızı covid salgını nedeniyle şehit verdik.
100 binin üstünde arkadaşımız virüse yakalandı. Devletin verdiği görevle millete şifa dağıtırken şehit olan tüm sağlık çalışanlarımızı rahmet ve minnetle anıyoruz. Hasta arkadaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.
Onların emsalsiz fedakârlıkları ve canlarını vererek ortaya koydukları hizmet sağlık çalışanlarının bu ülkeye bağlılıklarını ve bu uğurda nelerden vazgeçebildiklerinin çok önemli bir göstergesidir.
1 yıldır sağlık çalışanları ailelerini ve sosyal hayatı unuttular
1 yıldır sağlık çalışanları salgına rağmen 7/24 hizmet ürettiler.
1 yıldır sağlık çalışanları izin gibi temel ihtiyaçları unuttu, esnek mesai gibi kavramlar ise hiç yanlarına uğramadı.
1 yıldır salgın var ama şiddet ve mobbing devam ediyor. Korkunç saldırılara sağlık çalışanları maruz kaldılar.
1 yıldır sağlık çalışanı emek veriyor, tüm gücüyle hizmet üretiyor ama sıfır döner sermaye alıyor, adı tavandan kendi yavandan olan bir düzenleme ile geçiştirilmeye çalışılıyor.
1 yıldır sağlık çalışanlarını herkes alkışlıyor ama iş hakkını vermeye, mağduriyetini çözmeye gelince her ne hikmetse somut adımlar atılmıyor. Bu durumun artık son bulmasını istiyoruz.
Türk Sağlık-Sen olarak bu zor süreçte her zaman ve şartta sağlık çalışanlarının yanında olduk. Çalışanın hakkı ve emeği için alanlara çıkıp basın açıklaması yaptık, haksızlıklara karşı davalar açtık. Başvuru ve görüşmelerle çözüm istedik, mücadeleden hiç geri durmadık.
Hep çalışanın yanında olduk. Bazı sorunları çözdük, bazı meselelerde ilerleme kaydettik fakat isteğimiz maaşa zam şeklinde tek ödeme, döner sermayede iyileştirme, sözleşmelilere kadro, hizmetlilere memurluk, 3600 ek gösterge, kreş vb temel meselelerin halledilmesidir. Bunun için de mücadeleye devam edeceğiz.
14 Mart Tıp Bayramı, Tıbbiyelilerin vatanın işgaline karşı gösterdikleri tepkiden ve duruştan kaynağını almıştır. Bugün de sağlık çalışanları böylesine bir vatan savunmasındadır.
Kahramanların salgınla mücadelesi ve korumaya çalıştıkları Türkiye’nin sağlığı bugün toplumsal, sosyal ve ekonomik hayatımızı en fazla etkileyen unsurdur.
Hayatımız buna göre şekil almaktadır. Sağlık çalışanlarının çalışma hayatı ve şartları ile ilgili her iyileştirme ve her yeni olumlu düzenleme memleket için atılmış olumlu bir adım olacaktır.
2021 yılı sağlık çalışanları yılı ilan edildi; 2021 yılı Tıp Bayramının da sorunları çözmede adım atılmaya başladığı bir gün olmasını istiyor ve temenni ediyoruz. Alkışlamak ile kimse yorulmasın “Sesimize kulak verip, çalışanların meseleleri çözülsün” diyoruz.
Güzel memleketimizin dört bir yanında en kalabalık şehirlerinden en ücra köşelerine kadar vatana ve millete hizmet eden tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz.”
- ••
Kastamonu
Aile Hekimleri Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
Dr. Serdar Arduç:
“14 Mart 1827’de, II. Mahmut döneminde, Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye’de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, “Tıp Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
İşin aslı ilk kutlama, 1919 yılının 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran‘ın önderliğinde, Tıp Okulu öğrencileri İstanbulda’ki işgale karşı protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermiştir. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamış, baskıya ve zulme karşı, bayrak ve vatan sevdasının sembolü olmuştur.
Harbiyeli, Tıbbiyeli ve Mülkiyelilerin üstün gayretleriyle vatan savunulmuş ve Cumhuriyet kurulmuştur.
Ne yazık ki son bir yıldır Tıbbiyeliler tüm sağlık çalışanlarıyla birlikte yine bir savaş sürdürmektedir. Bütün dünyayı saran Covid-19 pandemisi ne yazık ki ülkemizde binlerce cana mal olmuş; on binlerin kaybına sağlık çalışanlarının üstün gayretleri ve fedakarlıklarıyla engel olunmuştur. Bu dönemde üstün çabalar gösteren sağlık çalışanlarına ‘hakkınız ödenmez’ denilmiş ve ne yazık ki hakları da ödenmemiştir. Özlük haklarının geliştirilmesi için ne yazık ki iyileştirmeler yeteri kadar göndeme dahi getirilmemiştir.
Biz Aile Hekimleri olarak Sağlık Bakanlığımızın emrinde pandeminin ilk gününden beri halkımızın hizmetinde, tüm fedakarlıklarla çalıştık ve çalışmaktayız. Tüm vatandaşlarımızın ulaşabildiği hekim grubu olarak her zaman milletimizin sağlığı için yine buradayız.
Başta Aile Hekimleri olmak üzere, bizimle beraber çalışan aile sağlığı çalışanı arkadaşlarımız ve tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun. Bizler yine Tıbbiyeli Hikmet’in yolunda baskıya ve zulme karşı çıkmaya, milletimizin sağlığını korumaya devam edeceğiz…”