Covid-19 pandemisi ile mücadele ederken ardından tüm ürünlere gelen zamlar ile birlikte elektrik ve doğalgaz zamlarının daha travmasını atlatamamışken şimdi de Rusya-Ukrayna savaşı ile dünyanın çekecek çilesinin henüz bitmediği öyle ya da böyle huzurlu ve rahat bir hayatın en azından büyük bir çoğunluk açısından bunun mümkün olamayacağı anlaşıldı.
Pandemi sona ermeye başladı deniliyor, elektrik zamları konusunda birşeyler yapılmaya çalışılıyor ki kapımızın önünde oluşan bu savaş hem de Türkiye’ye önemli bir ölçüde turistlerin geleceği iki ülke arasında çıkması beklenen döviz girdisine de darbe vurmuş olacak.
Yöremize Rus ve Ukraynalı turist gelmese bile bizleri başka bir şekilde etkileyecek zira bu ülkelerden belirli bölgelere gelmesi beklenen turistler savaş nedeniyle gelmez ise rezervasyonsuz kalan bölgeler mecburen iç turizme yönelecekler.
En azından sezonda konaklama tesislerini doldurabilmek ve ayakta kalabilmek adına erken rezervasyon indirimlerinden gelecek müşterilerine yönelik değişik indirimlerle yerli turistleri çekecek cazip tekliflerle satışa çıkacaklar.
Özellikle küçük otel statüsüne giren konaklama tesislerimiz de zaten zamlar konusunda büyük bir sıkıntı içine girmişlerken daha da büyük bir açmaza sürüklenecek asla olmasını istemem ama belki de tesislerini kapatmaya kadar gidecekler. Düşünceleri, açıp hergün zarar etmek yerine en azından kapatıp kayıplarını en az seviyeye indirebilmek, ancak yine de sezonu bekliyorlar.
Konuştuğum bir konaklama tesisi yöneticisi bir aylık toplam 30 bin Türk Lirası elektrik ve doğalgaz faturası geldiğini söyledi gelen faturalarını da gösterdi. Sadece elektrik ve doğalgaz faturası ile bitmiyor ki, artan asgari ücret ile işçi maliyetleri, zorunlu giderler vb. 20-25 odalı bir konaklama tesisinin aylık giderlerinin 50 bin lirayı aştığını gösteriyor ve “artık dolulukta yüzde 50’yi yakalayabilirsek ne mutlu bizlere” diyor.
Bu tür tesislerde maalesef müşteriniz olsun olmasın giderleriniz durmaz ve boş olan her oda o günün zararı olarak kayıtlarınıza geçer, zira rafınızdaki bir malı satamasanız bile o mal ertesi güne devreder, boş kalan bir odanın böyle bir şansı yok.
15 yıldır her yıl turizm çalıştayları yapılıyor, Turizm operatörleri tanıtım adına Kastamonu’da buluşturuluyor, Arap seyahat turizmcileri Kastamonu’da ağırlanıyor buna benzer bir sürü şeyler yapılıyor ve her sene sezon başlamadan hedef büyütüyoruz ancak beklentilerimiz bir türlü istediğimiz şekilde gerçekleşmiyor.
Hep diyorum “En güzel turizm reklamını mutlu ayrılan ve memnun kalan turistler yapar” diye, hani şu çok yoğun yaşadığımız asker yemin törenlerini bir gözünüzün önüne getirin neler yazıldı neler söylendi hafızalarınızı bir yoklayın ben burada tekrar o günleri yazmayacağım ancak işte asıl o zaman turizm trenini kaçırdık.
Geçmiş yıllarda “Turizmin azrası” olacak denilen Kastamonu’da turizmle iştigal eden ancak hiç dışarıya çıkmamış “turizmcileri” turizmin gerçek azrası olan yerlere götürüp oraları göstermek bir bir anlatmak nasıl başarılı olduklarını bizlere hatmettirmek gerekiyor.
Bülend Çadırcıoğlu